Yolculuk adabı hakkında hadis-i şerifler
İnsan hayatının vazgeçilmezlerinden biri yolculuktur. İlim, ticaret gibi birçok sebebe bağlı olarak yapılan seyahatlerde Müslümanların dikkat edeceği en önemli husus Allah'ın rızası dahilinde hareket etmektir. Resulullah'ın (sav) hayatı bunun için en güzel örnektir. Peygamber Efendimiz her işinde olduğu gibi yolcuğunu da adap üzerine yapardı. Sizler için yolculuk adabı hakkında hadis-i şerifleri derledik.
Giriş Tarihi: 04.11.2020
11:28
Güncelleme Tarihi: 04.06.2023
10:05
◼ Ebû Ca'fer Abdullah b. Ca'fer'den (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: Bir gün Resûlullah (sav) beni bineğinin arkasına bindirdi ve kimseye söylemeyeceğim bir sır söyledi. Resûlullah'ın (sav) abdest bozacağı zaman yüksek bir yerin veya bir hurma bahçesi duvarının ardına gizlenmeyi tercih ederdi. (Müslim, Hayız, 79)
◼ Berkânî, Müslim'in isnadıyla bu hadise "Hurma bahçesi duvarı" sözünden sonra şunu ilave etmiştir: Resûlullah (sav) (ihtiyacını gidermek için) ensardan bir adamın bahçesine girdi. Orada bir deve vardı. Deve, Peygamber'i görünce inledi ve gözleri yaşardı. Peygamber deveye yaklaşıp şefkatle hörgücünü ve kulak arkalarını okşadı. Bunun üzerine deve sakinleşti. Sonra Resûlullah (sav): "Bu devenin sahibi kimdir?" veya "Bu deve kimindir?" diye sordu. Ensardan bir genç geldi ve: "Bu deve benimdir yâ Resûlallah." dedi. Bunun üzerine Resûlullah (sav): "Allah'ın sana verdiği bu deve hakkında Allah'tan korkmuyor musun? Bak, bu deve senin, onu aç bıraktığını ve çok yorduğunu bana (hâl diliyle) şikâyet ediyor." demiş.
(Ebû Dâvûd, Cihâd, 44)
◼ Enes'ten (ra) rivayet edildiğine göre o, şöyle demiştir: Biz bir yerde konakladığımızda hayvanların eğerlerini al(ıp onları rahatlat)madan nafile namaza durmazdık.
(Ebû Dâvûd, Cihâd, 44)
Örnek bir baba olarak Peygamber Efendimiz
◼ Ebû Saîd el-Hudrî (ra) anlatıyor: Seferde bulunduğumuz sırada devesine binmiş bir adam geldi. (Açlıktan yiyecek bir şeyler bulmak ümidiyle) sağa sola bakınmaya başladı. Resûlullah (sav): Fazladan binek hayvanı olanlar olmayanlara versin, fazla azığı olanlar da azığı olmayanlara versin, buyurdu ve olabilecek her türlü malı zikretti. Böylece hiçbirimizin fazla mal saklamaya hakkı olmadığını anlamış olduk.*
(Müslim, Lukata, 18)
◼ Maksat, sefere çıkanların imkân nispetinde birbirleri ile yardımlaşmasını teşviktir.
Câbir'den (ra) rivayet edildiğine göre Allah Resûlü (sav) bir gazaya çıkmak üzereyken: Ey muhacir ve ensar topluluğu! Kardeşlerinizin içinde malı ve kabilesi bulunmayanlar var. Her biriniz, onlardan iki veya üç kimseyi yanına alsın, buyurdu. (Cabir anlatıyor:) Bizlerin de ancak nöbetleşerek binebileceğimiz birer devemiz vardı. Ben de (nöbetleşe binmek için) yanıma iki veya üç adam aldım. Hâlbuki yalnız (biri ile nöbetleşebilecek) bir tek devem vardı."
(Ebû Dâvûd, Cihâd, 34)
Câbir'den (ra) rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: Resûlullah (sav), yolculuk esnasında geride kalır, zayıf kimseleri (ya kendi veya başkasının) devesinin arkasına bindirir ve onlar için dua ederdi.
(Ebû Dâvûd, Cihâd, 94)