Sahabilerin ilim yuvası Suffe hakkında bilgiler
Peygamberimiz, Medine'ye hicretinden sonra hemen bir mescid inşasına başlamış ve bir kısmını eğitim-öğretim mahalli olarak tahsis etmişti. Üzeri hurma dallarıyla kapatıldığı için oraya Suffe adı verildi. Ashab-ı Suffe olarak bilinen sahabiler bu mekanda gecesini ve gündüzünü geçiren kimselerdi. On yıllık süre zarfında, aralarından valiler, öğretmenler, kadılar, vergi memurları ve daha birçok alanda görevlendirilecek kimseler yetişti. İşte sahabilerin ilim yuvası Suffe hakkında bilgiler...
Giriş Tarihi: 08.11.2019
16:06
Güncelleme Tarihi: 08.11.2019
16:24
Sözlükte gölgelik anlamına gelen suffe , Mescid-i Nebevî'nin giriş kısmında Medine'de evleri ve kalabilecek yakınları olmayan sahabilerin barınması için yapılan mekânın adıydı. Burada kalan ve çoğunluğu muhacirlerden oluşan topluluğa ashâb-ı Suffe veya ehl-i Suffe denilirdi.
Sadakaların tamamını Suffe ehline gönderirdi
Gerek Mekke muhacirlerinden gerekse daha sonra İslâm'ı kabul edip Medine'ye hicret edenlerden yoksul, bekâr ve yakını bulunmayan sahabiler burada kalıyordu. Medine'ye gelip orada bir tanıdığı bulunmayanlar ve Medine'ye gelen heyetler de genellikle Suffe'de ağırlanırdı. Dolayısıyla heyetler çoğaldıkça burada kalanların sayısı da artıyordu.
Resûl-i Ekrem kendisine getirilen sadakaların tamamını Suffe ehline gönderir, hediyeleri ise onlarla paylaşırdı. Resûlullah akşam olunca karınlarını doyurmak için onları birer ikişer ashaba taksim eder, kalanları da kendi evine götürürdü .
Ashâb-ı Suffe'den güç sahibi olanlar
Ashâb-ı Suffe'den güç sahibi olanlar , gündüzleri mescide su taşıyarak ve dağdan getirdikleri odunları satarak ihtiyaçlarını temin etmeye çalışır, geceleri de Kur'an tilâveti ve ilimle meşgul olurlardı. Vakitlerini Resûlullah'ı dinleyip ondan İslâm'ın esaslarını öğrenerek geçirmeleri dolayısıyla Suffe, kısa zamanda bir eğitim kurumu haline geldi . Ashâb-ı Suffe'nin eğitim ve öğretim işleriyle bizzat ilgilenen Resûl-i Ekrem Suffe'de dersler veriyordu. Ayrıca onlara yazı yazmayı ve Kur'an okumayı öğretmek üzere Ubâde b. Sâmit gibi hocalar tayin etmişti.
İlmin yayılmasına önemli katkıda bulundular
Ebû Hüreyre, diğer sahabîlerin neden kendisi kadar hadis rivayet etmediklerini soranlara muhacirler çarşıda ticaretle, ensar da malları ve mülkleriyle meşgulken ehl-i Suffe'den biri olarak Resûlullah'ın yanından ayrılmadığını, diğer sahâbîlerin bulunmadığı meclislere katılıp onların duymadığı hadisleri duyup ezberlediğini söylemiştir. Onlar dinledikleri hadisleri diğer sahâbîlere de naklederek ilmin yayılmasına önemli katkıda bulunuyordu. Hadislerdeki birçok sened silsilesinin birinci halkasını ehl-i Suffe'ye mensup isimlerin teşkil etmesi bunun bir delilidir.