Arama
Prof. Uğur Derman anlatıyor: Kaybolan En'am-ı Şerif hikayesi
Uluslararası Üsküdar Sempozyumu, bu yıl 12'nci kez gerçekleşti. Türkiye'den ve dünyadan 165 bilim insanının katıldığı sempozyumda birçok konu başlıkları irdelendi. Konukların arasında Fikriyat yazarı kıymetli Prof. Uğur Derman hocamız da yer aldı. Ankara'dan çıkan ve emsali olmayan En'am-ı Şerif'in kayboluş hikayesini anlatırken duygulanması, o an'ları tekrar yaşadığını hissettirdi bizlere. İşte, En'am-ı Şerif'in sadece Uğur Derman'dan dinleyebileceğiniz unutulmaz hikayesi…
◾ Sempozyumda konuşan kıymetli yazarlarımızdan Prof. Uğur Derman, En'am-ı Şerif ile karşılaşmasını şöyle anlattı:
"1970'lerde buranın resmini çektirmiş ve bir kenara koymuştum. İlerleyen 80'li yıllarda yine kütüphaneye, Tarih Kurumu'na gittiğimde, bu eseri çıkarttırmak istedim, kayda baktılar. Tarih Kurumu'nun azalarından biri tarafından alınmış olduğunu söylediler. Göremedim, ondan gelmesini bekledim kitabın ama gelmedi. Bir müddet sonra da vefat etti. 30 küsür sene. Ama bizim En'am-ı Şerif ortada yok. Unutmaya mecbur olduk, üzüle üzüle. Çünkü emsali olmayan bir eser..."
Prof. Uğur Derman'ın XX. Yüzyılın Fâtih Dîvânı - 1 yazısı için tıklayınız
◾ Kıymetli hocamız Prof. Dr. Uğur Derman, konuşmasına şu sözleri ile devam etti:
"4 yıl evvel Birleşik Arap Emirlikleri'nin başşehri Abu Dabi vardır. Yolum oraya düşmüştü. Orada yeni oluşmaya başlayan bir koleksiyonumun resimlerini gösterdiler, onun içinde bu En'am-ı Şerif'i görünce elim ayağım birbirine girdi.
Anlaşılan Ankara'dan çıktıktan sonra bu eser, kim bilir kaç el değiştirdikten sonra Abu Dabi'de bir koleksiyona girmiş. Üzülmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Benim için hayatımın üzülünecek sayfası bu ama kabahatim yok."
Prof. Uğur Derman'ın Bursa Ulu Cami yazılarına dâir - 1 yazısı için tıklayınız
◾ Prof. Uğur Derman, 5 Şubat 1935'te Bandırma'da dünyaya gelir. O, doğmadan dört ay kadar önce babası Mehmed Celaleddin'i kaybeder. Bundan ötürü eczacı olan dedesi Osman Derman'ın himayesinde büyür.
◾ Çocukluğunun büyük bir kısmı, Üsküdar'da geçer. İstanbul'u çok seven Derman için Üsküdar, bambaşkadır. Bu semtin tarihi onun hayal dünyasını büyük bir tesirle kabzeder.
Prof. Uğur Derman'ın Tarîkatler ve hat san'atı - 1 yazısı için tıklayınız
◾ Uğur Derman hocanın Osmanlı kültürüne ve yazısına merak sarmasının temelinde, Haydarpaşa Lisesi'ndeki süre zarfında Edebiyat hocası olan Mahir İz'in yönlendirmesi oldukça etkili olmuştur.
◾ Liseden sonra aile mesleği olan eczacılığı, İstanbul Üniversitesi'nde tahsil eder. Bu süre zarfında Osmanlı tarihine ve yazısına ilgisini devam ettirir. Hatta 1955 yılında Üsküdarlı Hezârfen Hattat Necmeddin Okyay'ın talebesi olur.
◾ 1960 senesine gelindiğinde hocası Necmeddin Okyay'dan aldığı eğitim sonucu ta'lîk hattından icâzete hak kazanır. Üstadının; ebru, cild, âhar, zer-endud yazı imâli gibi sanatlarından da feyz alır ve bu alanlarda kendini geliştirir.
◾ Yine 1960'lara tekabül eden yıllarda, Hattat Macid Ayral, Prof. Dr. Süheyl Ünver ve Halim Özyazıcı gibi önemli isimlerin ilimlerinden de etkilenmiştir. Sanata duyduğu ilginin yanı sıra eczacılık mesleğinin önemli bir kısmını Taksim Gümüşsuyu'nda icra eder.
◾ Türk edebiyatının önde gelen şair, yazar ve aktivislerinden biri olan Fethi Gemuhluoğlu'nun 1977'de vefatının ardından Derman, onun yerine Türkpetrol Vakfı'nın idaresini üstlenir ve bu görevi 2006 senesine kadar devam ettirir.
Prof. Uğur Derman'ın Hat san'atında kıt'alar - 1 yazısı için tıklayınız