Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetlere göre insanların zayıf yönleri
Dünya bir imtihan yurdudur. İslam'ın iki temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hadislerinde, müminlerin hidayete ermesi için yol gösterilir. İnananlara düşen görev ise attığı her adımda Rabbini düşünerek hareket etmektir. Kur'ân-ı Kerîm'de insanı nefsin tuzaklarından korumak, onu hayra yönlendirmek için uyarılarda bulunulur. Peki, insanların zayıf yönleri nelerdir? Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetlere göre insanların zayıf yönleri...
Giriş Tarihi: 02.01.2022
17:25
Güncelleme Tarihi: 02.01.2022
17:39
◼ Emanet, kulun dini emirleri yerine getirmekle mükellef olmasıdır. Bunu da kendisine bahşedilen akıl ve insandan başka varlıkta olmayan iradesiyle yerine getirir.
◼ Eğer emanetini iyi muhafaza eder ve hakkını verirse yaratılmışların en şereflisi konumuna yükselir. Fakat şeytana uyarsa aşağıların aşağısına yuvarlanır. İşte bu yüzden Kur'an-ı Kerim'de belirtildiği üzere emanet, insandan başka bir mahlûkun yüklenmeye cesaret edemeyeceği kadar büyük ve değerlidir. Onu diğer mahlûkattan ayıran bir özelliktir.
◼ İnsanın dünyadaki imtihanı da bu emanetin kendisine verilmesinden dolayıdır.
◼ İnsanlar, cahil olmamalı, kabiliyetinin ve yüklendiği emanetin farkında olmalıdır. Bu en büyük cehalettir.
İnsanı helake götüren haset nedir?
"Şayet biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, onu Allah korkusundan titremiş ve paramparça olmuş görürdün. İşte bu misalleri insanlar düşünsünler diye veriyoruz." (Haşr suresi, 21. ayet)
Haşr suresi 21. ayetin tefsiri 📕 meali 🔊
💠
◼ Taşıdığı emanetin hakkını yerine getirmemek büyük bir zulümdür.
◼ İnsan, kendisine yüklenen emanetin mahiyetini bilmemesinden ve ona uygun yaşam sürmemesinden dolayı zalim ve cahildir.
◼ Eğer, dağlara insandaki gibi şuur ve irade verilmiş olsaydı yüce Allah'ın heybeti, kudreti karşısında paramparça olurlardı. Ancak kullar kendilerine tevdi edilen bu yüce sorumluluğun farkında olmayıp gafil davranıyor, ömürlerini heba ediyorlar.
"İnsan, iyi şeyleri istemekten usanmaz; başına bir kötülük geldiğinde ise büsbütün ümitsiz ve karamsardır." (Fussilet suresi, 49. ayet)
Fussilet suresi, 49. ayetin tefsiri 📕 meali 🔊
💠
◼ İlahi vahyin terbiyesinden geçmeyen, dolayısıyla da gönül zenginliğine ulaşamamış insan, manevi yoksulluk nedeniyle hayatın mihnetleriyle, belâ ve sıkıntılarıyla karşılaştığında ümitsizlik ve karamsarlığa düşer.
◼ Kur'an-ı Kerim'de karşılaşılan zorluklara, işlenilen bütün günahlara karşı ümitsizlik ve karamsarlık içerisinde olunmaması gerektiği telkin edilir. Nitekim Allah, kullarına şah damarından daha yakındır.
"İnsanı biz yarattık ve elbette içinden geçenleri biliriz; sağında solunda oturmuş iki alıcı (yaptığını) alıp kaydederken biz ona şah damarından daha yakınız." (Kâf suresi, 50. ayet)
"İnsan, şerri de hayrı istediği gibi ister. İnsan pek acelecidir!" (İsrâ suresi, 11. ayet)
İsrâ suresi, 11. ayetin tefsiri 📕 meali 🔊
💠
◼ Acelecilik, insanın tabiatındaki bir zaaftır . İlk defa karşılaştığı durumlarda neyin iyi neyin kötü, neyin faydalı neyin zararlı olduğu konusunda isabetli hüküm verilemeyebilir. Bunun için kulların, aklı, iradeyi, tecrübeyi kullanarak en doğru tercihi yapması gerekir. Ancak ruhsal ve zihinsel gelişmemiş insanlar bu süreçte sabredemez.
◼ İnsalar nefsani ihtiyaçları doğrultusunda aceleci davranır, umumiyetle de yanlış hüküm verir.
💠 İnsana düşen en doğru davranış, Kur'an'ın davetine ve ölçülerine göre karar vermektir.
Selim Çakıroğlu'nun sunumu eğitimci-yazar Ali Rıza Temel ve Prof. Dr. Kerim Buladı'nın katkılarıyla Vav TV'de yayınlanan Kur'an Yolu programını izlemek için tıklayın 👇
VIDEO
"İnsanlardan kimi Allâh'a (şüphe ve tereddüt içinde) yalnız bir yönden kulluk eder: Kendisine bir iyilik dokunursa, buna pek memnun olur; bir de musîbete uğrarsa, çehresi değişir (dînden yüz çevirir). O, dünyâsını da, âhiretini de kaybetmiştir. İşte bu, apaçık ziyânın ta kendisidir." (Hacc suresi, 11. ayet)
Hacc suresi, 11. ayetin tefsiri 📕 meali 🔊
💠
◼ İnsanı aceleye sevk eden şeylerden biri nefsi, diğeri ise şeytandır. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: "Dikkat ve temkinle hareket etmek Allah'tan, acele etmek ise şeytandandır. " (Tirmizî, Birr, 66; Keşfu'l-Hafâ, I, 295)