Arama

Osmanlı'daki ramazan gelenekleri

Üç kıtaya yayılan Osmanlı İmparatorluğu'nda, ramazan ayı her zaman önemli bir yere sahipti. Coşkuyla karşılanan ramazanda iftara gelen misafirlere verilen diş kirasından borçluların borçlarını sildirmeye kadar birçok gelenek vardı. İşte 'Nerde o eski ramazanlar!' dediğimiz Osmanlı'daki ramazan gelenekleri…

  • 6
  • 16
İftara gelene diş kirası
İftara gelene diş kirası

Osmanlı'da ramazanda halk, eşine-dostunu iftar da ağırlamaya ayrı bir önem verir, misafir ağırlamak için çırpınırlardı. Ramazan boyunca, iftar vakitlerinde kapılar açık tutulurdu. Böylece yolda kalan ve ihtiyacı olan herkes istediği eve girer, iftar sofrasına dâhil olurdu. Bunun için tanıdık olmaya gerek olmadığı gibi iftar için gelenin kim olduğu da asla sorulmazdı. İftarın ardından ise ev sahibi, yemeğe gelen misafirlerine diş kirası ismi altında hediyeler sunardı. Özellikle fakir konuklara, altın ve gümüş akçeler verilirdi.

  • 7
  • 16
Tekne orucu
Tekne orucu

Tekne orucu, âlimlerin küçük yaşta çocuklara oruca alıştırmak ve onlara İslâmî bir kimlik kazandırmak için önerdikleri tenkiye orucunda dayanır. Tam gün oruç tutamayacak çocuklara öğle vakti oruçları açtırılırdı. İlk defa oruç tutacak çocuklara hediyeler verilirdi.

  • 8
  • 16
Cerre çıkmak
Cerre çıkmak

Cerre çıkmak, ramazan geleneklerinden birisiydi. Osmanlı Devleti'nde medreselerde yaz tatilleri 'Üç Aylar'da verilirdi. Bu tatillerde seçilmiş medrese talebeleri hem kendi bilgilerini pekiştirmek hem de dinî konularda halkı aydınlatmak için imparatorluğun farklı bölgelerine gönderilirlerdi. Bu gönderme olayına da "cerre çıkmak" denirdi. Medrese öğrencileri için cerre çıkmak, bugünkü üniversite öğrencilerinin staj eğitimleri gibi de anlamak mümkündür. Cerr kelime anlamı itibarı ile kendine çekmek, cezbetmek manasındadır.

  • 9
  • 16
Tenbihnâmeler
Tenbihnâmeler

Ramazanda, halkın ibadetlerine daha sıkı sarılması, dini emirleri daha rahat bir şekilde yerine getirebilmesi ve ibadetlerini huzur içerisinde yapabilmesi için uymaları gereken kurallar ile sosyal düzeni bozacak hareket ve tavırlardan kaçınılması gerektiğinin yöneticiler tarafından yazılı olarak halka duyurulmasına tenbihnâmeler yayınlanırdı. Bu tenbihnâmeler de müminlerin namaz vakitlerinde dükkânlarını kapatarak ve kahvehanelerde oturanların sohbetlerini yarıda keserek cemaate katılmaları tembih edilir. Onların dünya ve ahiretlerini kazanmaları ve İslâm'ın nuruyla nurlanmaları istenir. Cemaatle yapılan duaların daha makbul olduğu sıklıkla vurgulanıp halkın beş vakit namazı camide kılması istenir. İnsanların ticaret-i dünyeviyeyi bırakarak ticaret-i uhreviyeyi kazanmaları her daim teşvik edildi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN