Siyer ile ilgili bilinmesi gereken 25 kavram
Siyer, Peygamber Efendimizin, doğumundan vefatına kadar hayatını, şahsiyetini, tebliğ faaliyetlerini, siyasi ve askeri mücadelelerini konu alan ilim dalıdır. Bu alanda yazılan eserlere siyer-i nebi de denir. Siyer, İslam tarihinin bir parçasıdır. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in hükümleri, O'nun yaşayışı, sözleri ve uygulaması ile açıklık kazandı. Bundan dolayı Peygamber Efendimizin hayatını öğrenmek bir bakıma dinimizi öğrenmektir. İşte siyer ile ilgili bilinmesi gereken 25 kavram...
Giriş Tarihi: 20.05.2020
09:34
Güncelleme Tarihi: 20.05.2021
09:51
Delail : Peygamberimizin mucizelerini konu edinir. Mucize; gerçekte Allah'ın fiilidir. Mecazen kullanılan "peygamberin mucizesi" ifadesi, mucizenin onun aracılığıyla olması ve onun doğruluğunu göstermesi sebebiyledir. Kainattaki en büyük hadise ise, Yüce Allah'ın habibim dediği Hz. Muhammed'in dünyaya teşrifleridir.
Peygamber Efendimizin mucizeleri
Dendan-ı saadet : Peygamberimizin, Uhud savaşında kırılan mübarek dişinin bir parçasıdır. Müslümanlarla Mekkeli müşrikler arasında yapılan ikinci büyük savaş olan Uhud Savaşı, tarihte ibret alınması gereken en önemli olayların başında gelir. Uhud, Müslümanların kalbinde ağır bir yara açtığı, şehit edilen sahabelerin cesetlerinin işkenceye uğradığı bir savaştır. Bu gazvede, Utbe b. Ebû Vakkâs tarafından atılan bir taşla Hz. Peygamberin miğferinin parçalandı. Sağ alt çenede ön dişlerle azılar arasındaki dişi kırıldı. Yüzünün yaralanan Peygamber Efendimizin akan kanını durdurmak için Hz. Ali ile Fâtıma çaba sarfetti.
Müslümanlar için ibret dolu olay
Ensar : Medine'nin yerlileri, Muhacirlere ev sahipliği yapan Müslümanlara denir. Ensâr kelimesi, "yardım etmek" anlamındaki nasr kökünden türeyen nasîr veya nâsır sıfatının çoğulu olup ism-i mensubu ensaridir. İslâm literatüründe ensar, Hz. Peygamberi ve muhacirleri yurtlarında barındırmak ve korumak suretiyle onlara büyük yardımda bulunan Evs ve Hazrec kabilelerine mensup Medineli Müslümanlar için kullanılmıştır.
Eyyamü'l arap : Araplar arasındaki savaşları anlatan günlüklerdir. Eyyâmü'l-Arab çok basit sebeplerden dolayı meydana gelebilirdi. Meselâ Abs kabilesiyle Zübyân kabilesi arasında yıllarca devam eden Yevmü Dâhis ve Yevmü Gabrâ bir at yarışı yüzünden, Ficâr muharebesi Ukâz panayırında oturan birinin ayağını uzatarak, "Araplar'ın en şereflisi benim. Kim benden daha şerefli olduğunu iddia ediyorsa gelsin kılıcını şu ayağıma vursun" demesi üzerine orada bulunanlardan birinin kılıçla onun ayağına vurup kesmesi yüzünden çıkmıştır.
Fetretü'l-vahy: İlk vahyin gelişinden sonra bir süre vahiy gelmemesidir. Yüce Allah, emir, yasak, hüküm ve haberlerini peygamberine vahyetmek suretiyle yarattığı insanlara dilediğini bildirir. Sözlükte "gizli konuşma, gönderme, emir, işaret, ilham" gibi anlamlara gelen vahiy, Allah Teâlâ'nın dilediği şeyleri peygamberlerine, mahiyeti bizce tam bilinemeyen bir yolla bildirmesi, Allah'la elçisi arasında bir çeşit gizli ve süratli haberleşme, Allah'ın elçisinin kalbine indirdiği şey demektir. Vahiy bir haldir, bir yaşayıştır. Nasıllığını ve niteliğini ancak onu yaşayan peygamber bilir. O, Allah'la peygamberi arasında bir sırdır. Ancak vahyin geliş şekilleri ve peygamberde meydana getirdiği etkiler ashap vasıtasıyla bilinmektedir.
Vahiy ile, kalpte beliren bilgi demek olan ilham arasında fark vardır. Vahiy peygambere gelir, Allah tarafından korunur ve gözetim altında peygambere ulaşır. Peygamber vahyi alırken bilinci yerindedir. İlham ise korunmuş değildir, yanılma payı vardır ve bilinç dışı olarak Allah'ın sevgili kullarının kalbinde beliriverir.