İslam'ın ilk yıllarında nasıl ibadet edilirdi? Peygamberimiz ibadet hayatı...
Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed'in, Kur'an-ı Kerim'de yüce bir ahlak üzerine olduğu buyrulur. Peygamber Efendimiz kulluk şuuru en yüksek seviyede bir insandı. Allah'ı görüyormuşçasına ibadet edilmesi gerektiğini ümmetine tavsiye ediyordu. İslam'ın en önde gelen şiarı olan namazı Peygamber Efendimiz "dinin orta direği" olarak nitelendirdi. Peki, İslam'ın ilk yıllarında nasıl ibadet edilirdi?
Giriş Tarihi: 01.11.2019
09:50
Güncelleme Tarihi: 08.06.2020
13:23
RİSALETİN İLK DÖNEMLERİNDE NASIL İBADET EDİLİYORDU?
"Birinizin kapısının önünden bir nehir geçse ve onda her gün beş defa yıkansa, bu o kimsenin kirinden bir şey bırakır mı, ne dersiniz?" Sahâbîler, "Onun kirinden hiçbir şey bırakmaz." demişler, bunun üzerine Resûlullah, "İşte beş vakit namaz da böyledir! Allah onlarla günahları yok eder." buyurmuştur.
(Buhârî, Mevâkîtü's-Salât, 6)
Risâletin ilk döneminde açıkça namaz kılınamıyordu; Hz. Peygamber, Hz. Ali'yi de yanına alarak Mekke dışında dağ aralarında namaz kılıp dönüyordu. Diğer Müslümanlar da öyle yapıyorlardı.
Bir defasında Sa'd b. Ebû Vakkas dağ arasında müşriklerin takibine, alay ve tazyikine maruz kalınca eline geçirdiği bir deve çene kemiği ile birinin başını yarmış ve "Allah yolunda ilk kan akıtan kişi" diye anılmıştı.
"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davranın. Çünkü Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez."
(Nisa Suresi, 36. ayet)
Hicr Suresi'nin "Ey Muhammed! Artık, sana buyurulanı açıkça ortaya koy, müşriklerden yüz çevir" mealindeki 94. ayeti nazil olduktan sonra açık davet başladı, böylece Kâbe ve civarındaki yerlerde namaz da kılınır olmuştu. Ancak bu durum kıyasıya bir mücadeleyi gerektiriyordu.
Örneğin, bir defasında Hz. Ebû Bekir'in de ısrarıyla Müslümanların Kâbe önünde topluca namaz kılma gayreti müşriklerin hücumuyla önlenmek istendi. Bu olayda Hz. Ebu Bekir dahil bazı Müslümanlar ölümden döndüler. Risaletin altıncı yılında önce Hz. Hamza, daha sonra Hz. Ömer'in Müslüman olmasıyla Kâbe'de iki saf olarak ilk defa açıkça ve topluca namaz kılındı.
NAMAZ NE ZAMAN FARZ KILINDI?
"Ehline namaz kılmasını emret, kendin de onda devamlı ol"
(Tâhâ 20/132)
"Ey örtünüp bürünen (resulüm)! Birazı hariç geceleri kalk namaz kıl..." (el-Müzzemmil 73/1-4) ayetleri ile gece namazı farz kılındı. Bir süre sonra indirilen âyetle sorumluluk hafifletilerek gece namazı ümmet-i Muhammed için nafileye dönüştürüldü.
Risalet'in on birinci yılında Miraç gecesinde beş vakit namaz farz kılındı. Miracı takip eden günlerde Cebrail gelip Hz. Peygamber'le birlikte beş vakit namazı bir gün ilk vakitlerinde, ikinci gün ise son vakitlerinde kılmış ve namaz vakitlerinin başlangıç ve sonunu açıklamıştı. (Müslim, "Mesâcid", 176, 179).
"Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah'a derinden saygı duyanlardan başkasına ağır gelir."
Bakara Suresi, 45. Ayet
Nüzul olan "Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nâfile olmak üzere namaz kıl... " (el-İsrâ 17/79) ayeti ile Hz. Peygamber'den gece namazı kılması istenmişti.
Kevser sûresinde ise "Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes" (108/2) buyurularak namazla kurban bir arada zikredilmiştir.
HZ. PEYGAMBERİN İBADET HAYATI
"Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, Peygamber'e (çokça) salât ederler. Ey mü'minler! Siz de O'na salevât getirin ve tam bir teslîmiyetle selâm verin !"
(el-Ahzâb, 56)
Peygamber Efendimiz kulluk şuuru en yüksek seviyede bir insandı. Allah'ı görüyormuşçasına ibadet edilmesi gerektiğini ümmetine tavsiye ediyordu.
İman, ibadet, ahlâk davranışlarının bütünlüğüne devamlı işaret ederdi. Çünkü imanın anlam ve lezzetini, onu ibadet ve güzel davranışlarla desteklediğinde yakalayabilirdi.
Müminler günlük hayatlarında iman ve ibadet ölçüleriyle yaşamalıydılar . Hz. Peygamber öyle iman etti, öyle ibadet etti, öyle yaşadı . Peygamber Efendimiz namazı, bir kimsenin evinin önünden akan bir ırmakta günde beş defa yıkanmasının bütün kirleri arıttığı gibi, mümini hata ve günahtan, gizli ve açık çirkinliklerden temizlediğini buyururdu.
Kur'an'da da namazın kötülük ve çirkinliğe engel olduğu bildirilir.