Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • İslam
  • Prof. Dr. Mehmet Emin Ay'ın Edebali Cami sohbeti: Kur'an'ın lezzetini aldığınız zaman bırakamazsınız

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay'ın Edebali Cami sohbeti: Kur'an'ın lezzetini aldığınız zaman bırakamazsınız

Efendimiz'in (SAV) her biri inci değerinde olan sözleri olan hadis-i şerifler Müslümanlar için yol gösterici birer kandil hükmündedir. Bu minvalde hadis meclislerine, sohbetlerine katılmak ve bu ortamın devamını sağlamak önemli bir sosyal sorumluluğu temsil eder. Fikriyat yazarı Prof. Dr. Mehmet Ay, hadis-i şerif sohbetlerine 2007 yılından bu yana Bursa Edebali Camii'nde devam ediyor. Her sene kasım ve mayıs ayları arasında yapılan "Hadis Sohbetleri" pazar günleri sabah namazından sonra gerçekleşir.

"Ulaike ala huden min rabbihim" ne güzel ne mutlu bunlara, "Onlar rablerinden gelen hidayete nail olmuş kimselerdir." Allah'ın (CC) kendilerine hidayet ettiği kimselerdir. "Ve ulaike humul muflihun." "Ne mutlu onlar kurtuluşa, gerçek felaha eren kimselerdir." Felaha ermek demek, ayeti kerimelerden anladığımız şudur ki, mahşer gününün hesabını verip de mutlu bir şekilde cennetin yolunu tutan kimsenin mutluluğuna sahip olmak demektir. Gerçek kuruluş budur ve bu dünyanın sıkıntıları bizim hiçbir zaman peşimizi bırakmaz. Yakamızdan düşmez, bir gün iyiyseniz ertesi gün bir başınıza sizi üzen bir durum gelebilir. Bu dünya sıkıntısız olmayacaktır. "veleneblü venneküm" buyuran Rabbimiz Teâla, bu dünya hayatının insan için mutlaka bir imtihanlarla dolu yaşantı olduğunu hatırlatıyor. Kimi bölgelerde açlık, kıtlık, kuraklık, susuzluk. Efendim, Bursa olarak da bizim su seviyemizin düşük olduğunu söylüyorlar. Yağdırmazsa Mevlam, nerden, kim su getirecek? İşte bütün bunlar dünya hayatında muhtemel karşılaşacağımız bizim sınavlarımızdır. Ama aslolan bunlardan kurtuluş değil de mahşer günü hesabını verebilmiş olmaktır. Onun için bu "yevmü'l hisab" Kur'an-ı Kerim'de çok geçer.

Bu "yevmü'l hisab"a çok dikkat edelim. Aziz ve muhterem kardeşlerim. Tek idealimiz şu bedeni, şu ruhu ahiret yurduna efendim, ruhu mümin olarak teslim edip şu bedeni de toprağa verince yakınlarımız, ardımızdan Mümin olduğumuza şahitlik edilecek bir hayat bırakalım. Son kelamımız o mübarek kelimeyi tayyibe ki gönülden, kalpten bütün hücrelerimizle buyurun bir daha okuyalım:

"Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhed anne Muhammeden Abduhu ve resulu" diyerek rabbimizin varlığını, birliğini Hz. Muhammed Mustafa Aleyhissalatu Vesselam Efendimizin, peygamberliğini tasdik ederek göz yumabilmektir. Mahşer günü hesabından Cenabı Hakkın bazı bahtiyar kulları var ki onların hesabını Mevlamız kendisi, "sizin hesabınız yok" diye görüp de böylesine hesapsız ve azapsız mahşer meydanından cennete uğurlananlar diye bahsediliyor. O'nun (CC) elinde, O'nun (CC) iradesinde, O'nun (CC) merhametinde hiç sınır yok. Bizi de onların arasında katmaya hiçbir engel yok. Cümlemizi ya onlardan ya da hesabı çok kolay gelenlerden eylesin. Âmin, Ya Rabbel âlemin.

İşte "ve ülaike hümül müflihun" aynı zamanda dünya hayatında da böyle felah hali, insandaki huzur halidir diyor eserlerimizde, tefsirlerimizde gönlü hoş olmak demektir. Sıkıntıyla beraber gönlünde bir mutluluk olmak demektir. Dünya hayatında Rabbimiz Teâla, bunu da mümin kullarına veriyor. Müminin imanı, günümüzün hastalığı olan strese engeldir diyor, din psikologları. Evet, ta kendisi. Çünkü iman, onu barındırmaz bir müminin ruhunda. Mevlam var, der. Bütün sıkıntılarına ve kederlerine bakarak işte bu da bir felah halidir ve Este izu Billah:

"Men amile salihan min zekerin ev unsa"

  • 10
  • 15

İster kadın ister erkek olsun, mümin olarak güzel ameller yaparsa, salih amellerde bulunursa, Rabbimiz buyuruyor:

"Fe le nuhyiyennehu"

Ant olsun ki biz de onları şu şekilde yaşatacağız, bu dünya hayatında. Nasıl bir hayat? Hayaten tayyibeh. Hoş bir hayat. Hocam biraz önce dediniz ki sıkıntısız, imtihansız, musibetsiz geçmeyecek. Evet, onu ben değil Mevlamız Teâla buyuruyor.

Peki, nasıl olur bu? Yani sıkıntısız geçmeyecek. Musibetler, belalar, hastalıklar şunlar bunlarla muhatap olacağız. Ama gönlünde iman, davranışlarında salih amel olan bir kimseyi "fele nuhyi yennehum hayaten tayyibeh" biz onları hoş bir hayat ile yaşatacağız "ve le necziyennehum ecrahum bi ahseni ma kanu ya'melun" yaptıkları bu salih amellere karşılık olarak da ant olsun buyuruyor Rabbimiz, yeminle "biz onlara bu yaptıklarının karşılığını çok büyük bir mükâfat olarak ödeyeceğiz.

Yani ahiret yurdunda onları, altından ırmakların aktığı, gönüllerinden geçenin önlerine konulduğu bir hayat, cennet hayatıyla mükâfatlandıracağız buyuruyor, Rabbimiz Teâla. İşte bu mükâfat, ahiret yurdundan önce hoş bir hayat olarak gelecek. Nasıl olur hoş bir hayat? Kişinin gönlünde huzur varsa buna "hayaten tayyibeh" deniliyor. Çok manidar bir takvim yaprağının arkasında okumuştum. Efendim belli bir yaşın üstündeki müminler takvim yapraklarını çok dikkatle okurlar. Ben de onlardan olmaya başladım. Velhasıl ama çok bilgilerinin olduğunu da ifade edelim. Takvim yaprakları, insan için din eğitimi adına önemli bir kaynaktır. İhmal etmeyelim.

  • 11
  • 15

Oradan aktarıyorum size, güzel bir yaşanmış hadise. Bir yarışma düzenliyorlar. Mutluluğun ve huzurun resmini çizin diye ressamlara bir yarışma açıyorlar. İki resim finale kalıyor. Bunlardan birisi çok güzel berrak bir gökyüzünün, yeryüzün bir göle durgun çarşaf gibi bir görüntüyle tamamen bulutların yansıdığı, yanı başındaki dağın, ormanın, ağaçlarının böyle göle yansımasının suya düştüğü çok güzel bir bahar resmi gibi. Herkesin dikkatini çekiyor ve birinci olmayı, onun sahipleri de başkaları da uymuyorlar. Efendim ikinci resim finale kalan, yine bulutlarla kaplı bir gökyüzü, yağmur yağıyor, yanı başında uzaktan dökülen bir şelale. Şelalenin nehir olup aktığı bu nehrin ortasında bir kaya parçası, üzerinde de bir kuş efendim yuvası. Dişi bir kuş ile yavrularının bir mutluluk resmi onlara yönelik bir detay var. Küçücük yuvalarında etrafında gürül gürül akan o nehrin ortasındaki kayanın bir kovuğunda ve yağmurun yağdığı bir ortamda böyle bir resim. Buna pek bir ihtimal vermiyorlar ama gel gelelim bu hususta mütahassıs kişilerden oluşan jüri bu ikinci resmi birincilikle efendim ödüllendiriliyor.

  • 12
  • 15

İtirazlara da şu şekilde cevap veriyorlar: Şu birinci resim olarak düşündüğünüz baharın en güzel şekilde yansıtıldığı bu resim, evet çok güzel bir tablo ama onun belki de birkaç saatlik bir görüntü olarak ömrü var. Yani güneşin o anda ki verdiği o ışık ile yansıyan bu sudaki manzara, akşam olunca bitebilir.

Mevsim bahardan yaza, yazdan sonbahara, kışa döndüğü zaman da bulamayabilirsiniz.

Vakitlidir, muvakkattir, geçicidir. Ancak bu kulun yavrularıyla beraber buradaki durumu, yağmur yağsa da güneş açsa da etrafından geçen o suyun akışı onları hiç rahatsız etmemekte, onlar bu yuvalarında mutlu olabilmektedir.

Çünkü hayat, öyle her zaman kolaylıklar ile geçebilecek bir hayat değildir. Bu kuş yavrularıyla beraber huzurun ve mutluluğun resminin en önemli parçasıdır. Bunun için birinci seçtik, diyorlar.

Meselenin künhüne vakıf olduğumuza, bize verilmek istenen mesaja, ulaştığımıza ben inanıyorum. Bu ayeti kerimeler ilk ayeti kerimede, ilk rekâtta okuduğumuz o ayeti kerimelerin sizlere bu şekilde manasını aktarmış oldum. İkinci ayeti kerime, ikinci rekâtta okuduğumuz ikinci Kur'an-ı Kerim ayetleri onlar da Bakara Suresi'nin 124. ayetleriydi aziz müminler. Peygamber-i Zişan Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimizin "ceddim" diye "babam" babam diye nitelendirdiği Hz. İbrahim (AS) ki na "ebu'l enbiya" denilir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN