Arama

Peygamber Efendimiz Miraç gecesinde neler yaşadı?

Peygamber Efendimiz, Recep ayının 27. gecesinde yüce Allah'ın davetiyle Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götürülüp oradan da ilahi huzura yükseldi. Miraç olayı, zaman ve mekandan bağımsız olarak tamamen ilahi ölçülerle gerçekleşen bir lütuftu. Peki, İsra ve Miraç olayı nedir? Miraç gecesi neler oldu? Peygamber Efendimiz, Miraçta neler gördü? Miraç olayında Hz. Peygamber'e neler verildi? Hz. Peygamber, Miracı nasıl anlattı? İşte sizler için Peygamber Efendimizin Miraç gecesinde yaşadıklarını derledik.

  • 13
  • 22
NAMAZ NASIL FARZ KILINDI?
NAMAZ NASIL FARZ KILINDI?

Resûlullah, dönüşte Hz. Musa ile karşılaşınca, o elli vakit namazın ümmetine ağır geleceğini söyleyip Allah'tan onu hafifletmesini istemesini tavsiye etti. Namaz beş vakte indirilinceye kadar Hz. Peygamber'in Cenab-ı Allah'a münacaat ve müracaatı, Musa ile diyalogu devam etti. Nihayet beş vakit namaz şu anda mefhumunu ve vaktini anlayıp bildiğimiz şekilde Müslümanlara farz kılındı.

Rivayetlere göre Miraç'tan dönüş güzergahının semâvâttan tekrar Beytu'l-Makdis'e, oradan da Mekke'ye doğru gerçekleşir. Mekke'den Kudüs'e gerçekleşen İsrâ olayında Hz. Peygamber'in Burak'ın sırtında götürüldüğü, semavata ise vasıtasız ulaştırıldığı anlaşılır.

  • 14
  • 22
PEYGAMBER EFENDİMİZİN DİLİNDEN MİRAÇ
PEYGAMBER EFENDİMİZİN DİLİNDEN MİRAÇ

Peygamber Efendimiz Miracı şöyle anlatırlar:

"Ben Kabe'nin Hatîm kısmında uyku ile uyanıklık arasında idim. Yanıma merkepten büyük, katırdan küçük beyaz bir hayvan getirildi. Bu Burak'tı. Ön ayağını gözünün gördüğü en son noktaya koyarak yol alıyordu. Ben onun üzerine bindirilmiştim. Böylece Cibrîl -aleyhisselâm- beni götürdü. Dünya semsına kadar geldik. Kapının açılmasını istedi. 'Gelen kim?' denildi. 'Cibrîl!' dedi. 'Beraberindeki kim?' denildi. 'Muhammed aleyhissalâtü vesselâm' dedi. 'Ona Miraç daveti gönderildi mi?' denildi.'Evet!' dedi.

'Hoş gelmişler! Bu geliş ne iyi geliştir!' denildi ve kapı açıldı. Kapıdan geçince, orada Hazreti Âdem'i (as) gördüm. 'Bu babanız Âdem'dir! O'na selam ver!' denildi. Ben de selam verdim. Selamıma mukabele etti. Sonra bana: 'Salih evlat hoş geldin, salih peygamber hoş geldin!" dedi.

Sonra Hazreti Cebrâîl beni yükseltti ve ikinci semaya geldik. Burada Hazreti Yahyâ ve Hazreti Îsâ (as) ile karşılaştım. Onlar teyze oğullarıydı.Sonra Cebrâîl beni üçüncü semaya çıkardı ve orada Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm- ile karşılaştık. Dördüncü kat semada Hazret-i İdrîs (as) ile beşinci kat semada Hârûn (as) ile altıncı kat semada ise Hazret-i Mûsâ (as) ile karşılaştık. 'Salih kardeş hoş geldin, Salih peygamber hoş geldin!' dedi. Ben onu geçince, ağladı. O'na: 'Niye ağlıyorsun?' denildi.

'Çünkü benden sonra bir delikanlı peygamber oldu, O'nun ümmetinden cennete girecek olanlar, benim ümmetimden cennete girecek olanlardan daha çok!' dedi.

Sonra Cebrail beni yedinci semaya çıkardı ve İbrahim (as) ile karşılaştık. Cebrâîl (as): 'Bu, baban İbrahim'dir; ona selam ver!' dedi. Ben selâm verdim; O da selâmıma mukabele etti. Sonra:

'Salih oğlum hoş geldin, Salih peygamber hoş geldin!' dedi. Daha sonra bana: 'Ya Muhammed! Ümmetine benden selâm söyle ve onlara cennetin toprağının çok güzel, suyunun çok tatlı, arazisinin son derece geniş ve dümdüz olduğunu bildir. Söyle de cennete çok ağaç diksinler. Cennetin ağaçları "Sübhânallâhi ve'l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illâllâhu vallâhu ekber!" demekten ibârettir.' dedi.

Sonra Sidretü'l-Müntehâ'ya çıkarıldım. Bunun meyveleri (Yemen'in) Hecer testileri gibi iri idi, yaprakları da fil kulakları gibiydi. Cebrâîl (as) bana: 'İşte bu, Sidretü'l-Müntehâ'dır!' dedi."

Burada dört nehir vardı: İkisi bâtıni nehir, ikisi zahirî nehir. 'Bunlar nedir, ey Cibrîl?' diye sordum. Cebrâîl (as): 'Şu iki bâtıni nehir, cennetin iki nehridir. Zahirî olanların biri Nil, diğeri de Fırat'tır!' dedi...

(Buhârî, Bed'ü'l-Halk, 6; Enbiyâ, 22, 43; Menâkıbu'l-Ensâr, 42; Müslim, Îman, 264; Tirmizî, Tefsîr 94, Deavât 58; Nesâî, Salât, 1; Ahmed, V, 418)

Sidretü'l-Müntehâ'da Cebrail (as):

"Ey Allah'ın Resulü! Buradan öteye yalnız gideceksin!" dedi. Rasulullâh (sav) "Niçin ey Cibril?" diye sordu. O da cevaben: "Cenabı-ı Hak bana buraya kadar çıkma izni vermiştir. Eğer buradan ileriye bir adım atarsam, yanar kül olurum!" dedi.

(Râzî, XXVIII, 251)

  • 15
  • 22
O SÖYLÜYORSA DOĞRUDUR!
O SÖYLÜYORSA DOĞRUDUR!

Resulullah olayın ertesi günü Harem'de otururken Ebu Cehil gelip alaylı bir eda ile "Gökten yeni bir haber var mı?" diye kendisine laf attı. Resûlullah da: "Evet var! Ben dün gece Kudüs'e Beytu'l-Makdis'e götürülüp getirildim!" deyince Ebu Cehil dalga geçmek için heyecanla herkese seslenerek: "Ka'b İbn Lüeyoğulları! Koşun gelin bakın, Muhammed dün gece Beytu'l-Makdis'e gidip geldiğini söylüyor! Bir gecede gidip gelmiş şimdi de aramızda oturuyor!" demişti.

  • 16
  • 22

Peygamber Efendimiz, Mekkelilere yolculuğunu anlattığında, münafık Kureyş kabilesi mensupları O'nu yalanlayıp böyle bu yolculuğun bir gecede olamayacağını düşünerek alay etti. Kimisi de hayretini ifade etmek için alkış tutup elini başına koydu.

Sonra Kudüs'e gidip gelenlerden bazısı da Kudüs hakkında sorular sorup onun yanıtlamasını istediler. Allah da ona, hemen Kudüs'te eseri var olan Mescid-i Aksâ'yı ve bütün şehri gözünün önüne getirip gösterdi ve müşriklerin sorularına çok rahat bir şekilde cevap verdi. Neticede Hz. Peygamber'in (sav) şehir hakkında verdiği bilgilerin doğru olmasından ötürü seslerini çıkaramadılar.

  • 17
  • 22

Hatta dönüşte Kureyşlilere ait bir Kervan, Suriye'den dönerken bir mevkide mola vermiş ve orada develerinden birini kaybetmişti. Hz. Peygamber de -filan kervanın- deveyi aramakla meşgul olduğunu ve o deveyi kimin bulup kervana kattığını da görüp Mekkeli müşriklere anlattı.

Aynı zamanda kervanın başında, sırtında iki siyah çuval yüklü bulunan bir deve olduğunu ve muhtemelen falan günde Mekke'ye varacaklarını anlattı. Kervandakiler döndüklerinde olayı aynen tasdik etti. Buna rağmen müşrikler küfürlerinde kalmaya devam etti ve inatlarını sürdürdüler.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN