Kıssalarla Peygamberimizin musibetler karşısındaki tutumu
Dünyanın varoluşundan bu yana insanoğlu daima çeşitli musibetlerle imtihan olmuştur. Allah'ın Resulü (SAV), bu musibetler karşısında Müslümanlara daima sabırlı olmalarını öğütlemiş; başa gelen her musibetin "Müslüman'ın günahlarına kefaret olacağını" söylemiştir. Ömrü pek çok sıkıntı ile geçen Peygamber Efendimiz (SAV), musibetle karşılaşan müminlere teselli vermek için "Müslümanlar benim başıma gelen musibetlere baksınlar da kendi musibetleri karşısında güçlü olsunlar" buyurmuştur.
Giriş Tarihi: 04.05.2020
17:10
Güncelleme Tarihi: 25.08.2023
09:02
‘ALAN DA VEREN DE ALLAH’TIR’
🔸 Peygamber Efendimiz (SAV), kızı Zeyneb'in oğlu öldüğünde de hem sabır ve teslimiyet, hem de şefkat ve merhamet duygularını aynı anda yaşamıştı.
🔸 Hasta olan oğlunun ölmek üzere olduğunu hisseden Zeyneb babasına haber göndererek gelmesini istemişti.
🔸 Peygamberimiz (SAV), kızına selâmla beraber şu mesajı göndermişti: "Alan da veren de Allah'tır. Her şeyin O'nun katında belirli bir süresi vardır. Sabretsin ve sabrının ecrini Allah'tan beklesin."
🔸 Akabinde kızı tekrar haber yollayıp bu sefer mutlaka gelmesini isteyince Resûlullah (SAV) yanındakilerle beraber kızının evine gitmişti. Kucağına aldığı çocuk can çekişiyordu. Resûlullah'ın (SAV) gözleri yaşarmıştı.
🔸 Sa'd b. Ubâde, "Bu nedir yâ Resûlallah?" diye sorunca, Peygamber Efendimiz (SAV) "Bu, Allah'ın, dilediği kullarının kalbine koyduğu merhamettir. Allah, ancak merhametli kullarına rahmet eder." buyurdu.
* Buhârî, Eymân ve nüzûr, 9
PEYGAMBERİMİZİN ÇİZDİĞİ ŞEKİL NE ANLAMA GELİYORDU?
🔸 Abdullah bin Mes'ûd'un naklettiğine göre, Allah Resûlü (SAV) bir gün ashabıyla sohbet ederken elindeki değnekle kumun üzerine bir kare çizer.
🔸 Karenin ortasına bir çizgi çizerek iki yanına ona bitişen küçük çizgiler ekler. Karenin dışına da başka bir çizgi çizerek bunun ne olduğunu ashabına sorar.
🔸 Sahâbe, "Bunu en iyi bilecek, Allah ve Resûlü"dür" deyince Peygamberimiz kumun üzerine çizdiği bu şekli şöyle açıklar: "Bu karenin ortasındaki şu çizgi insandır. Onun yanındaki küçük çizgiler, insanı her yönden saran musibetlerdir. Bunlardan birisi ona isabet etmezse diğeri isabet eder. Kareyi oluşturan kenar çizgileri, insanı kuşatan ecelidir. Karenin dışında kalan çizgi ise insanın ümit ve hayalleridir."
* İbn Mâce, Zühd, 27
‘MÜSLÜMANLAR BENİM BAŞIMA GELEN MUSİBETLERE BAKSINLAR’
🔸 Peygamber Efendimiz (SAV) burada olduğu gibi çeşitli vesilelerle, insanların türlü musibetlerle karşılaşmalarının kaçınılmaz olduğunu dile getirmiş*; bunların en çetinlerine de Allah'ın peygamberleri başta olmak üzere kademe kademe iyi müminlerin maruz kaldıklarını ifade etmiştir.**
🔸 İnsanlık tarihine bakıldığı zaman, başta peygamberler olmak üzere toplumlarını dönüştürmek, ahlâkî erdemleri hâkim kılmak isteyen salih insanların ciddi tepkilerle karşılaştıkları ve bu yüzden büyük sıkıntı ve zorluklar yaşadıkları görülür.
🔸 Allah Resulü (SAV), sıkıntıyla karşılaşan müminlere moral vermek için, "Müslümanlar benim başıma gelen musibetlere baksınlar da kendi musibetleri karşısında güçlü olsunlar." *** buyurmuştur.
* Tirmizî, Zühd, 56 ** Tirmizî, Zühd, 56 *** Muvatta', Cenâiz, 14
KUR’AN-I KERİM MUSİBETLERE KARŞI SABRI TAVSİYE EDER
🔸 Sıkıntılara göğüs germeyip sadece nimetlere talip olan insanları Cenâb-ı Hak uyarmakta ve başlarına iyi/hayırlı bir şey geldiğinde gönlü hoş olan, bir sıkıntı gelince de gerisin geri küfre dönüveren bu insanları, kendisine çıkar için kulluk eden kişiler olarak nitelendirerek bunların dünyada ve ahirette hüsrana uğrayacaklarını bildirmektedir.*
🔸 İnsan, yaratılışı gereği sevinci, hüznü, neşeyi, kederi birlikte yaşayan bir varlıktır. Hayatı boyunca sevincine vesile olan birçok olayla karşılaştığı gibi üzülmesine yol açacak olaylarla da yüz yüze kalır. İnsan, yaşadığı dünyayı imar etmek, insanlığı ihya etmek ve ahiretini mamur etmekle yükümlüdür.
🔸 Başına gelebilecek tehlikelere karşı elinden gelen bütün tedbirleri aldıktan sonra kaçınılmaz felâketlere maruz kalırsa önce sabır, sonra azim ve irade ile hareket etmelidir. Mümin insan sabır ve tevekkül sahibidir. O, başa gelen musibetlerin birer imtihan ve sınanma olduğunu Yüce Allah'ın Kitabı'ndan öğrenmiştir.**
* Hac, 11 ** Bakara, 155
‘MÜMİN RÜZGÂRDA EĞİLSE BİLE SÖKÜLMEYEN EKİN GİBİDİR’
🔸 Mümin, bu imtihanları başarıyla vermek ve Hz. Peygamber'in (SAV) ifadesiyle, zaman zaman eğilse ve beli bükülse bile yıkılmamak zorundadır.
🔸 Nitekim Peygamberimiz (SAV), müminle kâfirin mukayesesini yaptığı bir hadisinde, belalar karşısında mümini, rüzgârda eğilse bile sökülmeyen yeşil ekine, kâfiri ise, şiddetli bir rüzgâr karşısında kırılan ya da kökünden devrilen bir ağaca benzetmiştir.*
🔸 Mümin elde ettiği başarıların da karşılaştığı sıkıntı ve felâketlerin de içinde bulunduğu dünyada, imtihanın bir parçası olduğunun farkında olmalıdır. Yarattığı insanın zayıf yönlerini en iyi bilen Yüce Allah bir ayet-i kerimede bu hususu şöyle açıklar:
"İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, "Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir." der. Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler." **
* Buhârî, Tevhîd, 31 ** Zümer, 49