Arama

Kur’an-ı Kerim’i doğru anlamak için bilinmesi gereken 23 kavram

Kur'an, yaratan ile yaratılan, Allah ile insan arasında bir köprüdür. Bir tanışma ve anlaşma aracıdır. Kur'an-ı Kerim'i okumak bir ibadettir. Yüce kitabımızı okumaktan gaye ise onu düşünerek ve anlayarak okumaktır. Bakara Suresi'nin 2. ayetinde Allah, Kur'an'ın inananlar ve muttakiler için bir "hidayet" kitabı olduğunu beyan eder. İşte, Kur'an-ı Kerim'i doğru anlamak için bilinmesi gereken 23 kavram...

  • 18
  • 23
HATİM
HATİM

Hatm ve hıtâm sözlükte "örtmek, mühürlemek, bir şeyi tamamlayıp sonuna ulaşmak" gibi mânalara gelir. Terim olarak ise Kur'ân-ı Kerim'i, Fatiha suresinden Nâs suresine kadar tamamını yüzünden veya ezbere okuyarak bitirmeye "hatim" denir.
Kur'ân'ın tamamı kaç günde okunmalı yani kaç günde bir hatim yapılmalıdır sorusunun cevabını şu hadis-i şerifte bulabiliyoruz:
Peygamberimiz (sav), sahabeden Abdullah ibn Amr'a, "Kur'ân'ı bir ayda oku" buyurmuş, Abdullah, "(Ya Resûlullah!) Daha kısa sürede okumaya gücüm yeter" demiştir.
Peygamberimiz (sav) öyleyse, "Yirmi günde oku" buyurmuştur. Abdullah, "(Ya Resûlullah!) Daha kısa sürede okumaya gücüm yeter" demiştir. Peygamberimiz (sav) o zaman, "On günde oku" buyurmuştur. Abdullah, "(Ya Resûlüllah!) bundan Daha kısa sürede okumaya gücüm yeter" demiştir.
Bunun üzerine Peygamberimiz (sav) "Yedi günde oku, bundan daha kısa sürede okuma" buyurmuştur.
(Ebu Dâvûd, Salât, 325, No: 1391)

  • 19
  • 23
MEÂL
MEÂL

Meâl, sözlükte "bir şeyin varacağı gaye, bir şeyi eksiltmek" demektir. Istılahta, Kur'ân ayetlerini her yönü ile aynen çevirme iddiası olmaksızın, başka bir dile aktarmak anlamında kullanılır. Kur'ân'ın kelime ve cümlelerini kelimesi kelimesine, hiçbir anlamını eksik bırakmadan başka bir dile çevirmek mümkün olmadığı için Kur'ân'ın başka dillere çevirisine meâl ismi verilmiştir. Bu kelime ile yapılan çevirilerde eksik olabilir, bu anlam, âyetin, kelimenin yaklaşık manasıdır demek istenir.

  • 20
  • 23
MUKABELE
MUKABELE

Mukabele, bir başkasının Kur'ân-ı Kerîm'i okuyuşunu takip etmek ve bu suretle hatim indirme anlamında kıraat terimidir.

Sözlükte "iki şeyi birbiriyle karşılaştırmak" anlamına gelen mukabele, Peygamberimizin Ramazan aylarında inen sure ve ayetleri vahiy meleği Cebrail'e okumasına dayanmaktadır ki buna "arza" denmiştir.

Mukabele,üç aylarda ve bilhassa Ramazanlarda cami, mescid ve evlerde daha çok sabah, öğle, ikindi namazları öncesinde hâfızlar tarafından okunan Kur'an'ı takip etmek suretiyle hatim indirme geleneğine ad olmuş, zamanla hâfızların bu okuyuşları için de aynı terim kullanılmıştır.

Ramazan mukabelesi oku

  • 21
  • 23
SEBEB-İ NÜZÛL
SEBEB-İ NÜZÛL

Sebeb-i nüzûl, iniş sebebi demektir. Kur'ân-ı Kerim'in bazı sure ve ayetlerinin, bir kısım olaylar sebebiyle inmesine bu isim verilmiştir. Her âyet için bir nüzul sebebi yoktur. Nüzul sebeplerini bilmenin yolu sahih hadislerdir. Bir olay bir çok âyetin inmesine sebep olabilir. Nüzul sebeplerinin bilinmesi, âyetlerin anlamının ve emredilen şeyin hikmetinin anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır.

  • 22
  • 23
TECVİD
TECVİD

"Tecvîd", sözlükte bir şeyi iyi, güzel ve sağlam yapmak demektir. Kıraat ilminde tecvîd, her harfi mahrecinden hakkını vererek okumaktır. Kur'ân'ı tecvîd kurallarına uygun olarak okumak Müzzemmil suresinin 4'üncü ayeti ile "Kim Kur'ân'ı sesini güzelleştirerek okumazsa bizden değildir." (Ebu Dâvûd, Salât, 355) anlamındaki hadis-i şerifin gereğidir.

Kur'ân'ın lafızlarını güzel okumak, Kur'ân'ın her lafzın ve her harfin hakkını vermek, kelime ve terkiplerin eda ve şivesini gözeterek okumaktır.

Kur'ân-ı Kerim Arap lisanı ile nazil olması sebebiyle okunan ayetlerden murat edilen maksadın hâsıl olabilmesi için, Arapça lafız ve harfleri doğru bir şekilde telaffuz etmek gerekir. Çünkü bir harf yanlış okunduğu zaman kastedilen mana ifade edilmiş olmaz.

Tecvidin gayesi; Kuran-ı Kerim'i tilavet ederken dilin hatadan korunması, okuyanların dünya ve ahiret sorumluluğundan kurtarılmasıdır. Çünkü tecvid; Kur'ân tilavetini, harflerin mahreç ve sıfatlarının hakkını düşürmeden, ilave ve eksiklik yapmadan ve zorluk çekmeden meleke kazanarak güzel yapmayı öğretmektir. Tecvid ilmini teorik olarak öğrenmek farz-ı kifaye; Kur'ân harflerini lazımî sıfatlarına uygun kendi mahreçlerinden düzgün ve doğru okumak farz-ı ayn; harfleri birbirleri arasındaki kurallara uyarak okumak ise vaciptir.

"Biz ona (peygambere) Kur'ân'ı tertil ile okuduk" (Furkan 25/32) ve "(Ey Peygamberim!) Kur'ân'ı tertil ile oku" (Müzzemmil 73/4) anlamındaki ayet-i kerimelerinden Kur'ân ayetlerinin Hz. Peygambere tertil üzere indirildiğini ashaba da aynı ölçülere uyularak öğretildiğini anlıyoruz ve Kur'ân'ın tertil üzere yani tecvid kurallarına riayet ederek okunması gerektiğini öğreniyoruz.

Tecvit ilmi; Kuran'ın lafız ve harflerini hatasız olarak, ahenk ve şivesine riayet ederek ve bütün özellikleri ile Kuran-ı Kerim'in harf ve kelimelerinin düzgün okunmasını temin etmektir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN