Arama

Necm Suresi Tefsiri

Necm Suresi adını ilk kelimesi olan "Necm" yani yıldız kelimesinden alır. Mushaf sıralamasında elli üçüncü sırada olan sure, Mekke döneminde nazil olmuştur. Necm Suresi'nde ana hatlarıyla Kur'an-ı Kerim'in vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, Allah Teala'nın kudretinin delilleri anlatılmakta ve yapılanların karşılıklarının olduğu tasvir edilmektedir. İşte Necm Suresi tefsiri...

Necm Suresi 3-4. Ayet

﴾3﴿ Kişisel arzularına göre de konuşmamaktadır.

﴾4﴿ O (size okuduğu), kendisine indirilmiş vahiyden başka bir şey değildir.

Necm Suresi 3-4. Ayet Tefsiri

◼ Kur'an'da değişik vesilelerle ifade edildiği üzere Hz. Peygamber bir beşerdir, ama Allah'tan vahiy almaktadır. Birinci özelliği onun şahsıyla ilgili bir hususu yani asla tanrılaştırılmaması gerektiğini, ikinci özelliği de Allah adına bildirdiklerinin sıradan bir insanın sözleri olarak düşünülmeyip lâyık olduğu yerde tutulmasının ne kadar önemli olduğunu belirtmektedir. Bu âyetlerde de onun peygamber olarak tebliğ ettiklerinin kişisel arzularına göre söylenmiş sözler olamayacağına bir vurgu yapıldığı görülmektedir. 3. âyette "konuşma, söyleme" anlamında bir fiil kullanılmış olmasından hareketle Resûlullah'ın bütün söylediklerinin vahiy olduğu, dolayısıyla herhangi bir konuda ictihad ettiğinin söylenemeyeceği yorumu da yapılmış olmakla beraber, başka deliller bu yorumu çürütmektedir. Ayrıca, beşer olarak yani günlük hayatın akışı içinde kişisel düşüncelerini belirtmek üzere veya (yargıç, devlet başkanı, kumandan vb.) değişik sıfatlarla söylediği ve o bağlamda değerlendirilmesi gereken sözlerinin bulunduğu da bilinmektedir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Necm Suresi 5-18. Ayet

﴾5-7﴿ Onu, çok güçlü, üstün niteliklerle donatılmış biri (Cebrâil) öğretti. O, ufkun en yüce noktasındayken asıl şekliyle göründü.

﴾8﴿ Sonra yaklaştıkça yaklaştı.

﴾9﴿ Öyle ki, iki yay kadar hatta daha yakın oldu.

﴾10﴿ Böylece Allah, kuluna vahyini iletti.

﴾11﴿ Gözün gördüğünü kalp yalanlamadı.

﴾12﴿ Şimdi siz şüpheye düşüp gördükleri hakkında onunla tartışmaya mı kalkışıyorsunuz?

﴾13-14﴿ Andolsun ki onu (meleği) iniş esnasında en sondaki sidretü'l-müntehânın yanında bir daha gördü.

﴾15﴿ Ki onun yanında huzur içinde kalınacak cennet vardır.

﴾16﴿ O an sidreyi bürüyen bürümüştü.

﴾17﴿ Göz ne kaydı ne de hedefinden şaştı.

﴾18﴿ Hiç kuşkusuz o, rabbinin âyetlerinden en büyüğünü görmüştü.

Necm Suresi 5-18. Ayet Tefsiri

◼ Hz. Peygamber'e gelen vahyin kaynağı ve onun Allah katındaki üstün mertebesi hakkında hiçbir kuşku duyulmaması için oldukça canlı bir tasvire yer veren bu âyetlerin üslûbundaki gizemlilik, bir taraftan da duyularla algılanamayan, fizik âlemin ötesine taşan konularda imanın esas olduğuna ve bu hususta aklın sınırlarını zorlamanın anlamsızlığına dikkat çekildiğini düşündürmektedir. Müşahhas unsurlarla bezenmiş izlenimi vermekle birlikte zihni soyut düşünme düzeyine doğru yükselten ve etkileyici bir üslûp taşıyan bu tasvirdeki asıl amacın, tarihin her döneminde değişik biçimler altında benzerleri görülen Mekke putperestlerinin maddî veya mânevî birtakım varlıkları devreye sokarak tanrı inancını somut bir tasavvura indirgeme, böylece Allah'tan başka varlıklara tanrılık izâfe etme telakkisini mahkûm etme olduğu söylenebilir.

Tefsirin devamını okumak için tıklayın

Necm Suresi 19-30. Ayet

﴾19-20﴿ Gördünüz değil mi (âciz durumdaki) Lât'ı, Uzzâ'yı ve üçüncüsü olan diğerini, Menât'ı?

﴾21﴿ Erkek çocuklar size de kızlar O'na öyle mi?

﴾22﴿ Ama o takdirde bu insafsızca bir taksim!

﴾23﴿ Bunlar sizin ve atalarınızın putlara taktığı boş isimlerden ibarettir. Allah onlara öyle bir yetki ve güç vermemiştir. Onlar (putperestler) sadece kuruntularına ve kişisel arzularına uyuyorlar. Oysa şimdi onlara rablerinden bir yol gösterici gelmiş bulunmaktadır.

﴾24﴿ İnsan arzu ettiği her şeye sahip olabilir mi ki?

﴾25﴿ Âhiret de Allah'ındır, dünya da.

﴾26﴿ Göklerde nice melekler vardır ki, Allah dilediği ve razı olduğu kulları için izin vermedikçe onların bile şefaati hiçbir fayda sağlamaz.

﴾27﴿ Âhirete inanmayanlar meleklere dişi varlıkların isimlerini veriyorlar.

﴾28﴿ Oysa onların bu konuda bir bildikleri yok; sadece zanna uyuyorlar. Zan ise asla gerçek bilginin yerini tutamaz.

﴾29﴿ O halde bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatından başka arzusu olmayan kişilerden sen de yüz çevir.

﴾30﴿ İşte bildikleri bu kadar. Şüphesiz kendi yolundan sapanı en iyi bilen rabbindir, doğru yolu bulanı da en iyi bilen O'dur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN