Bir dünya tarihi niteliği taşıyan eser: Mukaddime
İbn Haldun, İslam medeniyetinin en parlak döneminin sonlarında yaşamış bir alimdi. Yaşadığı bölgeden Haçlı istilası nedeniyle göç etmek zorunda kalmış; bu coğrafyaların istilalardan ne şekilde etkilendiğini inceleyerek araştırmalarına başlamıştı. Tarih araştırmalarında çığır açan İbn Haldun, "geçmişin yardımıyla bugünü anlamak" kaygısıyla tarihe yönelmişti. İbn Haldun, Batı dünyası için "Tunuslu büyük bilge" Cemil Meriç'e göreyse "kendi semasında tek yıldız"dı. İbn Haldun'un kaleme aldığı, dünyada tarih felsefesinin el kitabı olarak tanınan Mukaddime adlı esere dair bilinmeyenleri derledik.
Giriş Tarihi: 13.02.2020
17:06
Güncelleme Tarihi: 13.02.2020
17:11
TARİHİN SİSTEMLEŞTİRİLMESİ AÇISINDAN ÖNEM TAŞIR
Böylece tarihçilik faaliyeti, rivayetleri sadece aktarmakla kalmayıp doğru bir şekilde değerlendirmeye tabi tutmayı ifade eder. İbn Haldun bu ilmi, tarihi daha doğru bir şekilde anlayabilmek gayesiyle sistemleştirmiştir.
İbn Haldun'un tarihle ilgili ileri sürdüğü ayırım tarih çalışmaları açısından hayati öneme sahiptir. Gerçek tarih, geçmişte olan insani-toplumsal olayları düşünmek, araştırmak ve olayların gerçek nedenlerini açıklamak, olayların nasıl ve niçin meydana geldiklerinin derin bilgisidir.
İBN HALDUN’A GÖRE ‘EVREN’ NASIL ANLAŞILIR?
İbn Haldun, evrenin, nedensellik aracılığıyla büyük ölçüde anlaşılıp kavranabilecek rasyonel bir yapısı olduğuna inanır, zira evren sebepler ile sebep olunanlar arasında çeşitli bağlantılar sergiler.
Ancak o, sağlam ve düzenli temeline rağmen durağan olmayıp sürekli, fakat anlaşılabilir bir değişim ve dönüşüm geçirmektedir.
OLAYLARIN ALTINDA YATAN SEBEPLERİ İNCELEDİ
İbn Haldun belirli olayları tam olarak anlayabilmek için görünen basit sebeplerle yetinmeyip onların altında yatan sebepleri aramıştır. Tarihin batıni anlamının teorik bir bakış açısı, tahkik, tahlil, varlıkların illet ve kaynaklarının açıklanması ve olayların sebeplerinin bilgisini gerektirdiğini düşünür.
Bu yüzden medeniyet ve insan sosyal teşkilatlanmasının aslî özellikleri üzerinde dururken, olaylar, olgular ve eşyanın nasıl ve neden o şekilde olduklarını açıklamaya önem verir.
BUGÜNÜ ANLAMAK KAYGISIYLA TARİHE YÖNELDİ
İbn Haldun, geçmişin yardımıyla bugünü anlamak kaygısıyla tarihe yönelmiştir. Önceki tarihçilerin toplumsal yaşamın doğasını bilmemekten ötürü kitaplarına aldıkları yanlışlıklar onu dehşete düşürmüş; tarih ilminin yeniden yazılması gerektiği sonucuna varmıştır.
Tarihin, bir yol gösterici olması beklenirken suçlu durumuna düştüğünü tespit etmiştir. Ona göre, bugünü anlamakta ve sorunlarını çözmekte yardımcı olması umulan mazi, bizzat kendisi çözüme muhtaç haldedir.
ONA GÖRE ALLAH, BÜTÜN SEBEPLERİ YARATANDIR
İbn Haldun için Allah, bütün sebepleri yaratandır. Fakat bu sebepler insanın içinde hareket edip çalıştığı bağlam olarak işler. Allah'ın sebepleri yaratmasında bulunan düzen modelleri vardır ve bu modeller tarih içinde insan eylem modellerine yol açar.
İbn Haldun Umran İlmi diye adlandırdığı yeni biliminin nesnesi kılarak böyle modelleri ayırt ve teşhis etmeye çabalamıştır.