Mukabele geleneği nasıl başladı?
Sözcük anlamı itibarıyla "karşılıklı olmak" anlamına gelen mukabele, Peygamber Efendimizin önemli sünnetlerinden biriydi. Peygamberimizin Cebrail ile Ramazan ayında Kur'an-ı Kerim'i karşılıklı okuması bir gelenek olarak günümüze kadar geldi. Hz. Peygamber'in sünneti olan mukabele, yüce kitabımızın eksiksiz olarak günümüze gelmesinin deliliydi. Peki, mukabele geleneği nasıl başladı? Hatim duası nasıl yapılır?
Giriş Tarihi: 05.05.2020
08:46
Güncelleme Tarihi: 20.12.2020
17:31
PEYGAMBERİMİZ KUR'AN'I BAŞKASINDAN DİNLEMEYİ SEVERDİ
Peygamberimiz, Kur'an'ı başkasından dinlemeyi de çok severdi. Abdullah b. Mes'ud ve Ebu Musa el-Eş'ari Peygamberimizin kendilerinden Kur'an okumalarını istediğini ve okudukları Kur'an'ı, O'nun büyük bir vecd içinde dinlediğini aktarır.
Bera b. Azib şöyle der: "Resulullah'ı yatsı namazında Tûr suresini okurken işittim. Ondan daha güzel sesli, yahut okuyuşu ondan daha güzel hiç kimseyi işitmedim ." (Buhari, Ezan 102)
Kur'an-ı Kerim'i dinlemek için tıklayın
Ebu Hüreyre'den gelen bir rivayete göre Peygamberimiz her gece Al-i İmran suresinin son on ayetini gözyaşları içerisinde okurdu. "Bu ayetleri okuyup derin derin düşünmeyen kimseye yazıklar olsun!" buyurduğu rivayet edilir.
Sahabelerden Huzeyfetülyeman, bir defasında onun gece namazının bir rekatında Fatiha, Bakara, Al-i İmran ve Nisâ surelerini okuduğunu anlatır. (Ahmed, V, 284)
Ebû Zer, şöyle rivayet eder: Peygamber Efendimiz bir gece kıyamda sabaha kadar 'Eğer kendilerine azap edersen, şüphe yok ki onlar, Sen'in kullarındır. Şayet onları bağışlarsan, kudreti ile her şeye üstün gelen Azîz , hikmetiyle her yaptığını yerli yerince yapan Hakîm Sen'sin ! ' (el-Mâide, 118) ayetini tekrarlardı.
KUR’AN-I KERİM’İ OKUMANIN SEVABI
İbni Mes'ûd rivayet ettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
"Kim Kur'ân-ı Kerîm'den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir ." (Tirmizî, Fezâilü'l-Kur'ân 16)
KUR’AN-I KERİM NASIL OKUNUR?
Allah, yüce kitabımızda Kur'an'ın okunurken euzu besmele çekmek gerektiğini buyurur: "Kur'an okuyacağın zaman önce kovulmuş şeytandan Allah'a sığın." ( Nahl, 98) Bu emre uyarak "Eûzü billahi mineşşeytânirracim. Bismillahirrahmanirrahim " diyen bir kimse, kendisini Allah'ın korumasına havale eder. Kur'an okurken ayetler üzerinde düşünmemiz ve onları anlamaya çalışmamız gerekir. "Allah, düşünüp anlasınlar diye ayetlerini insanlara açıklayıp durmaktadır." (Bakara, 221) Kur'an okurken hızlı ve daha fazla okuma anlayışının ise uygun görülmez. Bir defasında "Üç günden az bir zamanda Kur'ân'ı hatmeden kişi, ne okuduğunu anlamış değildir. " diyerek ashabını uyaran Resul-i Ekrem Kur'an'ı nasıl okuduğunu, Hz. Aişe şöyle anlatır:
"Bir gecede hatim yaptığını söylediğiniz kimseler, Kur'ân okuduklarını söyleseler de gerçek anlamda onlar Kur'ân'ı okumuş değillerdir. Bazı geceler Resûlullah ile beraber bütün bir geceyi uyanık geçirdiğim olurdu. Ancak O, bir gece boyunca sadece Bakara, Al-i İmran ve Nisâ sûrelerini okurdu. Fakat Resûlullah, müjde ayetlerini okuduğu zaman dualar edip niyazda bulunur, azap ayetleri geldiği zaman ise Allah'a sığınır, iltica ederdi."
Mukabele, sözlükte "iki şeyi birbiriyle karşılaştırmak" anlamına gelir. Üç aylarda ve özellikle Ramazan ayında cami, mescide ve evlerde daha çok sabah, öğle, ikindi namazları öncesinde hâfızlar tarafından okunan Kur'an'ı takip etmek suretiyle hatim indirme geleneğine adı oldu. Zamanla hâfızların bu okuyuşları için de aynı terim kullanıldı.
Kur'an literatüründe mukabele ise Cebrail'in Ramazan aylarında her gece Hz. Peygamber'e gelerek o ana kadar nazil olan ayet ve süreleri karşılıklı okuyup kontrol etmelerini ifade eder. Kur'an'ın Ramazan ayında indirilmeye başlanması, bu ayda yapılan amellerin diğer zamanlara göre daha faziletli kabul edilmesi de mukabele geleneğin yaygınlaşmasında etkili oldu.