Arama

Mübarek geceleri nasıl değerlendirmeliyiz?

Manevi güzelliklerle dolu olan mübarek gün ve geceler, müminler için bir rahmet ve mağfiret kapısıdır. Bu kıymetli zaman dilimini ibadet ve iyiliklerle geçirmek; Kur'an-ı Kerim okuyarak, kaza veya nafile namaz kılarak, kurtuluş beratını alarak zaman ve mekan cennetine doğru yol almaya vesile olur. Peki bu mübarek geceleri nasıl değerlendirmeliyiz?

  • 7
  • 15
Geçmişin muhasebesini yapmak
Geçmişin muhasebesini yapmak

Geçmişin muhasebesi ve murakebesi yapılmalı, geleceğin plan ve programı çizilmelidir.

  • 8
  • 15
Af dilemek
Af dilemek

Günahlarımızın bağışlanması için Allah'tan af dileyerek, bol bol tövbe ve istiğfar edilmeli; idrak ettiğimiz bu kandil gecesini son fırsatımız bilerek nedametle çok iyi geçirmeliyiz.

Abdullah b. Abbas (ra) aktarıyor:

"Kim istiğfar okumaya devam eder, Allah'tan af dilemeyi dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her türlü darlıktan bir çıkış kapısı açar. Bütün üzüntülerinden bir kurtuluş imkânı verir ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır."

Sevgili Peygamberimizin bu tavsiyesi bizlere bir Hak aşığının sözlerini hatırlatıyor:

"Sen rıza kapısında 'Aman Allah'ım' dersen. O Alemler Sultanı dermanını vermez mi?"

Kul, Allah Teâlâ'nın kapısında durup da af dilediği sürece ayette de bildirildiği üzere, daima "Rabbini çok affedici olarak bulacaktır." (Nisa 110)

İnsanoğlunun, hata ve kusurlarına karşılık Rabbinden af dileyişinin ona sağlayacağı en önemli kazanç, kişinin Allah Teâlâ'nın azabından emin olmasıdır. Enfâl suresinin 33. ayeti buna işaret etmektedir:

"Sen onların içinde oldukça Allah onlara azab etmez. Ve onlar tevbe ve istiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab etmez."

Sevgili Peygamberimizin rahmet-i Rahman'a kavuştuğunu düşünecek olursak, hata ve kusurlarımıza karşılık azâbı ilâhiden bizi koruyacak olan tek hususun Rabbimize çokca istiğfar etmek olduğu ortaya çıkacaktır.

  • 9
  • 15
Tefekkürde bulunmak
Tefekkürde bulunmak

Tefekkürde bulunulmalı. "Ben kimim, nerden geldim, nereye gidiyorum, Yüce Allah'ın benden istekleri nelerdir?" gibi konular başta olmak üzere hayati meselelerde derin düşüncelere girilmeli.

Rahman'ın nazargâhı olan müminin kalbi, dünyevi kederlerle hastalanmaz. Tam tersine o kalp, Rabb'ini tefekkür ettiği her an, O'nun kelamını okuduğu her vakit, şifa bulur. Böylece Mevla'mızın, "Ey insanlar! İşte size, Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve müminler için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur'an) geldi." (Yunus 10/57) ayetinin hikmeti gerçekleşmiş olur.

"Göklerin ve yerin melekûtu hakkında düşünmezler mi?" (el-A'râf 7/185); "Bakmıyorlar mı deveye, nasıl yaratılmış!" (el-Gāşiye 88/17) mealindeki ayetlerde "bir şey hakkında düşünmek" ve "bir şey hakkında gözlemde bulunmak" anlamları ile nazarî çabanın önemi açıkça vurgulanır.

Kur'an'da düşünmenin anlamına en çok yaklaşan terimler tefekkür ve akıldır. "Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında, gündüzle gecenin art arda gelişinde akıl sahipleri için alâmetler vardır. Onlar ayakta, otururken ve yaslanmışken Allah'ı zikredip göklerin ve yerin yaratılışı hakkında tefekkür ederler." (Âl-i İmrân 3/190-191) meâlindeki âyette akıl sahipleri, Allah inancıyla fikrî araştırmayı bir arada götüren, entelektüel faaliyetlerini tezekkür ve tefekkürün birbirini takip ettiği ve bütünlediği bir aklî yapıyla gerçekleştiren insanlardır.

  • 10
  • 15
Mümin kardeşlerimize dua etmek
Mümin kardeşlerimize dua etmek

Dünya ve ahirete ait dileklerimiz için dua ederek, diğer mümin kardeşlerimize de dualar etmeliyiz.

Müslümanlar için büyük önem arz eden üç aylarda, Peygamber Efendimiz daha çok ibadet etmiş, ibadetin artırılmasını ve haramlardan sakınılmasını istemişti. Peygamber Efendimiz, üç aylarda şöyle dua etti: "Allahümme barik lenâ fi Recebin ve Şaban. Ve belliğnâ Ramazân." "Allah'ım! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259)

Üç ayları dua ve ibadetle geçirmek oldukça önemlidir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur: "Doğrusu Allah'a göre ayların sayısı, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir; bunlardan dördü haram aylardır." (Tevbe Suresi, 36. ayet)

  • 11
  • 15
Yoksullar, kimsesizler, yaşlılar ziyaret edilmeli
Yoksullar, kimsesizler, yaşlılar ziyaret edilmeli

Yoksul, kimsesiz, öksüz yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilerek, sevgi, şefkat, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli, sevindirilmelidirler.

Dinimiz yetimlerin korunup gözetilmesine büyük önem vermiş, bakımları konusunda birinci derecede velilerini sorumlu tutmuştur. Velinin görevi, yetimi koruyup gözetmek, onun şahsi ve mali menfaatini kollamaktır. Peygamberimizin, haklarının korunması hususunda üzerilerine en çok eğildiği kesimlerden biri de yetimler olmuştur.

Kendisi de yetim olarak büyüyen sevgili Peygamberimiz, içinde yetiştiği toplumda yetimlere yapılan kötü muamelelere tanıklık etmiş biri olarak onların haklarının korunması hususunda son derece titiz davranırdı. Belki de toplum kesimleri içerisinde üzerilerine en çok eğildiği kesim dul ve yetimlerdi. Sehl b. Sa`d'ın rivayetine göre Peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde, "Ben ve yetimi himaye eden kimse cennette şöylece beraber bulunacağız" Buhârî, "Talâk", buyurmuş ve işaret parmağıyla orta parmağını aralarını biraz aralayarak göstermiştir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN