◾ Bunları niye söyledim arkadaşlar, çünkü bugün insanlar arası ilişkiler şöyle; "kimseye yanlışını söyleme. Senin birine yanlışını söylemen için senin yanlışsız olman lazım. İlk taşı günahsız olan atsın." gibi argümanlarla bunları söylüyor.
◾ Arkadaşlar biz Peygamberimizin yolundan gidiyoruz. Peygamberim bana diyor ki Veda Hutbesi'nde; "Burada bulunanlar bulunmayanlara sözlerimi aktarsın." Bak, dikkat et. "Umulur ki dinleyen söyleyenden daha iyi yapabilir." Çünkü bazen söyleyen eksik yapıyordur, İradesi zayıftır az önce söylediğim gibi ama dinleyenin çok sağlam bir iradesi vardır, Bir şeyi duydu mu yapabilir. Tasavvuf tarihinde Ebu Süleyman Daranî Hazretleri için söyleniyor bu; "Bir sinek bir kartalı avlayabilir." Onun için biz söyleyeceğiz arkadaşlar, söyleyeceğiz.
Bakın yine babamı söyleyeyim. Kadıköy İskelesi'nde temizlik işçisi. Namaz kılıyormuş, namaz kılmaya başlamış işte bir yaştan sonra. Demek ki; o kadar yanlış kılıyor ki yani dışarıdan belli hani. Gören biri demiş ki; ağabey senin namazın olmuyor, demiş. Böyle namaz olmaz, demiş. O kadar yanlış yani. Babam da demiş ki, ağabey benimki olur, demiş. Çünkü ben hiçbir şey bilmiyorum, demiş. Allah kabul eder benimkini, demiş. O da demiş ki o günler için; sen, Sibirya'da bir yerde yaşasaydın, soracak hiç kimse bulamasaydın, o zaman Allah kabul ederdi. Ama sen şimdi caddenin karşısına geçsen, İskele Cami'sine gitsen, birine desen ki 'ben namaz kılmayı bilmiyorum' desen hadi onu diyemedin diyelim utandın. Namaz Hocası alsan, sadece resimlerine bile baksan öğrenirsin namaz kılmayı, demiş. Babam o günden sonra camiye gitmeye başlamış arkadaşlar. O adamın kim olduğunu bilmiyoruz ama biz, o adamın o çağrısının, davetinin sonuçlarıyız. Anlatabildim mi? Herkesi davet edeceğiz. Ama usulünce tabi. Nazikçe, bilgiye dayalı, görgülü bir şekilde, kültürlü bir şekilde, sevecen, tabi ki bunlara riayet edeceğiz. Ama asla davetten vazgeçmeyeceğiz. Bu adamın, bu Mümin kulun, hayatının, ahlakının davet ahlakı olduğunu görüyoruz.
◾ Sadece iman ve tebliğ ile yetinmeyip -işte biz burada tıkanıyoruz, bir boykot önümüze açıldı arkadaşlar vallahi ömrü hayatımda ilk defa kendimi 15 Temmuz gecesinden sonra cihat ediyor gibi hissediyorum. Bu seviyede bir cihat, herkese nasip olmaz hayatında. Cihaddan bihaber yaşamak ne büyük mahrumiyet.
5- Aksiyon alabilen ve bu aksiyonu sağlam metafizik temellere dayandıran cesur bir karakter ve sonucun Allah'a ait olduğunu bilen, tevekkül ehli, sakin bir karakter. Ahlakı görüyor musunuz? İşte sonuç olarak sizi temin ederim ki; "korkudan zillet, cihattan izzet doğar."
◾ Cihat etmeden izzetinizi müdafaa edemezsiniz. Biz kadınların hesabı yine bir ölçüde kolay olacak. Allah Müslüman erkeklere şu anda yardım etsin. Çünkü Peygamberimiz buyuruyor ki; dünyanın en doğusunda kafirler bir Müslüman kadını esir alsalar, onu kalelerine sokmadan önce onların elinden kurtarmak dünyanın en batısındaki Müslüman erkeklere farzdır. Şu anda bütün Müslüman erkeklere cihat farzdır. İslam Alimler Birliği zaten açıkladı. Ben de acizane bu kanaatteyim. Bu bilinçte olsak, bu bilinçle hareket etsek şimdiye kadar çoktan bu sorunlar çözülebilirdi.
◾ Yanlış anlaşılmasın burada bir savaş kışkırtıcılığı falan yapmıyorum. Cihat deyince tüyleri diken diken oluyor bazılarının. Geçen gün zirvede Mahmut Erol Kılıç hoca çok güzel söyledi bunu. Epistemolojik sömürgecilik. Epistemolojik sömürgeciliğe çok da güzel örnek verdi. Allah uzun ömürler versin. Dedi ki; benim spiritüel koçum var derseniz, modaya uygun, cool oluyor. Şeyhim var derseniz, geri kafalı, gerici oluyor. Benim spiritüel koçum bana mantra verdi derseniz, ilerici, seçkin bir şey yapmış oluyorsunuz, şeyhim bana vird, zikir verdi derseniz, birilerinin gözünde hemen seviye kaybediyorsunuz oluyor. Bunlar zihinlerimizin de sömürgeciliğe maruz kaldığının alametidir. Tekrar ediyorum.
Cihat demek, gayret etmek demektir. Kişinin; nefsi ile mücadelesinden, savaş meydanındaki çarpışmaya kadar bütün gayretleri, insanlık adına kulluk adına yaptığı bütün gayretleri cihattır.
Cenab-ı Hak muvaffak etsin hepimizi.
Fatma Bayram