Çölün ortasında masalsı şehir Hive’deki tarihi yapılar
Orta Asya'da 2500 yıllık tarihi geçmişi bulunan Hive, asırlar boyunca Türk-İslam medeniyetinin önemli merkezlerinden biriydi. Biruni, Harizmi gibi önemli alimlere ev sahipliği yapan şehir, Harezm bölgesinin incisi olarak bilinir. Medrese, minare ve mescitleriyle ünlenen Hive, Türk Dünyası 2020 Kültür Başkenti ilan edildi. Sizler için Hive'deki önemli tarihi yapıları derledik.
Giriş Tarihi: 03.12.2019
15:44
Güncelleme Tarihi: 30.03.2022
15:36
MUHAMMED EMİN HAN MEDRESESİ
Orta Asya'nın en büyük medresesi olan Muhammed Emin Han Medresesi, iki katlı ve tüm duvarları sırlı çinilerle çevrilidir. Zemin katta, iki odalı hücreleri bulunur.
Medresenin iç kısmında büyük bir avlu ve avlunun içinde bir su kuyusu bulunuyor. Günümüzde bu medrese otel olarak kullanılıyor.
Muhammed Emin Han Medresesi' nin hemen önünde yer alan Kalta Minar, 1855 yılında inşa edildi. Kalta Minar (alçak minare), 26 metre yüksekliğindeki minare, Orta Asya-Türk mimarisinde ayrı bir yer tutar. Minarenin temeli, 14,2 metre çapındadır. Dış cephesinde mavi, turkuaz ve sarı tonlarının kullanılıp çinilerle süslendiği minare, şehrin Eski Kalesinin karşısında yer alır.
Kale içinde, çinilerle süslenen yapıdaki boyanmış kare şeklindeki taşların her birinin üzerinde Arap harfleri yazıdır. Bu harflerle, hangi taşın nereye konulacağı bir yapboz gibi işaretlenmiştir.
İlk başta Orta Asya'nın en yüksek minaresi olarak planlansa da bilinmeyen nedenlerden dolayı inşaatı yarıda bırakıldı. Bu yüzden bölgenin en alçak minaresi olarak anılıyor.
İçankale'deki en eski tarihli binalardan biri olan Şergazihan Medresesi, çok sayıda bilim adamı ve ulema yetiştirdi. Ünlü Türkmen şairi Mahtumkulu 'nun da bu medresede öğrenim gördü.
Bir rivayete göre, medrese inşaatının çok uzun sürmesinden dolayı burada çalışan köleler isyan etti. İnşaatın tamamlanmasından sonra, dönemin tarihçi ve şairi Munis tarafından medrese duvarına yazdırılan "Dad az gulaman" (Köleler yüzünden feryat) sözleri, medrese inşaatının acılı tarihini gösterir.
10. yüzyılda inşa edilen Cuma Mescid külliyesi, Orta Asya'daki en eski camidir. Külliye, cami tavanını ayakta tutan, çeşitli usullerle işlenen 212 adet ahşap sütunu ile ahşap işleme sanatının en güzel örneklerini barındırır. Mescidin içindeki hiçbir sütun bir diğerine benzemez ve bunlar ayetlerle bezelidir.
Sütunlar o kadar muntazam yerleştirilmiş ki minberden bakıldığında hiçbir sütun bir diğerini kapatmaz ve cemaatin her ferdi imamı görebilir. Caminin içinde ayrıca küçük kubbeli bir şadırvan da bulunuyor.
2 BİN KİŞİ AYNI ANDA NAMAZ KILABİLİYOR
Cuma Mescid, İçankale'deki diğer yapıtlar arasında, kendine özgü yapısı ve güzelliği ile ayrı bir mimari sergiler. Kubbesi ve avlusu bulunmayan caminin, düz ve ahşap olan çatısında aydınlatma için açıklıklar bırakıldı.
Endülüs'teki Kurtuba Camisi'ne benzeyen yapı, 50 metreyi aşkın büyük bir minareye sahiptir. Yaklaşık 2 bin kişinin aynı anda namaz kılabildiği bu büyük cami, günümüzde müze olarak kullanılıyor.