Kur’an’da Allah kendisini nasıl tanıtır?
Marifetullah, yani Yüce Allah'ı hakkıyla tanıyıp emirlerini yerine getirmek, insanın bu dünyadaki en kutsal görevidir. O'nu eserlerine bakarak tanımak mümkündür. İşte insana muhatap olarak Peygamber aracılığıyla inen Kur'an-ı Kerim'de Allah'ı tanımamız için pek çok ayet bulunur. Sizin için Kur'an'dan Rabbimizi tanımamıza vesile olan ayetleri derledik.
Giriş Tarihi: 08.09.2023
14:13
Güncelleme Tarihi: 08.09.2023
14:22
◼ "Her şeyin egemenliği kendi elinde olan Allah bütün eksikliklerden uzaktır ve hepiniz sonunda O'na döndürüleceksiniz."
(Yasin suresi, 83. ayet)
🔹 Yasin suresinin son ayetinde Allah'ın (CC) bütün eksik ve noksanlıklardan uzak olduğuna bir kez daha vurgu yapılmıştır. Her türlü mülkün yegane sahibi Allah-u Teala'dır. Mülkiyeti hikmetine uygun bir şekilde tasarruf eder.
🔹 "Hepiniz sonunda O'na döndürüleceksiniz" ifadesi ise hesap günü gerçekleşecek sorgu ve sual şeklinde yorumlanır. Hz. Adem'den (AS) bu yana tüm insanlığın yeniden dirilip Yüce Allah'ın huzurunda bulunacağı ahiret gününden bahsedilir.
◼ "Kuşkusuz rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da (yarattığı) arşa hâkim olan, her işi yöneten Allah'tır. O izin vermedikçe şefaat edecek biri de yoktur. İşte bu Allah sizin rabbinizdir, öyleyse O'na kulluk ediniz. Bunları düşünmez misiniz!"
(Yunus suresi, 3. ayet)
🔹 Bu ayet, Cahiliye döneminde müşriklerin veya tarih boyunca değişik toplumların benimsedikleri birtakım inançlara cevap niteliğindedir. Allah (CC), kendisinden her işi yöneten olarak bahseder. Dolayısıyla tevhid inancı bir kere daha anlaşılmış olur.
◼ "Yüce Rabbinin adını takdis ve tenzih ederek an. Yaratıp uygun şekil veren; Ölçülü ve amaçlı yapan, yol gösteren; Yeşil bitkileri çıkartan, sonra onları kapkara bitki kalıntısı haline getiren (rabbinin adını)."
(Ala suresi, 1-5 ayetler)
🔹 Allah-u Teala, Ala suresinin ilk ayetinde O'nu her türlü kusur ve noksanlıktan tenzih ederek anmamız gerektiğini buyurur. Ardından gelen birkaç ayette kendisini bize tanıtır.
🔹 Ayetlerde açıklandığı üzere Allah (CC), yarattıklarına yaratılış amacına göre en uygun şekli verendir. Yüce Allah, kendisini kullarına yaratılış hikmetini bildirmesi ve nasıl bir hayat sürmesi gerektiğini göstermesi sebebiyle 3. ayette yol gösterici olarak tanıtmıştır.
🔹 4 ve 5. ayetlerde kimi müfessirlere göre kömür madenine atıfta bulunulmuştur. Kimi alimler ise bu ayeti yarattıklarına can veren ve dilediğinde onları öldüren şeklinde yorumlamışlardır.
◼ "Güldüren de O'dur, ağlatan da. Öldüren de O'dur, yaşatan da. Rahime atıldığı zaman nutfeden (embriyo) erkeğiyle dişisiyle iki cinsi yaratan da O'dur. Öteki yaratma da (öldükten sonra diriltme) O'na aittir. Çok veren de O'dur, az veren de. Şi'râ yıldızının rabbi de O'dur. Eski Âd kavmini helâk eden de O'dur. Semûd'u da öyle. Hem de geriye bir şey bırakmadan! Bunlardan da önce Nûh kavmini. Çünkü onlar çok zalim ve çok azgın idiler. Altı üstüne getirilmiş şehirleri de O helâk etti."
(Necm suresi, 43-53 ayetler)
🔹 Bu ayetlerde Allah-u Teala, insanın hayatı boyunca deneyimlediği her şeyden haberdar ve tüm bunlara muktedir olduğunun altını çiziyor. Bireysel veya toplumsal tecrübe edilen her şey O'nun izni ve iradesi dahilinde gerçekleşir. Doğum, ölüm, rızık, çeşit çeşit imtihan ve tarihte milletlerin başına gelen vakıalar O'ndandır.
🔹 Yukarıda da ele alındığı gibi Allah-u Teala'yı eserleriyle tanımak mümkündür. Evrende, insan bedeninde, geçmişte, gelecekte ve şu anda cereyan eden her şey O'nun iradesiyle olur. Dolayısıyla insanın bu dünyadaki temel görevi O'nu hakkıyla tanıyıp emirlerini yerine getirmektir.
◼ "Kullarıma benim gerçekten çok bağışlayıcı, çok esirgeyici olduğumu bildir. Ama azabım da çok elem verici bir azaptır!"
(Hicr suresi, 49-50 ayetler)
🔹 Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teala'nın cemal ve celal sıfatları birçok kez aynı yerde kullanılmıştır. Böylece kul O'nun engin merhametini bilerek ümitvar olur. Aynı zamanda da Allah'ın azabından korkara k rehavete kapılmaz. Ümit ve ye's arasında itidal üzere bir noktada durur.
🔹 Hicr suresi 49. Ve 50. ayetlerde de hem Yüce Allah'ın bağışlayıcı ve esirgeyici olmasından bahsedilir hem de azabının şiddetinden sakınılması gerektiğinin altı çizilir.