Peygamber Efendimiz ve sahabilerin hayatından örneklerle samimiyet
Samimiyet, yüce dinimiz İslam'ın özüdür. İbadetlerimizin, sözlerimizin ve davranışlarımızın Cenab-ı Hak katında kabul görmesi bu haslete bağlıdır. Gönülden iman etmek, buna bağlı olarak da hiçbir dünyevi karşılık ve menfaat beklemeden sadece Allah'ın rızasını amaçlayarak yaşamaktır. En güzel örneğini ise Peygamber Efendimizin (sav) yaşamı oluşturur. Peki, Peygamber Efendimiz samimiyet hakkında ne buyurur? Samimiyet hakkında hadis-i şerifler nelerdir?
Giriş Tarihi: 17.01.2022
17:52
Güncelleme Tarihi: 17.01.2022
19:10
"Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar." (Müslim, Birr, 34)
💠
🔸Mısır'da yetişen büyük alimlerden Zinnûn-i Mısri, ihlas ve samimiyetin üç alameti olduğunu belirtir: "Kişinin nezdinde halka ait övgü ve yerginin eşit olması, amelde ameli görmeyi unutması, yani çalışması ama çalışmaya kıymet vermemesi, amelin ahirette sevap gerektirdiğini unutması." (Kuşeyrî, er-Risâle, s.207-210)
İlahi Kelamın Sırları-Kuran-ı Kerim Tefsiri (Abdülkerim Kuşeyri tefsiri) satın almak ve incelemek için tıklayın
💠
🔸 Samimiyet hususunda diğer bütün konularda olduğu gibi Müslümanlara en büyük örnek Peygamber Efendimizdir (sav). Resulullah'ın (sav) ve O'nun etrafında yetişen sahabilerin hayatından örneklerle dinde samimiyete yakından bakalım.
◾ Resulullah'ın (sav) en büyük samimiyeti İslam'a, tevhid davasına dairdi. Nübüvvetin ilk dönemlerinde Mekkeli müşriklerin Peygamber Efendimize (sav) yapmadıkları eziyet kalmamıştı. Ancak İslam'ın azılı düşmanları, hakaret ve işkencelerle yıldıramayacaklarını anlayınca, amcası Ebu Talip aracılığıyla tehditlerini Allah Resulü'ne (sav) ulaştırdılar ve şu cevapla karşılaştılar: "Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem. Ya Allah, bu dini hâkim kılar yahut ben bu uğurda canımı veririm." (İbn Hişâm, es-Sîre, I, 297-298)
"Kabul edileceğine gerçekten inanarak Allah'a dua edin. Bilin ki Allah, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalp ile yapılan duaları kabul etmez. " (Tirmizî, Deavât, 65)
💠
🔸Resulullah (sav) köle, fakir, düşkün bakmaksızın herkesin derdiyle ilgilendi. Bir arpa ekmeğini yemeğe davet edene icabet ederdi. Bu hususta Hz. Cabir'in (ra) yemek davetini ve Peygamber Efendimizin (sav) mucizesini aktaralım:
💠
◾"İslam tarihinin dönüm noktalarından olan Hendek Savaşı başlamadan Müslümanlar bir yandan hendek kazarak hazırlık yapıyor, diğer taraftan da açlıkla mücadele ediyorlardı. Öyle ki Peygamber Efendimiz açlığını bastırmak için karnına taş bağlamıştı. Bu zor günlerden birinde evinde bir miktar arpa ve bir tane oğlağı olan Hz. Câbir, onları Resulullah ve beraberindeki sahabilere vermeye karar verdi. Bu amaçla Allah Resulü'nü (sav) yemeğe davet etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) "Peki, hanımına söyle, ben gelinceye kadar yemeği ocaktan indirmesin, arpa ekmeğini de tandırdan çıkarmasın" buyurdu.
Hz. Cabir kimdir?
◾ Hz. Câbir (ra), Hendek mahallinden ayrılarak evine döndü. Bu arada Peygamberimiz (sav) bütün Ensâr ve Muhâcirîne işittirecek bir sesle, "Ey Hendek ahâlisi! Câbir bir yemek hazırlamış, bizi davet ediyor. Haydi gidelim" çağrısında bulundu. Açlıkla mücadele eden yüzlerce sahabi Câbir'in (r.a.) evinin yolunu tuttular. Sahabiler gruplar hâlinde evin içini ve civarını doldurdu. Bu arada, Hz. Câbir, bir pişen yemeğe, bir de gelenlere bakarak şaşkınlıktan ne yapacağını bilemiyordu. En sonunda eve Resulullah (sav) geldi ve yemeği ortaya koymalarını emretti. Yemeğin başına geçerek gelenlere dağıtmaya başladı. Biraz ekmek alıp, üzerine bir miktar pişmiş et koyarak sıraya dizilmiş olan sahabilere ikram etti. Yüzlerce Müslüman karnını doyurduğu halde bitmiyordu.
Peygamber Efendimizin hadisleri
◾ Herkes yemeğini aldıktan sonra, Allah Rasulü (sav) de bir miktar alıp yedi. Ve geride hâlâ ekmek ve et duruyordu. Hadiseye şahit olan ev sahibi Câbir (ra) şöyle der: "Bütün misafirler yemekten ve oğlaktan yediler, gittiler. Daha tenceremiz dolu kaynıyor, daha hamurumuz ekmek yapılıyor. Zira Allah Rasulü (sav) o hamura, o tencereye mübarek ağzını koyup, bereketle duâ etmişti." (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 377.)"
🔸 Peygamber Efendimiz (sav), yolda biriyle karşılaştığı zaman selâm verir, elini uzatarak musafaha eder ve karşısındakine dua ederdi. Oturduğu zaman etrafındaki herkesle konuşur, hal hatır sorar ve iltifat ederdi. Öyle ki topluluktaki her bir insan, Hz. Peygamber'in (sav) en çok sevdiği kişinin kendisini olduğunu düşünürdü. (Ebû Gudde, age., s. 39)
💠
◾ Bir kişi, Peygamberimizin huzuruna gelmiş, konuşurken korkudan titremeye başlamıştı. Allah Resulü (sav) adamı şu sözlerle teskin etmişti: "Sâkin ol kardeşim! Ben bir kral veya hükümdar değilim. Kureyş'ten, güneşte kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum!" (İbn-i Mâce, Et'ime, 30; Hâkim, III, 50/4366)
🔸 Hz. Peygamber (sav) cemaate katılamayanları sorar, hastaları ziyaret eder, borcunu ödeyemeyenlerin borcunu öderdi. Ashabı ile aynı düzeye inerek, tevazu göstererek iletişim kurardı. O (sav) meclise girdiğinde kendisini tazim için ayağa kalkmak isteyenlere engel olurdu. (İbn Mâce, Dua, 2)
💠
◾ Sahâbilerden Ebû Rifâe, Hz. Peygamber (sav) hutbe irad ederken yanına yaklaştı ve kendisini kastederek, "Garip, yabancı bir adam geldi. Dinini bilmiyor, dini hakkında bilgi almak istiyor." dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), hutbesini yarıda keserek onun yanına geldi. Kendisine bir oturak getirildi. Ardından Allah'ın kendisine öğrettiğinden Ebû Rifâe'ye öğretmeye başladı. Sözü bitince tekrar hutbeye çıkıp kaldığı yerden devam etti. (Müslim, Cum'a, 60)
'Fikriyat podcast'ten aşr-ı şerif dinlemek için tıklayın
Bilgi notu: Ebû Rifâe kimdir? Sahâbilerden Ebû Rifâe,Benî Adî kabilesine mensuptu. Ebû Rifâa, Bakara sûresini Hz. Peygamber'den öğrendikten sonra onu bir daha unutmadığını söyler, gece boyunca namaz kıldığı halde hiç yorgunluk hissetmediğini belirtirdi.
🔸 Resulullah (sav) herkese eşit muamele gösterir, hakkaniyet ve adaleti sağlardı. Nitekim Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştu: "Allah'ın kendisine bir toplumun yöneticiliğini nasip ettiği kimse, halkın tamamına aynı içtenlikle sahip çıkmazsa cennetin kokusunu bile alamaz. " (Buharî, Ahkâm, 8)
💠
◾ Peygamber Efendimizin (sav) eşi Hz. Âişe'den nakledildiğine göre, Kureyş kabilesinden bir grup insan, hırsızlık yapan Fâtıma adlı bir kadını affetmesi için aracı olduklarında Resûlullah (sav) ayağa kalkarak hutbe okudu. Allah'a gerektiği gibi senâ ettikten sonra şöyle buyurdu: "Sizden önceki insanların helâk olmalarının sebebi, aralarında ileri gelen (zengin) kimseler hırsızlık yapınca suçun cezasını vermeyip zayıf (ve fakir) kimseler hırsızlık yapınca ceza uygulamalarıdır. Bu canı bu tende tutan (Allah)a yemin ederim ki Muhammed'in kızı Fâtıma hırsızlık yapsa, onun da elini keserdim!" (Müslim, Hudûd, 9)
Peygamberimizin iltifatına mazhar olan 3 sahabi