Peygamber Efendimiz Veda Hutbesi'nde neler öğütledi?
Peygamber Efendimizin (sav) Medine'ye hicretinin 10. yılında yapmış olduğu ilk ve son haccı, Veda Haccı olarak adlandırıldı. Efendimiz (sav), Arafat Vadisi'nin ortasında 124 bin Müslümanın şahsında bütün insanlığa hitap etti. Resulullah'ın (sav) Arafat'ta verdiği Veda Hutbesi, İslam dininin özetini teşkil eder.
Giriş Tarihi: 08.06.2021
16:41
Güncelleme Tarihi: 08.06.2022
10:16
Sesli dinlemek için tıklayınız.
MÜ’MİNLERİN KARDEŞ OLMASI
"Ey insanlar! Sözlerimi iyi dinleyin, iyi muhakeme edin. Bütün ırklara mensup Müslümanların, Müslümanların kardeşi olduğunu bilin. Bütün müminler kardeştir. Kimseye, gönül rızası olmadıkça, kardeşinin malı helal değildir. Sakın haksızlık etmesin, hile yapmasın, haince davranmasın."
💠
"Müslümanın kim olduğunu size anlatayım mı? Müslümanların, dilinden ve elinden zarar görmediği kişidir."
💠
📌Peygamber Efendimiz (sav), Müslümanların kardeş olduğunu Veda Hutbesi'nde bir kez daha vurgulayarak toplumlar arasındaki ilişkiyi pekiştirdi.
📌İslam'ın öngördüğü 'toplum', kardeş toplumudur. Kardeşlik her türden, sınıftan, mevki ve makamdan Müslümanı kapsayıcı bir nitelik taşır. Din kardeşliğinin gereği olarak müminler arasında yardımlaşmanın, dostluğun, ülfet ve muhabbetin, şefkat ve merhametin gelişip güçlenmesi, artması , yaygın hale gelmesi hem teşvik hem emredilir.
📌Allah Resulü (sav), Medine'ye göç ettiğinde ensarla muhacirleri bir araya getirerek her iki topluluktan kardeş tayin etti. Bu tam bir kaynaşma ve dayanışmanın oluşmasını sağladı.
📌Muhacirler ve ensar kan bağından öte bir bağlılıkla birbirlerine bağlandı . Hatta mirasla ilgili ayetler gelinceye kadar bu kardeşler birbirine vâris dahi oluyorlardı.
📌Ebu Hüreyre'den (ra) rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurdu: "Birbirinizle hasetleşmeyiniz. Almayacağınız bir malın fiyatını müşteri kızıştırmak için artırmayınız. Birbirinize kin ve nefret beslemeyiniz. Birbirinize darılıp yüz çevirmeyiniz. Birinizin satışı üzerine başka biriniz satış yapmasın. Ey Allah'ın kulları, böylelikle kardeş olunuz. Müslüman, Müslüman'ın kardeşidir. Ona zulüm ve haksızlık yapmaz, yardımı kesmez ve onu hakir görmez." Peygamberimiz üç defa göğsüne işaret ederek buyurdular ki: "Takvâ buradadır. Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi, bir kimseye şer olarak yeter. Her Müslüman'ın kanı, malı ve ırzı, başka Müslüman'a haramdır. " (x) (Müslim, Birr 32)
📌 Ebu Zer Cündeb İbni Cünade ve Ebu Abdurrahman Muaz İbni Cebel den (ra) rivayet edildiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Nerede ve nasıl olursan ol, Allah'tan kork. Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün. İnsanlarla güzel geçin !" (x) (Tirmizî, Birr, 55)
➡ Enes bin Malik, Peygamber Efendimizin insana verdiği değeri şöyle anlatır: "Hz. Peygamber (sav) biriyle karşılaşıp konuşmaya başlayınca o zat yüzünü çevirmedikçe kendisi o kişiden yüzünü çevirmezdi. Biri ile karşılaşıp elini tutunca adam elini bırakmadıkça elini çekmezdi. Sahabilerle otururken ayaklarını asla uzatmazdı. O insana verdiği önemin bir göstergesi olarak ölülerin arkasından olumsuz konuşulmasını ve kabirlerin üzerine oturulmasını da yasaklamıştır."
"Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız birdir. İslam'da insanlar eşittir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem de topraktan yaratıldı. Allah katında en değerliniz, en çok Allah'a sığınanız, emirlerine yapışanınız, günahlardan arınanınız, azabından korunanızdır. Bir Arap'ın, Arap olmayana, bir başkasının Arap'a, bir siyahın bir Kızılderili'ye, bir Kızılderili'nin bir siyaha, takvanın dışında bir üstünlük sebebi yoktur."
💠
📌Resulullah'ın (sav) Veda Hutbesi'nde insanların birbirine üstün olmadığını, herkesin Adem'den geldiğini belirtmesi yaratılış itibariyle herkesin eşit olduğunu ortaya koyar. Hz. Peygamber'in (sav), bir başka hadisinde; "İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittirler ." (x) (Acluni, Keşfü'l-Hafa, Hadis no: 2847.) şeklinde buyurmuştu.
📌İslam'da tüm insanlar, yaradılış hasebiyle eşittir. Hiç kimsenin kimseye bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük konusunda tek ölçüt takvadır.
📌 Kur'an-ı Kerim'de bu durum şöyle ifade edilir: "Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır." (Hucurat suresi, 13. ayet)
(x) Hucurat suresi, 13. ayet tefsiri
(x) Hucurat suresi, 13. ayet m eali
(x) Fikriyat podcastlerden Hucurat suresi, 13. ayet i o kumak için tıklayın
➡ Kureyş'te asil bir kadın hırsızlık yaptığında ailesi cezasını hafifletmek için bir yol arıyordu. Sonunda Rasulullah'ın (sav) dostu Üsame'yi elçi olarak gönderdiler. Sahabe, durumu arz ettikten sonra, Hz. Peygamber (sav) bundan hoşlanmadı ve "Sizden önceki milletlerin helak olmalarının sebebi şudur ki; içlerinden şerefli birisi hırsızlık edince onu bırakır, cezalandırmazlar; zayıf birisi hırsızlık edince ona el kesme cezası uygularlardı. Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fatıma da hırsızlık etse, şüphesiz onun da elini keserdim." ( Müslim, Hudud, 8) buyurdu. Onun bu tavrı herkesin kanun önünde de eşit olduğunu gösterir.
CAN, MAL VE IRZ GÜVENLİĞİ
"Ey insanlar! Kanlarınız, canlarınız, yaşama hakkınız, mallarınız, namuslarınız, haysiyet ve şerefleriniz, vücut bütünlüğünüz Rabbinizle buluşacağınız güne kadar bu ayınızda, bu beldenizde, bu gününüzün saygıya, korunmaya layık olduğu gibi, saygıya ve korunmaya layıktır, dokunulmazdır. Ancak İslam'ın koyduğu sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır."
💠
"Ey insanlar! Yeryüzü Allah ve Rasûlüne aittir. İnsanlar, 'Allah'tan başka ilah yoktur' deyip, benim Allah'ın Rasûlü olduğumu kabul edinceye kadar, insanlarla mücadele etmem, savaşmam emredildi. İnsanlar kelime-i tevhidi söyleyince, kanlarını, canlarını ve mallarını korumuş olurlar. Ancak İslam'ın koyduğu sorumluluk gereği uygulanan gerekçeli karara dayalı cezalar müstesnadır. Ahiretteki hesapları ise Allah'a aittir. Kendinize, birbirinize haksızlık etmeyin!"
💠
📌Peygamber Efendimiz (sav) Veda Hutbesi'nde insan canının, malının ve onurunun yüceliğinin dokunulmazlığına dikkat çeker. İnsanların birbirine zarar vermemesini öğütler. Ayrıca mal güvenliği de güvence altına alınır ve bunun en tabii hak olduğu belirtilir. Fakat bu malın meşru ölçüler dahilinde elde edilebileceği belirtilir.