Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamak için bilinmesi gereken 23 kavram
Kur'an, yaratan ile yaratılan, Allah ile insan arasında bir köprüdür. Bir tanışma ve anlaşma aracıdır. Kur'an-ı Kerim'i okumak bir ibadettir. Yüce kitabımızı okumaktan gaye ise onu düşünerek ve anlayarak okumaktır. Bakara Suresi'nin 2. ayetinde Allah, Kur'an'ın inananlar ve muttakiler için bir "hidayet" kitabı olduğunu beyan eder. İşte, Kur'an-ı Kerim'i doğru anlamak için bilinmesi gereken 23 kavram...
Giriş Tarihi: 12.05.2020
09:04
Güncelleme Tarihi: 05.02.2022
12:36
Tertil , bir şeyi güzel, düzgün ve tertip ile kusursuz bir şekilde açık açık, hakkını vererek açıklamaktır. Kur'ân'ı tertil üzere okumak ; Kur'ân'ı her harf, kelime, tertip ve manasının hakkını vererek, eda ve seda ile tecvit kurallarına uyarak, güzel, düzgün ve kusursuz bir şekilde ağır ağır ve tane tane okumaktır.
Peygamberimiz, Kur'ân'ı tertil ile okumanın önemini şöyle dile getirmiştir: "(Kıyamet günü) Kur'ân okuyan kimseye şöyle denir: Oku, yüksel ve dünyada Kur'ân'ı tertil ile okuduğun gibi (şimdi de) tertil ile oku. Senin cennetteki derecen, mevkiin okuduğun ayetlerin sonuncusuna göredir. " (Ebu Dâvûd, Salât, 355)
Bu hadis-i şerif, hem Kur'ân'ı tertil okumanın gerekliliğini hem de çok Kur'ân okumanın önemini ifade etmektedir. "Kur'ân'ı güzel ve kolay bir şekilde okuyan kimse şerefli ve sadık yazıcı meleklerle beraberdir." (Buharî, Tevhîd, 52) Bu kelime Kur'ân'da iki ayette geçmiştir. Yüce Allah, Furkân sûresinin 32. âyetinde, Kur'ân-ı ağır ağır okuduğunu (parça parça indirdiğini) bildirmiş ve Müzzemmil sûresinin 4. âyetinde ise Peygamberimize, dolayısıyla her mümine, "...Kur'ân'ı tertil ile oku" buyurmuştur.
Cüz, sözlükte "parça, pay, hisse ve bölüm" demektir. Istılah'ta Kur'ân'ın otuza bölünmüş parçalarından her birine denir. Her yirmi sayfa bir cüz sayılmış, böylece Kur'ân 30 cüze bölünmüştür. Kur'ân'da her cüz, ilk sayfasında cüz 1, cüz 2, diye bir şekil içine yazılarak işaretlenmiştir. Kur'ân-ı cüzlere bölmek, okuma ve ezberleme konusunda kolaylık ve takibi sağlamak amacıyla yapılmıştır.
'Fikriyat podcast'ten cüzleri dinlemek için tıklayın
Lahn, Kur'ân'ı hatalı olarak okumaya denir. Sözlükte kıraatte hata etmek, başkasının anlayamayacağı şekilde konuşmak, lehçe, lügat, dil, makam, nağme, melodi, ses ve nota gibi anlamlara gelir. Bir kırat terimi olarak, harfleri ve kelimeleri doğru olarak okumamaktır. Buna zelletü'l-kârî de denir. Lahn, lahn-i celî ve lahn-i hafî olmak üzere iki kısımdır. Lahn-i celî, anlamı bozacak şekilde kelimeleri yanlış okumaktır. Mesela kelimedeki "tı-ط" harfini, "د-dal" gibi, "z-ز" harfini, "z-ذ" harfi gibi bir harfi başka bir harfin yerine okumaktır. اَلَّذِي yerine اَلَّزِي okumak lahn-i celîdir. Lahn-i hafî, anlamı bozmayacak şekilde, çekilmeyecek harfi çekmek gibi kelimenin okunuşunda yanlış yapmaktır. Kur'ân'ı lahn ile okumak, "Kur'ân'ı tertil üzere oku " (Müzzemmil, 73/4) emrine muhalefet olur.
Mufassal , sözlükte tafsil edilmiş anlamına gelir. Kur'ân'ın sonundaki kısa surelere denir. Mufassal sureler 49'uncu sureden başlar ve üç kısma ayrılır:
Tıval-ı mufassal: Hucûrât sûresinden 85'inci sûre olan Bürûc sûresine kadar 36 sûreye bu isim verilmiştir.
Evsat-ı mufassal: Bürûç'tan 92'inci sure olan Leyl sûresine kadar olan 7 sûreye bu isim verilmiştir.
Kısar- mufassal: Leyl sûresinden Nâs sûresine kadar olan 22 sûreye de bu isim verilmiştir.
Müteşâbih, sözlükte benzeyen anlamına gelir. Terim olarak; manası kolaylıkla anlaşılmayan, bir çok manaya ihtimali olup bunlardan birini tayin edebilmek için haricî bir delile ihtiyaç duyulan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta anlaşılmayan, manası açık ve net olmayan, niteliği belli olsa da içeriği belli olmayan, şaban ayında değil de Ramazan ayında oruç tutulması ve namazların sayısı gibi manası akılla kavranamayan lafızlara ve ayetlere denir.