Peygamber sevgisini anlatan ayet ve hadisler
İnsanlık alemi içerisinde eşref ve ahsen sıfatlarıyla kamilen muttasıf olan yegane varlık Peygamberimiz (sav)'dir. O, Allah'a gönülden bağlanmanın, emirlerini aşkla yaşamanın, Allah rızası için yardım etmenin, insanlara sevgi ve saygı duymanın, affetmenin en güzel örneklerini vermiştir. Allah'a ve peygamberine olan sevgimiz, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmakla mümkündür. Peygamber Efendimizin sünnetini yaşatmak ve O'na salatü selam getirmek bu sevginin yegane göstergelerinden biridir.
Giriş Tarihi: 08.06.2020
08:20
Güncelleme Tarihi: 08.06.2021
10:00
"Sizden biriniz beni annesinden-babasından, çoluk-çocuğunuzdan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz." Buhari, Sahih, İman, 2/8 (I;9)
◾ Nesebi önceki kuşaklarda Hz. Muhammed'in nesebiyle birleşen, iki kocadan dul kalmış olup zengin ve soylu bir hanım olan Hatice tavsiye üzerine Hz. Muhammed'e ortaklık teklifinde bulundu. Yapılan anlaşmadan sonra Hz. Muhammed, Hatice'nin yardımcısı Meysere ile birlikte Suriye'ye gitti ve kârlı bir yolculuğun ardından Mekke'ye döndü. Neticeden memnun kalan Hatice'nin Hz. Muhammed'e güveni arttı ve ona karşı olan takdir hisleri güçlendi.
◾ Hatice bizzat kendisi veya Nefîse bint Ümeyye (Münye) adlı bir kadın aracılığıyla Hz. Muhammed'e evlilik teklifinde bulundu, Hz. Muhammed de bu teklifi kabul etti. Amcaları Hatice'yi onun amcası Amr b. Esed'den istediler; evlilik gerçekleşince Hz. Muhammed Ebû Tâlib'in evinden Hatice'nin evine taşındı.
Allah'ı ve Resulünü sevmek ne anlama gelir?
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek. " Buhari, Sahih, İman, 2/9 (I;9)
◾ Hz. Muhammed'in evliliğinden kırk yaşına kadar geçen hayatı hakkında kaynaklarda hemen hiç bilgi bulunmamaktadır. Bunun tek istisnası otuz beş yaşlarında iken üstlendiği önemli görevdir. Milâdî 605 yılında Kâbe Kureyşliler tarafından yeniden inşa edilirken Hacerülesved'in yerine konulması hususunda anlaşmazlık çıkmış ve bu yüzden savaşı bile göze alanlar olmuştu.
◾ Kureyş ileri gelenlerinden Ebû Ümeyye b. Mugīre'nin , Benî Şeybe kapısından Kâbe 'ye ilk girecek kimsenin vereceği karara uyulması yolundaki teklifi benimsendi. Benî Şeybe kapısından Kâbe'ye giren Hz. Muhammed, Hacerülesved'i bir örtü içine koydu, bütün kabile reislerinin iştirakiyle örtüyü kaldırdı ve taşı kendi eliyle yerine yerleştirdi.
"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Kim benim sünnetimi ihya ederse beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle beraber olur." Tirmizi, Sünen, İlim, 39/16 (V;46)
◾ Kâbe'nin tamirinden sonra Hz. Muhammed'in Allah'a nasıl ibadet edileceğini araştırmaya daha fazla yöneldiği farkedilmekteydi. Mekkeliler'in ve diğer Arap kabilelerinin putlarına hiç ilgi göstermeyen Hz. Muhammed aklı ve hisleriyle putlara tapmanın faydasızlığını anlamıştı.
◾ Hz. Muhammed'in Hira' da bulunduğu 610 yılı Ramazan ayının son on günü içinde bir gece, bazı rivayetlere göre pazartesi günü sabaha karşı Cebrâil aslî sûretiyle geldi, okumasını istedi, onun Allah'ın elçisi, kendisinin de Cebrâil olduğunu söyledi. Ardından, "Yaratan rabbinin adıyla oku!" mânasındaki cümle ile başlayan Alak sûresi nin ilk beş âyetini ona tebliğ etti. Bu olay üzerine heyecanlanıp korkuya kapılan Hz. Muhammed oradan ayrılarak evine gitti, yatağa girerek Hatice'den üstünü örtmesini istedi ve uyandıktan sonra başından geçenleri anlattı.
Alak suresi okunuşu ve anlamı nedir? Alak suresinin fazileti hakkında bilgiler...
"İman edip sâlih amel işleyenlerin, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir." Muhammed, 2
◾ Bunun üzerine Hatice, Allah'ın kendisini utandırmayacağını, çünkü onun akrabasını gözettiğini, doğru konuştuğunu, âcizlerin elinden tuttuğunu, yoksullara yardım ettiğini, misafirleri ağırladığını söyleyerek tesellide bulundu ve kendisine inandığını belirtti. Ardından Hz. Peygamber'i kendi amcasının oğlu Varaka b. Nevfel'e götürdü. Varaka onu dinledikten sonra kendisine gelen meleğin bütün peygamberlere vahiy getiren melek olduğunu söyledi.