Ticari hayata dair en çok sorulan 15 dini soru
İslam'da insanların imkan ve kabiliyetlerine göre çalışıp kazanmaları, gerekli iş birliğini sağlamaları, ihtiyaçları doğrultusunda harcama yapmaları tabii karşılanır. Fakat bu konuda bazı temel ölçü ve ilkeler getirilerek ticaret hayatının düzen ve güven içinde, suistimalden uzak olarak işlemesine yardımcı olmak istenir. Peki, ticarette kâr haddi var mıdır? Altının borç verilmesi caiz midir? Bir borcun EFT ve havale gibi yollarla gönderilmesi karşılığında ücret ödenmesi caiz midir? Kredi kartı ile yapılan taksitli alışverişlerde fazla ücret ödenmesi caiz midir? Kredi kartı ile yapılan alışverişlerde bankanın iş yeri sahiplerinden komisyon alması faiz olur mu?
Giriş Tarihi: 11.05.2020
09:05
Güncelleme Tarihi: 11.05.2020
09:34
İcra yolu ile satışa sunulan malların satın alınması caiz midir?
Alacaklının hakkının korunması açısından borçlunun mallarının satılması gerekebilir. Peygamberimiz (sav) borcunu ödeyemeyen Muaz b. Cebel'in malını borcu karşılığında satmıştır. (Beyhakî, es-Sünenü'l-Kübrâ, VI, 80)
Halife Hz. Ömer de hac yolunda ticaret yaparken iflas eden bir kimsenin kalan mallarının, alacaklıları arasında taksim edilmesine hükmetmiştir. (Muvattâ, Vasiyet, 8)
Piyasa değerinde veya ona yakın bir fiyatla satılan hacizli malları satın almakta bir sakınca yoktur . Ancak haczedilen mal, değerinin çok altında satılır ise Hanefilerden İbn Âbidîn akdin fasit olacağını (İbn Âbidin, Reddü'l-muhtâr, VII, 247), Şâfiî âlimlerden Nevevî ise geçerli olmakla birlikte bu malın satın alınmasının mekruh olacağını söylemişlerdir (Nevevî, Ravdatü't-tâlibîn, III, 420). Zira icradaki malların, değerinin çok altında satılması, borçlunun mağduriyetinden yararlanmak anlamına gelir.
Bu sebeple hacizli malı satın almak isteyen kimsenin fiyatlandırmayı mümkün mertebe borçlunun mağduriyetinden yararlanmak anlamına gelir. Bu sebeple hacizli malı satın almak isteyen kimsenin fiyatlandırmayı mümkün mertebe borçlunun mağduriyetini azaltacak şekilde gerçekleştirmesi hakkaniyete uygun olur.
Kira akdi tek taraflı olarak feshedilebilir mi?
Kira akdi her iki taraf için de bağlayıcı olduğundan, yapıldıktan sonra taraflardan biri, geçerli bir mazereti veya diğerinin rızası olmadan tek taraflı olarak akdi feshedemez. Akdi feshedebilmek için; kiracının iflas etmesi, başka bir şehre tayin edilmesi, işi bırakması, iş değişikliği yapması veya kiralanan şeyin kiralama maksadına hizmet edemez hâle gelmesi gibi geçerli bir mazeretinin bulunması ya da her iki tarafın da rıza ve onayı gereklidir.
Şu kadar var ki, mazeret belirgin olmaz ya da tartışmaya götürebilecek bir nitelik arz ederse, o takdirde akit, ancak mahkeme kararı ile feshedilir. Bu durumda, mahkeme kararından sonra söz konusu akdi fesheden taraf, mâli bakımdan yükümlü olmaz. (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 148)
S osyal hayata dair en çok sorulan sorular
Kiralanan bir mal karşılığında depozito vermek caiz midir?
Hanefilere göre; herhangi bir kusuru olmadığı ve mal sahibinin ileri sürdüğü şartlara aykırı davranmadığı müddetçe, kiracının kiraladığı malda meydana gelecek zararı tazmin etme yükümlülüğü yoktur. Bu sebeple mal sahibinin kiracıdan rehin manasına gelebilecek bir şeyi depozit adı altında rehin olarak alması caiz değildir. (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 128; Mecelle, md. 710)
Mâlikîlere göre ise; kira sözleşmesinde rehin almak caizdir (İbn Rüşd, Bidâyetü'l-Müctehid, II, 273). Günümüzde menkul veya gayrimenkul malların kiralanmasının büyük bir sektör hâline gelmesi, konunun suistimale açık olması ve güven duygusunun zedelenmesi gibi sebeplerden dolayı Mâlikî mezhebinin görüşü istikametinde mal sahibinin depozit almasının caiz olduğu söylenebilir.
Altının borç verilmesi caiz midir?
Altın, mislî mallardandır. Dolayısıyla altının, cumhuriyet altını gibi tane ile alınıp satılanlarının sayı ile 22 ayar bilezik gibi tartı ile alınıp satılanlarının ise tartı ile borç (karz) verilmesi caizdir. Fakat geri ödenirken ne eksik ne fazla, alınanın tam olarak misli verilmelidir. Bunun yanında tarafların kabul etmesi hâlinde, alınan altın borcu, para olarak da ödenebilir.
Borcunu vaktinde ödemeyen kişiye takdir edilen malî tazminatı almak caiz midir?
Ödeme imkânı olduğu hâlde zamanında borcunu ödemeyen borçlu, manen sorumlu olur ve ahiret azabını hak eder. Bu konuda Peygamber şöyle buyurmuştur: "Zengin kişinin borcunu ödemeyi uzatması zulümdür." (Buhârî, Havâlât, 1)
İslam hukuku açısından ise; kişinin zimmetinde bir borç sabit olur ve onu ödemeye yanaşmazsa, bu kişi yetkili makamlar tarafından ödemeye zorlanabilir. Fakihler bu tür bir cezanın uygulanmasını, Hz. Peygamber'in konuyla ilgili hadislerine dayandırmışlardır (Bkz. Buhârî, İstikrâz, 13). Borçlunun borcunu geciktirmesi nedeniyle -paranın değer kaybetmesi gibi bir sebeple- alacaklı zarara uğrarsa borçluya sadece enflasyon oranında zarar tazmin ettirilir. Ancak borçlunun malî sıkıntı içinde olduğunu ispat etmesi hâlinde yetkili makamlar borcunu ödeyebilmesi için kendisine belli bir süre tanır. Bu durum ise, alacaklının yasal hakkını istemesine engel teşkil etmez. (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 221)