Ramazan'ın son on günü nasıl ihya edilir?
On bir ayın sultanı Ramazan'ın son on gününün içindeyiz. "El-aşera el-evahira" tabiriyle de anılan bu mübarek günler, ayın 29 veya 30 çekmesi fark etmeksizin, yirminci orucun tutulduğu gece başlar. Bin yıldan daha hayırlı Kadir gecesini barındırması ve Peygamber Efendimizin (SAV) tüm gece ve gündüzünü itikafla geçirmesinden dolayı oldukça kıymetlidir. Peki, Ramazan'ın son on günü nasıl ihya edilir?
Giriş Tarihi: 10.04.2023
15:43
Güncelleme Tarihi: 30.03.2024
15:34
◾ İtikâf kelimesinin sözlükteki anlamı, "bir şeye devam etmek, müdavim olmak, insanın kendisini bir yerde alıkoyması ve bir yere kapanıp ibadetle meşgul olmak" tır.
◾ Dinî bir terim olarak itikâf , akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş bir Müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet ederek Allah'a yakınlık elde etme niyetiyle bir süre durması demektir.
İSLAM'DAN ÖNCE İTİKÂF VAR MIYDI?
◾ İtikâf, Hz. İbrahim'in döneminden beri bilinen bir ibadetti ve inananlar itikâfa girmek için Kâbe'ye giderdi. Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor: "…İbrahim ile İsmail'e şöyle emretmiştik: "Gerek ibadet kastıyla Kâbe'yi tavaf edenler için, gerek itikâfa çekilenler için, gerekse rükû' ve secde edenler için evimi tertemiz tutun!" (Bakara Suresi, 125. ayet)
Bakara Suresi, 125. ayet tefsiri Âyette Kâbe'nin, dünyanın muhtelif yerlerinden insanların bıkmadan, tekrar tekrar gelip ziyaret edecekleri, ibadet sevabı kazanacakları bir hac mahalli olarak yapıldığı, bu sebeple oranın güvenli bir yer kılındığı, başlangıçtan itibaren yüce Allah'ın muradının bu olduğu bildirilmekte, bunun Araplar için şükredilmesi gereken bir nimet ve bir onur vesilesi olduğuna işaret edilmektedir. Nitekim Kâbe Hz. İbrâhim'den itibaren bilinen bütün tarihi boyunca bir hac ve ziyaret mahalli olarak işlev görmüş, bu durum başta Mekkeliler olmak üzere Araplar için maddî ve mânevî faydalar sağlamış; bu yüzden orada bulunan insanların, hatta bütün canlıların güvenliğine de özel bir önem verilmiş; bu iki hususa, yani Kâbe'nin hem bir hac mahalli olarak ziyaret edilmesine hem de güvenliğinin korunmasına putperest Araplarca bile önemle riayet edilmiştir.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
◾ Öte yandan, bir nevi itikâf yaparak Rabbiyle baş başa kalan Hz. Musa'nın Tûr Dağı'na çıkmadan önce aralarında geçen "ahidleşme" hadisesini ise A'raf suresinin 142. ayetinde şöyle anlatılır:
"Musa ile otuz gece için sözleştik ve onu bir on gece ile tamamladık. Böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk gece olarak tamamlandı."
A'raf suresi 142. ayet tefsiri
İsrâil halkı, Mısır esaretinden kurtulup Sînâ çölüne geçtikten sonra bu çölde kırk yıl boyunca evsiz barksız dolaştılar. Bu yüzden Sînâ çölü "şaşkın vaziyette dolaşmak" anlamına gelen Tîh adıyla da anılır. Tûrisînâ, bu çölün ve yarımadanın güneyinde bulunmaktadır. Yüce Allah, esaretten kurtulan kavme şeriatını bildirmek üzere Mûsâ'ya Tûrisînâ'ya gelmesini emretti. Mûsâ, yerine kardeşi Hârûn'u bırakarak ondan sulh ve sükûnu korumasını, bozgunculuk çıkarabileceklere karşı dikkatli olmasını istedi. Bu tedbirleri aldıktan sonra Allah'ın emrine uyarak Tûr'a gitti.
Tefsirin devamını okumak için tıklayın
PEYGAMBER EFENDİMİZİN İTİKÂFI
◾ İbn Abbâs şöyle rivayet eder: Allah Resulü buyurdu: "İtikâfa giren kişi, günahları hapsedip, sevapların tümünü elde eden kişi gibi, kendisine sevaplar kazandıran kişidir."
◾ Resulullah (SAV), günlerini Mescid-i Nebevi'de ibadet ile geçirir, dünya işleri ile ilgilenmezdi.
◾ Eşlerinin yaşadığı hücre-i saadetler, mescide çok yakın olmasına rağmen evlerine gitmez, gece ve gündüzünü istiğfar ile geçirirdi.
İtikaf ile ilgili hadisler
◾ Enes b. Mâlik ile Übey b. Ka'b'in verdikleri bilgiye göre, Peygamberimiz (SAV) sadece bir yıl seferde olduğu için itikâf ibadetini yerine getiremedi. Fakat ertesi sene yirmi günlük itikâfa girdi. Bu itikâf günleri ise hayatındaki son itikâfı oldu.
◾ Hz. Peygamber'in bu tatbikatından hareketle âlimler, oruçlu kimsenin özellikle Ramazan'ın son on gününde itikâfa girmesini müstehap kabul eder.
Ebu Said anlatıyor:
"Biz Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Ramazan'ın orta on gününde itikafa girdik, yirminci günün sabahı olunca eşyalarımızı (evlerimize) taşıdık. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) (bir hutbe irad etti ve) sonra şunu söyledi: "İtikâfa girmiş olanlar, itikâf mahallerine dönsünler. Zira bu gece bana Kadir gecesinin hangi gece olduğu gösterilmişti, sonra unutturuldu. Siz, son onda ve tek gecelerde arayın. Ayrıca bu gece kendimi su ve çamur içinde secde eder gördüm."
Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) itikâf mahalline dönünce , o günün sonuna doğru hava bozdu. Mescid o sıralarda (üzeri dallarla örtülmüş) çardak şeklindeydi. Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'in burnu ve burun yumuşağı üzerinde su ve çamur bulaşığını gördüm. Bu gece 21. gece idi."
(Buhari, Fadlu Leylet'l-Kadr 2, 3, İtikaf 1, 9, 13; Müslim, Sıyam 213, (1167)
Kadim Bir Kulluk Geleneği Olarak İtikaf