Denizin derinliklerinden çıkan altın koza
Minik bir böceğin, günlerce kendini örerek oluşturduğu kozayı, ipek olarak biliyoruz. Ancak bunun dışında bir ipek türü daha son temsilcisiyle tarihe tutunmaya çalışıyor: Deniz ipeği. Deniz ipeği, midyenin salgıladığı sıvının tuzlu suyla temas edip katılaşarak keratine dönüşmesiyle oluşuyor. Deniz ipeği toplandıktan sonra temizlenip eğirilerek iplik haline getiriliyor. Bu madde, dünyada en çok arananlar arasında. Chiara Vigo, deniz ipeği toplamayı, eğirip boyamayı ve işlemeyi bilen tek insan. Deniz ipeğinden yaptığı desenler güneşe tutulduğunda altın gibi parlıyor.
DENİZ İPEĞİ 5 BİN YIL ÖNCE DE BİLİNİYORDU
5000 yıl önce Mezopotamyalı kadınlar deniz ipeğini kralların kaftanlarını işlemek için kullanıyordu. Hz. Süleyman'ın pelerinleri, Mısır kraliçesi Nefertiti'nin bilezikleri, firavunların ve din adamlarının giysileri deniz ipeğinden yapılan nakışlarla süslenirdi. Ayrıca, Rosetta Taşı'nda ve Eski Ahit'te de deniz ipeğinden söz edilmiş.
DENİZ İPEĞİ NASIL ELDE EDİLİYOR?
Deniz ipeği, denizin derinliklerinden topladıktan sonra onları tuzdan arındırmak için 25 gün suda bekletiliyor. Bu suyu üç saatte bir değiştirmek gerekiyor. Onlar kurutulduktan sonra diğer tortulardan arındırılmak için özel bir fırçayla fırçalanıyor.
Sonrasında sıra en zor aşamaya geliyor: Püskülleri tek tek tel halinde ayırmak. Her telin kalınlığı saç telinin üçte biri kadar ince olduğu için onları büyüteç altında cımbızla ayrılması gerekiyor. Sonra bu teller, bir iğde eğiriliyor. Bunlar iplik haline getirildiğinde kavanozdaki sarı bir sıvının içine batırılıyor.
Bu sıvının tarifi gizli, ama limon, baharat ve 15 farklı yosun türünden oluştuğu söyleniyor. Birkaç saniye içinde deniz ipeği ipliği elastik bir hal alıyor ve güneş ışığına tutulduğunda altın gibi parlıyor.
Birkaç santimetrelik bir nakış işlemeye yetecek deniz ipeği ipliği elde etmek için 15 gün uğraşmak gerekiyor. Yarım metrelik deniz ipeği kumaşı dokuması altı yıl sürüyor, ağırlığı ise sadece 2 gram. Dini motifli nakışlı dokumalar çok daha uzun sürebiliyor.
30 GRAM İPEK İÇİN 100 KEZ DENİZE DALMAK GEREK
62 yaşında İtalyan bir kadın her bahar, gece karanlığında, Deniz Güvenlik ekipleri eşliğinde Sardunya adasının güney batısındaki Sant'Antioco adası kıyılarında duasını okuyup denize dalıyor.
15 metre derinlikteki mağaralara ulaştığında, bir Akdeniz midye türü olan deniztarağının (pinna nobilis) kabuğunda çıkan ince püskülleri bıçağıyla dikkatlice kazıyor. Bu püsküller deniz ipeği olarak biliniyor. 30 gramlık kullanılabilir deniz ipeği elde etmek için Chiara Vigo 'nun 100 kez dalması gerekiyor.
"Bu işin sırları benimle birlikte mezara gidebilir. Ama deniz ipeği var olmaya devam edecek."
Chiara Vigo, deniz ipeğini kullanan son insan olarak kabul ediliyor. Tek odalı atölyesinde katılaşmış midye tükürüğünü altına dönüştürüyor. Atölyesi, 2 yüz yıllık bir dokuma tezgahıyla ve boyalarla dolu cam kavanozlardan oluşuyor. Küçük ekmek teknesine gelen misafirlerine, "Benim dünyama girmek istiyorsan sana gösterebilirim. Ama bunu anlamak için bir ömür gerek." diyerek mesleğini anlatıyor.
"Bu şimdi size kolay görünebilir ama parmaklarım bu işi 50 yıldır yaptığı içindir" diye açıklıyor Vigo.
MAĞARALAR 24 KUŞAK BOYUNCA GİZLİ TUTULDU
Vigo'nun ailesindeki kadınların nasıl bu işe başladığı bilinmiyor. Ama deniz ipeği toplama ve nakış teknikleri konusundaki sırları 1000 yıldır kuşaktan kuşağa aktarılmış. Chiara Vigo'nun daldığı bu mağaralar, anne tarafındaki kadınlar tarafından 24 kuşak boyunca gizli tutulmuş.
Deniz ipeği dokumayı ona anneannesi öğretmiş. O günden beri hayatını denize ve bu işe adamış ve ustası olmuş. Vigo meyve, çiçek ve deniz kabuklarından 124 çeşit doğal boya yapmayı biliyor. "Ailemden bana geçen toplam 140 desen var. Bunların sekizi yazılı değil, kuşaklar boyunca kulaktan kulağa aktarılmış."