Şehitlik mertebesi hakkında ayet ve hadisler
Millet iradesinin hiçe sayıldığı o menfur gecede Türk milleti, darbeye yeltenenleri püskürterek şanlı bir destan yazdı. Gözünü kırpmadan vatanı için her şeyini feda etti. Allah katındaki en yüksek mertebe olan şehitlik vasfına erişti. Korkusuzca vatanı savunan 251 şehidimizi, hain darbe girişiminin üçüncü yılında rahmetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 15.07.2019
14:12
Güncelleme Tarihi: 14.07.2020
05:16
HADİSLERDE ŞEHİT VE ŞEHİTLİK
Bir seferinde Hz. Peygamberin "Siz kimi şehit sayıyorsunuz?" sorusuna sahabenin "Allah yolunda öldürülenler şehittir." diye cevap vermeleri, onların da şehitliği bu dar manada anladıklarını veya kelimenin önceleri böyle anlaşıldığını göstermektedir. Hz. Peygamber, aldığı bu cevap üzerine şehit kelimesinin kapsamının daha geniş olduğunu belirtip "Kim Allah yolunda öldürülürse şehittir. Kim Allah yolunda ölürse şehittir. Kim tâûn (vebâ, bulaşıcı hastalık) sebebiyle ölürse şehittir. Kim karın (hastalığı) sebebiyle ölürse şehittir." demiştir.
Ebû Hüreyre'den nakledildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Canım elinde bulunan Allah'a yemin ederim, istedim ki Allah yolunda savaşıp öldürüleyim sonra diriltileyim, sonra öldürülüp tekrar diriltileyim, sonra öldürülüp tekrar diriltileyim, daha sonra tekrar öldürüleyim ve diriltileyim!" ( Buhârî, Temennî, 1)
Sehl b. Ebû Ümâme b. Sehl b. Huneyf'in, babası aracılığıyla dedesinden rivayet ettiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kim içtenlikle Allah'tan şehit olmayı dilerse yatağında bile ölse Allah onu şehitlerin makamlarına ulaştırır." (Müslim, İmâre, 157)
Abdullah b. Abdullah b. Cebr'in, babasından naklettiğine göre, hasta olan (dedesi) Cebr'i ziyarete gelen Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"... Allah yolunda savaşırken ölmek şehitliktir. İç hastalıklarından ölmek şehitliktir. Yanarak ölmek şehitliktir. Boğularak ölmek şehitliktir. Yıkıntı altında kalarak ölmek şehitliktir. Aklını kaybederek ölmek şehitliktir. Hamile iken ölen kadın da şehittir." Nesâî, Cihâd, 48; İbn Mâce, Cihâd, 17)
Saîd b. Zeyd'in işittiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kim malını korurken öldürülürse şehittir, kim dini uğruna öldürülürse şehittir, kim canı uğruna öldürülürse şehittir, kim ailesi uğruna öldürülürse o da şehittir." ( Tirmizî, Diyât, 21)
Müslümanlar, Allah Resûlü'ne şehitlerin âhirette nasıl bir muamele ile karşılaşacaklarını sordukları gibi şehit yakınları da şehitlerinin durumlarını merak ederek sorular soruyorlardı. Enes b. Mâlik'in anlattığına göre, Hârise b. Sürâka'nın annesi ve Enes'in halası olan Rubeyyi', Peygamber Efendimize geldi. Oğlu Hârise Bedir günü kim tarafından atıldığı belli olmayan bir ok ile öldürülmüştü. Rubeyyi' dedi ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Hârise'nin gönlümdeki yerini bilirsin. Eğer o cennetteyse onun için ağlamam. Ama değilse ne yapacağımı (nasıl yas tutup ağlayacağımı) göreceksin. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ona,
"Sen aklını mı yitirdin? Cennet bir tane mi? Birçok cennet var ve senin oğlun en yüce (olan) Firdevs cennetindedir." buyurdu. (Buhârî, Rikâk, 51)