Raşit Küçük'ün bilinmeyenleri
İlmi, akademik ve sosyal çalışmalarının yanında yetiştirdiği öğrenciler ile tanınan rahmetli Raşit Küçük, toplumun her kesimine temas eden öncü bir alimdi. 22 Kasım 2022 tarihinde vefat eden Küçük, bir dönem Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu başkanlığı yaptı. Vefatına dek İSAM başkanlığı görevini üstlenen usta isim, ümmet coğrafyası ile ülkemizin arasındaki görünmez sınırları kaldırmaya çabaladı.
Giriş Tarihi: 29.11.2022
17:16
Güncelleme Tarihi: 22.11.2023
09:03
İlim peşinde bir gençlik
🔹 İlim sadece okullarla sınırlı bir mefhum değildir. Bilhassa İslami ilimler eğitimi ülkemizde okullardan ziyade müstakil alimlerden öğrenilmiştir. Zamanla gelenekselleşen bu yöntem ile yetişen alimlerden birisi de Raşit Küçük 'tür. Küçük Konya'daki eğitim hayatı boyunca alimlerle tanışarak, Konya'nın ileri gelen ilim adamlarından dersler alarak kendini besler. Konya'daki eğitimi sonrası üniversite hayatı tamamlanınca Erzurum İmam Hatip Lisesi'ne tayini çıkar. Burada dört yıl görev yapar. Fakat bu 4 yılda uzun seneler görev yapmış gibi Erzurum halkına kendisini sevdirir.
🔹 Ergün, bu sevgiyi şu cümlelerle ifade etti:
"Erzurum'un hocamız üzerinde, hocamızın da Erzurum üzerinde ayrı bir sevgisi, ayrı bir muhabbeti vardır. Onun için Erzurumlular hocamızı hep Erzurumlu bilirler. Biz de uzun yıllar hocamızın Antalyalı olduğunu bilmezdik o denli Erzurum'u yaşar, anlatır ve Erzurumlular tarafından ziyaret edilirdi. Hala Erzurumlular hocamızı bırakmış değiller. Tabi Erzurum'daki bu sürede yaşadığı olaylar malum. O zaman 12 Eylül öncesi gençlik hareketleri, talebe hareketlerinde hocam da zaman zaman bazı şeylerden nasibini alır. Okul içerisindeki sıkıntılar, şehirde yaşanan sıkıntılar, emniyet güçleriyle karşı karşıya gelişler. Her biri yine Erzurum'da başladığı, yaşadığı maceralardandır."
Hakkaniyetli bir yönetici
🔹 Raşit Küçük sadece bir hadis profesörü değildir. O siyer de dahil pek çok alanda mütehassıslaşarak talebelerine yol gösteren bir hoca olmuştur.
"Hocamızın Erzurum'dan sonra Yüksek İslam Enstitü'süne yani bugünkü Marmara İlahiyat Fakültesi'ne tayini çıkar. Eğitim öğretim ve ilmi hayatı Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde devam etmiştir. Hocamın Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Hadis Ana Bilim dalındaki doçentliğini de profesörlüğünü de burada alarak ilmi hayatına devam ederken daha sonra kendisine fakültenin dekanlığı da tevdi edilmiştir. Bu dekanlık süresince hocamız, Türkiye'nin birçok meselesiyle ilgilenmiştir. Hocamız sadece bir ilim adamı, Hadis Profesörü değil birçok alanda uzmanlaştı. Siyer de hocamın ilgi alanı ve çalışma alanı idi. Yayınlanmış eserleri hem hadis alanında hem de siyer alanında hepimizin el kitabı olarak kullandığımız eserler, çalışmalardır. Marmara Üniverstesi İlahiyat Fakültesi'ndeki dekanlık sürecinden sonra hocamız Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu başkanlığı yaptı. 2003 yılında profesör olan Raşit Küçük hocamız, 2007 ve 2011 yılları arasında fakültenin dekanlığına getirildi. Ve bu süreç içerisinde de hocamız hem fakültenin ilmi gelişimi hem diğer alanlarındaki çalışmalarda ciddi manada katkılarda bulundu.
Din İşleri Yüksek Kurulu ve İSAM
🔹 Zor zamanda kendisine verilen görevleri layığı ile ifa eden Raşit Küçük, bu konu özelinde de önemli bir örnek oldu. Küçük Hoca'nın hassas tavrını Ergün,
"Hocamız 2011 yılından sonra Diyanet İşleri'ne bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu başkanlığına atandı ve emekli oluncaya kadar bu başkanlık görevini deruhte etti. Emekli olduktan sonra inzivaya çekilip dinlenmeyi düşünen hocamız, maalesef bu hayalini gerçekleştirememiş ve kendisine İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) başkanlığı görevi verilmiştir. Hocamız bu süreçten vefatına kadar İSAM başkanlığını deruhte etti. Aşağı yukarı 7-8 yıl İSAM başkanlığı yaptı. İSAM başkanlığı döneminde hocamız, İslam Ansiklopedisi'nin ikinci edisyon çalışması başta olmak üzere Temel İslam Ansiklopedisi ve diğer birinci klasik ve ikinci klasik dönem eserlerinin gün yüzüne çıkarılması konusunda yapılan çalışmaların başlanmasına vesile oldu. Ve yine İslam Araştırmaları Merkezi'mizin yerelde ve uluslar alanda camiada tanınması huşunda gayretleri oldu. Hocamızın özel hayatı ilmi çalışması ilmi çizgisi bu şekilde devam etmiştir." cümleleri ile anlattı.
Sosyal bir alim
🔹 İslam tarihi boyunca öne çıkan alimlerin ekseriyeti içerisinde yaşadıkları halkın sorunlarını görmezden gelmemiş ve çözüm üretme mesabesinde olmuştur. Son büyük alimlerimizden olan Raşit Küçük 'ün sosyal ve yardımsever yönünü,
"O da hocamızın sosyal yönü. Yani toplumun bütün dertleriyle hemhal olan toplumun bütün dertlerini kendine dert edinen hem ülkemizin hem ümmet coğrafyasının problemlerini yakından takip eden ve oralarla ilgili yapılması gereken çalışmalara öncülük eden bir yönü vardı. İstanbul başta olmak üzere Türkiye'de isim yapmış nerede bir STK nerede bir kuruluş varsa hocamız mutlaka oranın ya kuruluşunda bulunmuş ya da başkanlığında bulunmuş. Bu anlamda hem Üsküdar'da hem de İstanbul'da birçok STK'da hem ilmi anlamda hem sivil toplum anlamında birçok kuruluşların başkanlığında bulunuyordu ve hizmetlerine orada devam ediyordu. Hocamız diğer hocalarımızın yaptığı gibi fakültesine giden derslerin yapımından sonra evine çekilen bir insan değildi. Hocamız fakülte eğitiminden sonra sosyal hayattaki eğitimlerine o STK'lardaki çalışmalara sohbetlere seminerlere konferanslara gece gündüz demeden haftasonu demeden dinlenmeden devam eden bir yapıya bir özelliğe sahipti." cümleleri ile kendisine en yakın isimlerden Fahrettin Ergün anlattı.
Dertli derviş
🔹 Raşit Küçük, eskilerin "derddaş " diye tarif ettikleri bir mizaca sahipti. Talebeleri başta olmak üzere İslam ümmeti ve Müslümanların dertlerini sahiplenir, çözüm yolları arardı. Hoca'nın bu hassasiyetini Fahrettin Ergün ,
"Hocamız milletin, insanımızın dert babasıydı. Kapısı çalınan hatta 'Müsait misin?' diye sorulmadan sürekli kapısına gelinen, sıkıntıları aktarılan ve o sıkıntılara çözüm arayan, çözüm bulan, bu her ne ise; kız istemeden tutun, nişan, nikah, düğün merasimlerine varıncaya kadar, hastalara okunmasından tutun kavga edenlerin problemlerini, aile içi problemleri, eşler arasındaki küslükleri, kırgınlıkları gidermeye varıncaya dek birçok probleme çözüm bulmuştur. Onları kendine dert edinmiş ve milletten, toplumdan, halktan uzak yaşamayan onlarla iç içe yaşayan gönlünü, kapısını, evini, makamını sürekli onlara bir kişiliğe sahip olarak tanınmış ve böyle yaşamıştır. Yani hastalık döneminde bile kendi derdiyle boğuşurken bile komşularının, insanlarımızın, milletimizin, ümmetimizin derdini dert edindiğini hala o konuları konuştuğunu bilirdik." cümleleriyle anlattı.