Ramazan'dan An'lar I Baba-oğul: Abdullah ve Cihat Gedizli
Senede bir kez evlerimize misafir olan mübarek Ramazan ayı, bu yılda önceki senelerde olduğu gibi büyük bir sevinç ile karşılandı. Rahmetin ve mağfiretin bol olduğu bu mevsim gelince akıllara "eski Ramazanlar nasıldı?" sorusunu da beraberinde getirdi. Bu vesile ile Ramazan'dan An'lar programının ikinci konukları, baba-oğul olan Abdullah ve Cihat Gedizli oldu. İşte baba-oğlun hatıralarından Ramazan hikayeleri...
Giriş Tarihi: 07.04.2023
11:13
Güncelleme Tarihi: 09.04.2023
16:01
Abdullah Gedizli (baba):
🔹 Eskiden insanlar, birbirini davet ederdi fakir fukarayı gözlerlerdi. Birbirlerine yardım amaçlı yufka, erişte pişirip verirlerdi.
Cihat Gedizli (oğul):
🔸 Akrabalar mesela toplanıyordu imece usulü. Mesela bir gün bizim eve bir gün komşunun evine akrabaların evine toplanıp bayanlar erişte keserdi. Biz bunları görüyorduk o zaman yufka hazırlanıyordu, evlerde Ramazan heyecanı ve hazırlığı oluyordu.
Nahiye ne demek?
Bucak, bölge manasına gelmektedir.
Akınoğlu Nahiyesi
Akınoğlu - Tekke Amasya şehrinin sınırları içindeki bir köydür.
Ramazan'dan An'lar I Bahadır Yenişehirlioğlu
Abdullah Gedizli (baba):
🔹 Evvela komşunun düşüneceksin ondan sonra, kendini düşüneceksin diyor. Peygamber Efendimizin (SAV) bile hadisi var bunun üzerine.
"Komşusu açken tok yatan bizden değildir."
Hadis-i Şerif
Cihat Gedizli (oğul):
🔸 Annem, İlk zamanlar oruca çocuklarını alıştırırken "oğlum " diyordu, "sen tekne orucu tut" diyordu çocukluğumuzda bizlere.
Abdullah Gedizli (baba):
🔹 Küçükken tekne orıucu tutardık, öğleden sonra orucu bozardık. Ramazan'ın başlangıcında ise bir gün oruç tutardık, annemiz "ortasında da tut oğlum" derdi. Bir de Ramazan'ın 15'inde tutardık. Son olarak da Ramazan ayının sonunda yani arife günü orucumuzu tutardık.
Cihat Gedizli (oğul):
🔸 Çocuklar böyle böyle alışıyordu oruç tutmaya.
Abdullah Gedizli (baba):
🔹 Sahura bizi annem kaldırıyordu. Her çocuk gibi biz de börekleri çok severdik. Annemizde bunu bilirdi. Bundan dolayı "oğlum yarın gece börek yapacağım, yarın gece kaldırırım" derdi. Ertesi gece sahura kaldırırdı.
Cihat Gedizli (oğul):
🔸 Rahmetli annem bizi gece sahura kaldıracağı zaman soruyorduk ona "bu gece sahurda ne yemeği yapacaksın anne?" diyorduk. O da "erişteli pilav" diyordu veya "yağlı yapacağım" diyordu. Sahurda bir gece erişteli pilav yapıyorsa ertesi gecede hamur yapıyordu. Sahurda bunları yiyorduk, çok da lezzetli geliyordu...
Ramazan'dan An'lar: Zekeriya Erdim
Cihat Gedizli (oğul):
🔸 Eskiden fazla yiyecek çeşiti yoktu. İki gün sonra yine yağlı veya erişteli pilavı oluyordu. O zaman ki lezzeti şimdi yok nedense. Eskilerin her şeyi daha başka daha bir güzeldi.
Abdullah Gedizli (baba):
🔹 Mesela eskiden annem tas kebabı yapardı, bir tavuk keserdik ufak soğanlardan bütün bütün doğrardı. En çok onu severdik biz, o yemek olduğu zaman çok sevinirdik.
Cihat Gedizli (oğul):
🔸 Yemek, sofranın ortasına büyük bir tabak eşliğinde konulurdu. Şimdi herkes ayrı ayrı yiyor. Herkesin önüne özel konulan yemekleri var, eskiden böyle bir şey yoktu.
Abdullah Gedizli (baba):
🔹 Eskiden yakın köylere Ramazan ayında bir motor domates, salatalık yükleyip satmaya götürüyorduk. Akşama kadar tüm mahsül satılırdı.
🔹 Hızlıca satılıp bitmesinin nedeni akşam iftar yapacak olmalarıydı. İki saatte iki mahalle dolaşılırdı. Bir motor sebzeyi böylece satmış olurduk.
Ramazan'dan An'lar: Senai Demirci