Arama

Boğaza açılan kapılar

İskeleler basit yapılar gibi görünse yaşanmışlıklarıyla farklı bir duygu uyandırır. Kimi için her zamanki buluşma yeri kimisi için ayrılıkların durağı. Tarihiyle kadim bir şehir olan İstanbul'un Avrupa Yakası'ndaki iskelelerini sizler için derledik.

Boğaza açılan kapılar

"Eski İstanbullular için Boğaz'a gitmek denizaşırı seyahate çıkmaya benzer.
Günler evvelinden nevâle hazırlığı başlar.
Bir lojistik faaliyet ki, sormayın; askeriyede sahra mühimmatı bunun yanında esas duruşa geçer.
O vakitler deniz diye bilinen Boğaz'da tenezzühe çıkmak, bir büyük maceraya kalkışmakla, keşif yapmak üzere bilinmez bir yerlere gitmekle eş değerdi.
Besmeleyle gidilir selametle gelinir, konu komşuya haftalar boyu anlatılacak serüvenle eşdeğer enikonu sohbet malzemesi geri taşınır."

Boğaza açılan kapılar

İstanbul'un masmavi sularında bembeyaz kuğular gibi süzülen Şehir Hatları vapurlarının geçmişi 19'uncu yüzyıl ortalarına uzanır. 1844'te kurulan Hazine-i Hassa Vapurları İdaresi Sirkeci'den Adalar, Pendik ve Yeşilköy hatlarında Marmara seferlerini başlatır. 1851'de Şirket-i Hayriye'nin Boğaz seferleri başlar. Tüm bu seferler 1945'te Şehir Hatları bünyesinde birleşir.

Boğaza açılan kapılar

Bu vapur seferleri doğal olarak İstanbul kıyılarında pek çok zarif iskelenin yapılmasına da vesile olmuştur.

Vapur iskeleleri arasında en çok dikkat çekenler Osmanlı'nın son yıllarında Birinci Ulusal Mimarlık Akımı adı verilen üsluba göre yapılanlardır.

Boğaza açılan kapılar

O yıllarda Neoklasik Türk Üslubu da denilen bu akımın en belirgin özelliği klasik Osmanlı yapılarında kullanılan mimari unsurlara ve süslemelere yer verilmesiydi.

Boğaza açılan kapılar

Dönemin kamu yapılarında Klasik Osmanlı mimarisince sadece dinî yapılarda yer alan kubbe, saçak gibi unsurlar da sıklıkla kullanılmıştır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN