Anadolu’nun Oxford’u Amasya
Anadolu'nun önemli kültür merkezi ya da Anadolu'nun Oxford'u; şehzadeler şehri ve birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, asırlarca Osmanlı Devleti'ne padişahlar yetiştirmiş bir şehir Amasya… Bu güzide şehrin tarihini, Süheyl Ünver'in de kaleme aldığı 'Amasya Defteri'ndeki notlar ile kısaca derledik.
Giriş Tarihi: 07.07.2018
12:44
Güncelleme Tarihi: 07.07.2018
12:58
SÜHEYL ÜNVER'İN 'AMASYA DEFTERİ'NDEKİ NOTLAR
"… Şu dünyada çok şey boşa gidiyor, debdebe, saltanat sürme iptilaları, zenginlik, refah ve saadet ve türlü türlü cazip şeyler başta gelmek şartıyla. Yalnız bir şey boşa gitmiyor, o da çalışmak. Hele onun mahsulleri, böyle zamanı gelince aranıyor. Ebedi bahtiyarlığa ermek de bu. Esersiz bir insan iki defa ölüyor ve ne kadar âlim farz edilse bile unutulup gidiyor. Ebedi bahtiyar adam toprağa gömülen değil, yazdıklarının içine girebilendir."
Amasya'ya Geliş ve İlk İzlenimler
-Amasya'ya giriyoruz. Etraf çıplak dağlar. Ufak ve yeşil bir vaha. Güzel bir çeşme. Ferhad'ın açtığı su yolu. Eski. Saat 2.20'de Amasya'ya varış. Yamaçlarda ağaç görmedim. Bir iki tane var. Demek dikilse olacak.
-Saat 2.21. Torumtay Türbesi önündeyiz. Yörgüç Paşa Camii ile karşı karşıya. Amasya şehrinin yolları hendesi parke taşı. Mağaralar var.
-Bâyezid manzumesi. Saray da ilerde yamaçta. Betonarme ile kale tamiri adet haline gelmiş. Belediye bandosu sahurda bando ile uyandırıyor. Elli altmış senedir adet. Kal'ada. Akşehir de yapmış. Bizimkiler, niye yapılmıyor? diye gücenmişler. Sahilhâneler mühim. Amasya güzel, lakin sıcak.
-İki tane el büyüklüğünde kaya. Dört parmak mesafe kadar yakın. Aradan bir tas su dökün.
-Amasya sabahı geç. Akşamı ermiş?
-İdare amirleri. Eski kültür eserlerimizle alakalı değil. Şehrin nüfusu 25.000.
-Amasya'da çok eser var. Sayısı –lehülhamd- pek fazla.
AMASYA'NIN TARİHİ MEKÂNLARI
Yörgüç Paşa
-Yörgüç Paşa'da beni hayretlere sokan bir mermere menkuş pano. Ben ömrümde bu kadar notası ve gravürü uyumlu bir eseri ancak burada gördüm. Hem de on beşinci asra ait. Miladi yılını Yılmaz Bey çıkardı.
-Altında mermere celi sülüs ile bir meraklı, "Safa geldin Ya şehr-i Ramazan" yazmış. Ali Saim Beyler'e iki güzel parça arasında bu yakışık almaz diye itiraz ettim. Silin deyince orada bir cahil peyda olarak: "O ayettir, silinmesin. Ne ziyanı var, demesin mi? Hep şaştık. Saim Bey: "Oğlum o ayet değil, böyle yazmıyor diye okudu. O hala dursun, ne zararı var diye direndi. Şaştık ne diyelim, sustuk. Zira cahil, kabil-i hitap değil… Muammer Bey de şaştı. Ben onu sildiririm, üzülmeyin" dedi.
-Taşın bu kısmını buraya nasıl sokarak intibak ettirmişler, doğrusu anlayamadım. Mimarlarımız da doğrusu hayret ettiklerini söylediler. Harika.
-Yörgüç Paşa da son cemaat mahallinde, açıkta, en güzel bir süslü pencere, taklidi.
-Yörgüç Paşa Camii Edirne sitilinde. Bu zatın dedesi Mihal Gazi. Vakfiyesi var. Yörgüç Paşa aile makberesi. Cami kitabesi harika. Harika nakışlar; burada, yanda kapı fevkinde. İçi emsalsiz, hatasız ve fevkalâde güzel. Istampaj yapmak lazım. Adeta taşa hak edilerek büyütülmüş tezhib gibi. Kitabe etrafı da mükemmel. Cami kilitli idi, açtılar. Camide yeni ve berbad kâğıtlar üzerine duvarlara yapışmış ve çerçeveli yazılar asılmış. Kötü şeyler. Doğrusu utandım.
-Taş işçiliği harika. Kuşlar girebiliyor. Oymalar arasında kuş yuvası.
- Serçeler girebiliyor. Burada ve Bayezid Paşa'da minare yok. Ahşap minareyi buraya koymuşlar. Taş bir yerde veya dama çıkarak ezan okuyorlar. Kapı solunda, Grekçe bir Hristiyani kitabe. Bir yanında vaftiz taşı.