10 soruda Cemil Meriç hakkında bilinmesi gerekenler
Bir çağın vicdanı olan Cemil Meriç, düşünce dünyasıyla sadece dönemini değil ondan yıllar sonra gelen nesilleri de etkiledi. Hayatını irfana adamış, münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi olan Meriç hakkında merak edilen on soruyu sizler için cevaplandırdık.
Giriş Tarihi: 02.09.2019
10:23
Güncelleme Tarihi: 01.05.2020
00:03
Meriç’in fikir hayatını geçirdiği dönemler neler?
Cemil Meriç, karmaşık, dalgalı düşünsel serüvenini dönemlere ayırarak Ergun Göze'ye verdiği bir mülakatta, fikri hayatının geçirdiği dönemleri şöyle özetler:
1917-1925: Koyu Müslümanlık Devri (Hacı-hoca olmak isterdim),
1925-1936: Şoven Milliyetçilik,
1936-1938: Sosyalistlik Devri,
1938-1960: "Araf Devri" diyebileceğim kuluçka devri,
1960-1964: Hint Devri'm,
1964: Sadece Osmanlıyım
Cemil Meriç’in bütün fikirlerini aktardığı bir eser var mı?
Bu ülkenin aynası olan Meriç, Bu ülke kitabında bütün fikirlerini aktardığını söyleyebiliriz. Usta yazar, kitabını şöyle anlatır: "Bu Ülke, yarım asırlık bir tetebbuun, bir sanatçı mizacından süzülen usaresi. Bir mesaj, daha doğrusu bir çığlık… Kesif, dertli, derbeder… Bu sayfalarda hayatımın bütünü, yani bütün sevgilerim, bütün kinlerim, bütün tecrübelerim var. Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim: Etimin eti, kemiğimin kemiği"
Cemil Meriç’e göre İslam nedir?
Meriç İslam'ı şöyle anlatır: "İslamiyet bir kanun ve nizam hâkimiyeti (nomokrasi)dir. Batı'nın gerçekleştirmeye çalıştığı eşitliği çoktan fethetmiştir. Fikir hürriyetini, insanı insana saldırtan bir tecavüz silahı olarak değil, bir ikaz, bir irşat vasıtası olarak kabul etmiştir. Demokrasinin ta kendisidir İslamiyet . Ama Batı'nınkinden çok başka bir ruh ikliminde gelişen, çok başka umdelere dayanan bir demokrasi. Bu ülkenin bütün ırklarını tek ırk, tek kalp, tek insan haline getiren İslamiyet olmuş. Biyolojik değil, moral bir vahdet. Yani vahdetlerin en büyüğü, en mukaddesi. Aynı şeylere inanmak. Aynı şeyleri sevmek, aynı şeyler için ölmek ve yaşamak. Lazı, Kürdü, Arnavudu düğüne koşar gibi ölüme koşturan bir inanç bu. Altı yüzyıl aynı potada erimek ve kâinata meydan okumak, zaferden zafere koşmak, beraber ağlayıp, beraber gülmek. Sonra çözülüş, çürüyüş ve kokuş. Ve bir mezarlık haline gelen memleket. İnsan, inançlarını kaybedince çomarlaşıyor. Dinsizlik irticaların en affedilmezi. En yiğit orduyu en miskin sürü haline getiren veba.
Farklı kutupları nasıl bir araya getirdi?
"Bir çağın vicdanı olmak isterdim, bir çağın, daha doğrusu bir ülkenin, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek, Türk insanını Türk insanından ayıran bütün duvarları yıkmak isterdim. Muhteşem bir maziyi, daha muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim, kelimeden, sevgiden bir köprü. Sanat düşüncenin, düşünce mukaddeslerin emrinde olmalı. Hakikat, mukaddeslerin mukaddesi… Hakikat ve sevgi(…) Ben bu mazlum medeniyetin sesi olmak istiyorum. Korumak istediğim şaheser: insanın kendisi" Cemil Meriç'in bu düşüncesi farklı kutupları nasıl bir araya getirdiğini özetler nitelikte.
Toplumsal ve siyasi sorunlarımıza çözümler öneren Cemil Meriç, idraklere giydirilen deli gömlekleri dediği "izm"lerden uzak duruyordu. Başlı başına bir okul olan Meriç, farklı uçlardaki gençleri; sağı ve solu bir araya getirebilen nadir isimlerden biriydi. Murat Belge'den Cevat Özkaya'ya, Mehmet Şevket Eygi'den Mustafa Özel'e, bir nesil ondan Doğu'yu, Batı'yı, aydını, medeniyeti ve kavramlar üzerine doğru düşünmeyi öğrendi. Öğrencilerinin pek çoğu gönüllü olarak asistanlığını üstlenip Cemil Meriç'in entelektüel yolculuğunun devam etmesine katkı sağlarken onun zengin düşünce dünyasına da yakından tanıklık etme şansını yakaladılar.
Meriç’e göre göklere yükselmiş kartal gibi olan filozof kimdir?
"İbn Haldun ile 1938'den beri meşgulüm. Arapça bir dergi vardı; bir makalede İbn Haldun'dan bahsediliyordu; merak ettim" Meriç' in tesadüfen başlayan İbn Haldun'a merakı zaman geçtikçe daha da artarak ayrı bir ilgiye dönüştü. Onun için İbn Haldun, karanlık gecelerin muhteşem ve münzevi bir yıldızı oldu. İbn Haldun'un Mukaddime'si ona göre çağları aydınlatan bir eser olmasının yanında ansiklopedik bir sosyoloji ve tarih felsefesidir. Ayrıca Mukaddime için şunları da şöyler:
"Mukaddime bulutları dağıtan bir rüzgâr. Scienza Nuova teolojisinin sisleri arkasında çakan bir şimşek. İbn Haldun akıl, vico, seziş. İkisi de zirvededir. Tunuslu filozof bir kartal gibi yükselir bulutlara. İtalyan zirveye tırnakları ile tırmanır. Hakikati adım adım fetheden bir sabır; büyük ve yiğit"