İslam’ın en müstesna sembolü ‘ezan’ın dünü ve bugünü
Peygamberimizin emriyle Hz. Bilal tarafından ilk olarak okunduğu günden beri ezan, güneşin üzerine doğduğu her bir mekânda, Uzakdoğu'dan başlayıp Batı'nın en uç noktasına varıncaya kadar müminlerin sadâlarıyla göklere yükselmektedir. Mana ve muhtevası bakımından ezan hem namaz hem de İslâm için bir çağrıdır; fetih ve zaferlerin vazgeçilmez bir unsurudur.
Nitekim Mekke'nin fethinden beri ele geçirilen her beldede yapılan ilk uygulamalardan biri, fetih müjdesini her tarafa duyurmak üzere yüksek bir yerde ezan okumak olmuştur. Baki'nin meşhur Kanunî Sultan Süleyman Mersiyesi'ndeki, "Aldın hezâr bütgedeyi mescid eyledin / Nâkūs yerlerinde okuttun ezanları" beyti bu uygulamanın divan şiirine aksetmiş bir ifadesidir.
Giriş Tarihi: 13.03.2019
11:05
Güncelleme Tarihi: 13.03.2019
12:21
Müezzinin sesinin gür ve güzel olması, ezanı ayakta ve yüksekçe bir yere çıkıp dinleyenlerin tekrarına imkân verecek şekilde yavaş okuması, sesin daha güçlü çıkmasına yardımcı olacağı için şehâdet parmaklarının uçlarını kulaklarına götürmesi veya ellerini kulaklarının üzerine koyması, kıbleye yönelmesi, "Hayye ale's-salâh" derken yüzünü sağa, "Hayye ale'l-felâh" derken de sola çevirmesi, dinî hassasiyet sahibi ve abdestli olması müstehaptır.
EZAN BİTTİKTEN SONRA HANGİ DUA OKUNUR?
Ezanın bitiminden sonra Hz. Peygamber'in öğrettiği ve şefaatine vesile olacağını haber verdiği şu dua okunur: "Allāhümme rabbe hâzihi'd-da'veti't-tâmme ve's-salâti'l-kāime âti Muhammeden el-vesîlete ve'l-fazîlete ve'b'ashü makāmen mahmûdeni'llezî vaadteh."
Ey bu mükemmel davetin ve daimî çağrının [veya kılınacak namazın] rabbi olan Allahım! Muhammed'e sana yaklaştırıcı her türlü vesileyi ihsan et, onu faziletlerle donat. Onu -Kur'ân-ı Kerîm'inde- vaad ettiğin övgü makamına yücelt [Buhârî, "Eẕân", 8]).
EZAN OKUMANIN ŞARTLARI NELERDİR?
Ezan okuyacak kimselerin erkek, akıllı, takvâ sahibi olmaları gerekir. Cahillerin, fâsıkların, çocukların ve kadınların ezan okumaları veya kamet getirmeleri mekruhtur. Ezan okuyan kimselerin abdestli olmaları gerekir; abdestsiz okunan ezan geçerli olmakla birlikte böyle yapmak mekruhtur.
Müezzinler güzel ve gür sesli olmalıdır. Peygamberimiz yirmi kişiye ezan okutturup dinlemiş, içlerinden Ebû Mahzûre'nin sesini beğenmiştir (Dârimî, "Salât", 7).
Her namaz için bir ezan ve bir kamet yapılır. Sadece cuma namazında iki ezan bulunmaktadır. Bu bakımdan, bir camide vakit namazı ezan okunarak ve kamet getirilerek cemaatle kılınmışsa, daha sonra tek veya cemaat olarak aynı vakti o camide kılacak olanların tekrar ezan ve kamet okumaları gerekmez. Hatta ezan vaktinden sonra namazı evlerinde veya dükkânlarında kılacak olan kimseler ezan okumadıkları gibi cemaat bile olsalar kamet de getirmeyebilirler. Fakat cemaat olduklarında kamet getirmeleri müstehaptır.
EZANIN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ
Türkiye'de cami minarelerinden tam 18 yıl ezan yerine 'Tanrı uludur' ile başlayan bir tercüme okutuldu. 29 Ocak 1932'de Fatih Camii minaresinde ilk Türkçe ezanı okuyan Hafız Rıfat'ın , elindeki kâğıda bakarak bu tercümeyi seslendirmesi Türkçe ezanı henüz ezberleyemediğinin de kanıtıydı. 18 Temmuz 1932'de de Diyanet Reisliği tüm müftülüklere ezan ve kametleri Türkçe okuma talimatı verdi. 1941'e kadar yasal düzenleme dahi bulunmadığı halde, ezanı Arapça okuyan onlarca imam ve müezzine ceza verildi. 2 Haziran 1941'den sonra ise çıkarılan yasa tatbik edildi. Ta ki 16 Haziran 1950'ye dek.
Tek parti döneminde Kur'an'ı yasaklayan, camileri ahır ve gazinoya çevirenler 80 yıldır her fırsatta ezanı tahrif etmek için çaba sarf ettiler. Adnan Menderes hükümetiyle 1950'de sona eren tek parti vesayet döneminde İslam'ı 'yozlaştırıp' milleti İslamiyet'ten koparmak için adımlar atıldı. Bir yandan Kur'an okumak ve öğretmek yasaklanırken, diğer yandan camiler ahır ve gazino yapıldı, ezan tahrif edildi.