Peygamber sevgisini anlatan ayet ve hadisler
İnsanlık alemi içerisinde eşref ve ahsen sıfatlarıyla kamilen muttasıf olan yegane varlık Peygamberimiz (sav)'dir. O, Allah'a gönülden bağlanmanın, emirlerini aşkla yaşamanın, Allah rızası için yardım etmenin, insanlara sevgi ve saygı duymanın, affetmenin en güzel örneklerini vermiştir. Allah'a ve peygamberine olan sevgimiz, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmakla mümkündür. Peygamber Efendimizin sünnetini yaşatmak ve O'na salatü selam getirmek bu sevginin yegane göstergelerinden biridir.
Giriş Tarihi: 08.06.2020
08:20
Güncelleme Tarihi: 08.06.2021
10:00
"Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir." Sebe, 28
◾ Bu âyetlerde artık ilâhî tebliğleri insanlara ulaştırma zamanının geldiği belirtilmekte, bu görevi ifa ederken yüce rabbine güvenmesi istenmekte, ayrıca maddî ve mânevî kirlerden uzak durması tâlimatı verilmekteydi. Hz. Peygamber o andan itibaren çevresindeki insanları İslâm'a davet etmeye başladı.
Peygamber Efendimizin döneminde hastalıklar nasıl tedavi edilirdi?
"And olsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'na çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." Tevbe, 128
◾ Bu davet üç yıl kadar gizlice sürdü. Önce eşi Hatice, ardından yakın dostu Ebû Bekir, Ali b. Ebû Tâlib ve Zeyd b. Hârise, kızları Zeyneb, Rukıyye ve Ümmü Külsûm müslüman oldu. Üç yıllık gizli davet sırasında Hz. Ebû Bekir'in yakın dostları olan Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Talha b. Ubeydullah, Sa'd b. Ebû Vakkās, Osman b. Maz'ûn, Saîd b. Zeyd, Ayyâş b. Ebû Rebîa ve hanımı Esmâ bint Selâme, Ebû Ubeyde b. Cerrâh, Erkam b. Ebü'l-Erkam, Ebû Seleme, Ca'fer b. Ebû Tâlib ve Ubeyde b. Hâris de Hz. Peygamber'e gelip İslâmiyet'i kabul ettiler…
''Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, iyilerle birlikte olacaktır. Bunlar ne güzel arkadaştır." Nisa, 4/69
Nübüvvetin 10. yılında Ebû Tâlib ile Hz. Hatice'nin üç gün arayla vefat etmesi (10 Ramazan / 19 Nisan 620) Resûl-i Ekrem'i çok üzmüş ve bu yıla "hüzün yılı " (senetü'l-hüzn, âmü'l-hüzn) denilmiştir…
"(Ey mü'minler!) And olsun ki Rasulullah'ta sizin için, Allâh'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allâh'ı çok zikredenler için bir «üsve-i hasene» (iktidâya şâyan en güzel bir örnek) vardır." Ahzâb, 21
◾ Resûl-i Ekrem'in Ramazan aylarında her gece Cebrâil ile buluştuğu ve o zamana kadar nâzil olan âyetleri okuduğu bilinir. Hicretin 10. yılı Ramazan ayında ise (Aralık 631) Cebrâil'in kendisine Kur'ân-ı Kerîm'i iki defa tilâvet ettirdiği ve Resûlullah'ın bunu ecelinin yaklaştığına işaret olarak gördüğü nakledilmiştir. Diğer taraftan her yıl ramazan ayında on gün itikâfa girerken 10. yılın Ramazan ayında yirmi gün itikâfta kalmıştır.
"Ey iman edenler! Allâh'a itaat edin ve Peygamber'e itâat edin ki amellerinizi boşa çıkarmayın!" Muhammed, 33
Bu yıl içinde Resûlullah hacca gitmek için hazırlığa başladı ve bütün Müslümanların katılmasını istedi. 26 Zilkade 10 (23 Şubat 632) tarihinde yanında hanımları ve kızı Fâtıma olduğu halde Müslümanlarla beraber Medine'den hareket etti, Zülhuleyfe'de ihrama girdi. Yolda kendisine katılanlarla birlikte 4 Zilhicce'de Mekke'ye ulaştı, umre yaptıktan sonra Ebtah mevkiinde kendisi için kurulan çadırda kaldı.