➡ Dihye bin Kelbi, elçilik vazifesi için yola çıktığı zaman, Heraklius, Farisiler ile savaş yapmış ve galip gelmişti. Zaferinin ardından Şam bölgesinden Kostantiniyye'ye dönerken Humus'ta Peygamberimizin mektubu kendisine ulaştı.
➡ Dihye bin Kelbi ile Bizans İmparatoru arasında şu konuşma geçti: "Ey Kayser! Ben, senden daha hayırlı bir zat tarafından sana elçi olarak gönderildim. Beni sükûnetle dinle ve sonrada nasihate icabet et. Çünkü beni huşu içinde dinlemezsen ve nasihate kulak vermezsen insafa gelemezsin."
➡ Kayser "Devam et!" dedi. Dıhye "Biliyor musun, Mesih, namaz kılar mı idi?" diye sordu. Kayser "Evet!" dedi. Bunun üzerine sahabe "Öyle ise ben seni, Mesih'in, kendisine namaz kılmış olduğu Allah'a davet ediyorum. Ben seni, Mesîh daha annesinin karnında iken, gökleri ve yeri yaratıp idare etmekte bulunmuş olan Allah'a davet ediyorum. Ben seni, önceden Musa'nın, ondan sonra da, Meryem oğlu İsa'nın, geleceğini müjdeleyip haber verdiği şu 'ümmî Peygamber'e imana davet ediyorum. Eğer sen de, bu hususta eskiden kalma biraz ilim varsa eğer, kendin için, dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmek istiyorsan, onları, gözlerinin önüne getir, dök! Aksi takdirde ahiret mutluluğu elinden gider, dünyada küfür ve şirk içinde kalırsın! Şunu da, iyi bil ki senin Rabbin olan Allah, cebbarları, helak edici ve nimetleri değiştiricidir!" dedi.
➡ Kayser, Peygamberimizin mektubunu öpüp gözlerine sürdü. Sonrasında o an itibariyle cevap vermenin uygun olmadığını, kendisine zaman vermesini istedi. Düşündükten ve araştırma yaptıktan sonra Bizans imparatoru şu cevabı verdi:
"Allah, senin iyiliğini versin! Vallahi, ben; iyi biliyorum ki senin sahibin, Allah tarafından insanlara gönderilmiş bir peygamberdir. Zaten, biz de O'nun gelmesini, bekleyip duruyorduk. Kitaplarımızda da, O'nu, O'nun ismini ve vasfını yazılı bulmuştuk. Fakat ben hayatım hakkında Rumlardan korkuyorum. Eğer, korkmasaydım, kendisi ülkemde bulunsaydı, O'na hemen tâbi olur ve yardım ederdim. Sen, Roma'ya git! Orada, bir zat vardır. O'nun ismi Dağatır'dır. Kendisi, Nasranî âlimlerinin büyüklerindendir. Sahibinin işini, davetini, O'na da haber ver. Vallahi, o, Rumlar katında benden daha ulu kişidir. Onun sözü de, benden daha geçerlidir. Gidip bir de onu gör bakalım ne söyler?" (Hz. Muhammed'in Cihan Peygamberi Oluşu ve Herkesi İslam'a Davet Edişi- M. Asım Köksal)
➡ Peygamber Efendimiz, Rumların ruhani lideri olan Patrik Dağatır'a da mektup yazmıştı.
➡ Bizans patriği Dağatır, Dihye bin Kelbi ile görüştükten sonra Müslüman oldu. Çevresindeki Rum ahaliyi de İslam'a davet etti. Fakat etrafında bulunan kalabalık galeyana gelip Dağatır'ı öldürdüler.