Babalar Günü'nü en iyi anlatan filmler
İçinde baba-çocuk ilişkisi barındıran ya da baba-çocuk ilişkisine odaklanan en iyi filmler hangileri? İşte 'Babalar Günü'nde babanızla birlikte seyredilebileceğiniz en güzel filmler...
Giriş Tarihi: 17.06.2018
16:22
Güncelleme Tarihi: 17.06.2018
17:36
Küçük Deniz, 12 Eylül darbesinin yıktığı hayatlardan birinde yetişir. Annesini henüz doğmadan kaybetmiş, bir gazetede yazar olarak çalışan babası tarafından mütevazı bir evde yetiştirilir. Ta ki babası Sadık, bir gün Deniz'i şaşırtacak bir haberle gelene kadar... Deniz artık babasıyla birlikte, hiç görmediği dedesinin yanında, küçük bir kasabada yaşayamaya kadar verene kadar tanıdığı tek bir akrabası yoktur.
Köye vardıklarında Sadık yıllar önce küstüğü babasını ilk kez görür. Aralarındaki bu küskünlük kolay kolay geçecek cinsten bir durum değildir. Sadık'ın dönüş sebebini anlamlandıramayan aile bir yandan çok mutluyken diğer yandan tedirgindir de. Zamanla Deniz bu hiç görmediği ailesine alışırken ve her şey düzelmeye başlamışken yaşanan bir dram herkesi derinden etkileyecektir.
"Ona bir oda ver baba,gidecek bir yeri yok." cümlesiyle kültleşen Babam ve Oğlum Türk sinemasının en dokunaklı filmlerinden biri olarak kabul görür.
Savaş sonrası yaşanan iki senelik işsizlik döneminin ardından nihayet iş bulabilen Antonio mutluluktan havalara uçar. İşi için kendisine lazım olan bisikleti almak için yataklarını satmaları gerekir ancak Antonio en sonunda para kazanabileceği için mutludur.
Yeni işinin ilk gününde bisikleti bir afişi yapıştırdığı sırada çalınır. Yaşadığı ailevi ve dünyevi problemleri çözebilmesi için acilen bisikletine yeniden kavuşması gerekir. Polis hırsızı kendilerinin bulmalarını söyleyince Antonio ve 10 yaşındaki oğlu Roma'yı karış karış dolaşarak bisikleti ararlar. Bulamayınca baba en son çare bisiklet çalmaya karar verir.
İkinci Dünya Savaşı'nın birkaç yıl öncesini anlatarak başlayan filmde Guido adındaki tasarısız, kaygısız bir Yahudi kitapçı, öğretmen Dora'ya vurulur ve tüm engellere rağmen evlenirler. Ardından bir de çocuk sahibi olan çiftin hayatlarındaki tüm pürüzler ortadan kalktığında savaş patlak verir. Yahudi oldukları için toplama kampına götürüldüklerinde Guido, oğluna esir kampının ve savaşın bir oyun olarak söyleyecek; oğlu, oyunu başarıyla tamamlarsa ödül olarak çok istediği bir oyuncak tankı hediye edecektir.
Hayat Güzeldir, tüm olumsuzluklara rağmen her daim bir umut ışığı olduğunu adında olduğu gibi, içeriğinde de barındırıyor. Birbirine sevgiyle kenetlenmiş bir ailenin, bir babanın akılalmaz mücadelesinin öyküsü...
Ben Cash, ABD'nin Kuzeybatı Pasifik ormanlarında, 6 çocuğu ile beraber bir kabinde medeniyetten izole bir hayat yaşar. Bu izole ortamda ebeveynlik, kendi doğrularını yaratır ve çocuklar moderniteye karşı bir bağışıklık kazanamazlar. Ben, kendini çocuklarını büyük bir titizlikle hem fiziksel hem de entelektüel olarak yetiştirmeye adar. Fakat karısı Leslie'nin ölümü ormandaki "düzeni" de sarsar. Zira çocuklar annelerinin cenazesine katılmak için şehre ve medeniyete dönmek isterler. Ev eğitimi ile yetiştirdiği çocuklarının hem annesi hem babası olan Ben için bundan sonrası ormandaki hayattan daha zor olur.
Bir balıkçı olan Ali, hayatını küçük oğlu Efe'ye adar. Ali'nin bu hayatta tek tutunduğu dal oğlu Efe olsa da, Efe diğer çocuklardan farklıdır. İletişim sorunu olan Efe, gülüp oynayan, duyduklarına tepki verebilen bir çocuk değildir. Oğluyla bağ kurmaya çalıştıkça daha da yalnız hisseden Ali'nin en büyük isteği ise oğlunun onu anladığını bilmek. Babasının, annesinin ve sevdiği kadının anılarının yükünü de içinde taşıyan acılı babanın oğluna duyduğu sevgi, ikisinin de hayatını şekillendirir.