Ara Güler'in vizöründeki önemli simalar
Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısı arasında gösteriliyordu. Dünya onu "İstanbul'un Gözü" olarak isimlendirdi. Herkesin tanıdığı ünlüler onun objektifine takıldı. Verilen pozlarda ünlü olmanın maskesi değil, hepsinin içindeki farkı yönler ortaya çıkmıştı. 90 yaşında aramızdan ayrılan usta foto muhabir Ara Güler anısına kadrajındaki ünlüleri sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 17.10.2019
09:03
Güncelleme Tarihi: 17.10.2020
12:46
Picasso – Ressam
Notre Dame De Vie, Cannes, 1971
"Picasso'yu çekene kadar neler çektim."
Cannes Film Festivali'ni izlemeye gönderilen Ara Güler, kapıda fotoğraf çeker. Birden herkesin yere düştüğünü, lambaların devrildiğini görür. Biri geliyordu ama kimdi? 'Çelimsiz, küçük boylu, sıradan bir adam geliyordu. Bu adam Picasso'ydu' der. Picasso'nun sadece 2 kare fotoğrafını çekmiştir. Picasso'nun kitabının yapılacağını duyunca yayınevine gider. 'Ben de sizinle gelip günlük yaşamını çekeyim' der. Böylece Picasso'yla buluşma gerçekleştir. Dünyanın en ünlü ressamı korka korka gittiği dişçi dönüşünde Ara ile buluşur ve "Sen Fransız ressam Cezanne'a benziyorsun. Dur senin bir resmini çizeyim" der. Ara donar kalır. Picasso onu çizer. Altına da imzasını atar. Ara Güler, "Türkiye'de bir adet orijinal Picasso var, o da benim evde." der.
Salvador Dali - Ressam
"Dali'nin Paris'te oteline gittim, 101 numarada kalıyormuş. Kapısını açtım, bana bakıyor; "Niye benim fotoğrafımı çekmek istiyorsun?" dedi. "Çok meşhursun da onun için." dedim. "Benim dakikam 25 bin dolardır." dedi. "Güzel ama ben bir dakikada fotoğraf çekemem ki!" dedim. Beni tuttuğu gibi dışarı attı. O akşam bir Yahudi arkadaşımla yemeğe gittim. "Dali beni dışarı attı." dedim, "O benim vaftiz babam." dedi. "Ama sen Yahudi'sin o Hıristiyan nasıl olur?" dedim. "Sen karışma." dedi, gitti konuştu. Ertesi sabah saat 11'de gittik. Dali bana bakıyor ben ona. "Senin fotoğrafını çekmeliyim. Adamakıllı bir fotoğrafın yok." dedim. "Kimse yokken gel." dedi. Ertesi gün saat onda gittim, üç gazeteci daha geldi. "Hani benden başka kimse olmayacaktı." dedim. "Dur ben onları hemen salarım." dedi. Elinde de gümüş saplı bir baston var. "Bilin bakalım, ziftin formülü nedir?" dedi. Kimse bilemedi. Formülü kafadan attı. "Benim adım Salvador Dali, bu bastonu ziftin içine sokar çıkarırım. Beş kuruşluk baston olur 50 bin dolar. Sen bunu yaparsan deli derler. Şimdi dediğimden ne anladınsa git onu yaz." dedi. Üçünü birden toplayıp dışarı attı. O fotoğrafları o gün çektim."
İndira Ghandi – Hindistan Başbakanı
Yeni Delhi, 1975
"Yeni Delhi'deki evinde kendisi ile röportaj yapıyordum. Aynı gece akşam uçağıyla Bangkog'a uçtum. Otel odama girerken gazeteleri gördüm, iç sayfalarında bir haber vardı: Indira Gandhi tevkif edilmişti. Bu demektir ki Gandhi'nin son resmi şu anda benim elimdeydi."
Imogen Cunningham - Amerika'nın en yaşlı fotoğrafçısı
San Francisco, 1974
"Mecmua'nın kapağındaki, bir kadın fotoğrafçının portresi idi. Altında Imogen Cunningham yazıyordu. Amerika'nın yaşlı fotoğrafçısıydı ve ben onun resmini çekmek için San Francisco'daydım. Amerika'nın iki yüzüncü yıl dönümü için Yaratıcı Amerikan adlı sergimi hazırlıyordum. O benim fotoğraflarımı çekti ben de onun fotoğraflarını çektim."
Alfred Hitchcock - Film Yönetmeni
California, 1974
"Alfred Hitchcock ile yaptığımız çalışmayı unutamam. Onun çekimi biraz sıkıntılı olmuştu. Ayaklarını ön plana alarak bir fotoğraf çekmek istedim. Hitchcock da rejisör falan olduğu için, fotoğraf işlerini de iyi biliyor. Karşımda kurnazca hareketler yapıyor. Sabah 11.00'de başladığımız çalışma hiç unutmuyorum akşam 5'te bitti. Bana kızdı başlarda, sevmedi ama sonra alıştık birbirimize. Şakalaşmaya başladık. Baktı ki, ben ondan daha matrak biriyim, rahat rahat çalıştık sonra. Ben de içimden: 'Yahu ben, Picasso'larla falan çalışıyorum. Sen de kim oluyorsun? Sen Hitchcock isen ben de Ara Güler'im.' diyorum."