Diriliş şairi Sezai Karakoç vefat etti! Sezai Karakoç'un hayatı...
Ümmetin gür sesi, şair, yazar ve fikir adamı Sezai Karakoç, 88 yaşında hayata veda etti. Karakoç'un cenazesi ikindi namazını müteakip Şehzadebaşı Camii'nden kaldırılacak. Ömrünü, insanımızın şuur kazanması ve özbenliğine dönmesi için bir 'diriliş' mücadelesine adayan Sezai Karakoç, edebiyat tarihimizin bir dönüm noktasıydı. Usta kalem, yeni nesillere şiirle umut aşıladı. Fikriyat ailesi olarak dünya sürgününü sona erdiren Sezai Karakoç'a Allah'tan rahmet, sevenlerine baş sağlığı diliyoruz.
Giriş Tarihi: 16.11.2021
18:21
Güncelleme Tarihi: 16.11.2022
12:54
Sezai Karakoç'a küçük yaşta verilen unvan
Müslüman, İslam'ı öyle sağ ve diri, canlı yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin.
Okul, yabancılarca yapılmış, Maraş'ın o yıllardaki tek kaloriferli taş binasıydı. Bu binadaki kalorifer, ilk kez gördüğü için çocuğun aklından çıkmadı. Sezai Karakoç, okulda gizli gizli namazını kılar, kendi kendine Arapça ve Farsça çalışmaya devam ederdi.
M. Akif'in, Namık Kemal'in, Hâmid'in, Tevfik Fikret'in, Süleyman Nazif'in, Ziya Gökalp'ın şiirlerini okurdu. Okulda Namık Kemal hakkında bir konferans vermiş ve bu konuşmasından sonra bir hocası ona "Koca filozof " lâkabını takmıştı.
"Bizi yoldan çıkarmaya çalıştılar, yanlışlıklar yapılarak yön verilmek istendi fakat biz buna rağmen Müslüman kaldık. Bu da bize Allah'ın bir lütfudur . Yanlış bir mantıkla ayağımız kayabilirdi. Bunun için de çok ortaya çalışmalar var. Ayağı kaymışlar bizim için çok büyük kayıptır. Allah onları tekrar kurtarabilir."
Orta ikinci sınıftayken, Türkçe hocası, yazdığı kompozisyonlardan dolayı, onu överdi. Hoca, âdeta onun ileride ünlü bir şair olacağını sezmişti. Bu hoca, Arif Nihat Asya'nın öğrencisiydi .
Karakoç anılarında bu konuya ve ortaokul dönemindeki çocuklara ilişkin şu tespitlerde bulunuyor: "Ortaokul yılları, öğrencilerin en kritik yıllarıdır. Öğrenci çocukluktan çıkmaktadır. En duyarlı olduğu bir dönemdir bu, çocuğun ."
Sezai Karakoç'tan unutulmaz alıntılarla İslam
Sezai Karakoç'un okul anıları
"Bir arkadaşa da herkes Mutlu diyordu, soyadı olduğundan. Bir gün "Mutlu, sen nerelisin? dedim. Arkadaşlar hep güldü. Çünkü arkadaşımız Mutluymuş. Mersin'in Mut ilçesinden." Ve bütün parasız yatılıların en sevdikleri şey: Okulun tatil olup, çocuğun sevinçle memleketine, annesine-babasına, kardeşlerine dönüşü. Karakoç işte bu sevinç dolu dönüşleri, yatılının özlemini ve kavuşmanın mutluluğunu; "Otobüsten inip dağdan esen rüzgârın göğsüme çarptığını hissedince, sılaya dönmenin bütün mutluluğu ile dolardım. Evin kapısından içeri girince de, anneme, babama ve kardeşlerime kavuşmanın sevincini yaşardım." cümleleriyle anlatır.
Sezai Karakoç'un okul anıları
Monna Rosa şiirinin arkasındaki gizem
Sezai Karakoç, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanarak başladığı yükseköğrenimini 1955'te fakültenin mali şubesinden mezuniyetle tamamladı.
İşte tam da bu zamanlarda Mona Roza şiiri herkesin yüreğinde kendine yer buldu. Sezai Karakoç'un 14 kıtalık "Mona Roza" şiirinin kıta başlarındaki harflerin yan yana getirilmesiyle ortaya çıkan "Muazzez Akkaya'm" akrostişi, onlarca yıldır edebiyat çevrelerinde cevabını aradı durdu.
Ancak kimse uzun bir süre Mona Roza'daki sihri çözemedi. 50 yıl sonra anlaşıldı ki şiirin kıta başlarındaki harflerin yan yana getirilmesinden "Muazzez Akkaya'm" ismi ortaya çıkıyordu.
Cemal Süreya’nın dilinden Sezai Karakoç
Karakoç, fakülte yıllarında Cemal Süreya ile yakın arkadaştı. Süreya, "yaşama konumu olarak tek ve benzersiz" olarak tanımladığı şairi şöyle anlatıyor:
"Sezai Karakoç, bulgucu adam. Belki de ülkemizde tek bulgucu. Çok daha yetenekli bir Mehmet Akif'in tinsel görüntüsüyle adamakıllı dürüst bir Necip Fazıl'ınkini iç içe geçirin, yaklaşık bir Sezai Karakoç fotoğrafı elde edebilirsiniz.
Karakoç ise bir yerde inancının çılgını. Onunla delici bir ideolojiye ulaşmak ister. Bunun için her şeyi bilmesi gerektiği kanısındadır. İnancı hem silahı, hem çocuğudur. Düşüncesini iyice soyut bölgelere götürür.
Maliye Müfettiş Yardımcısı ve Gelirler Kontrolörü olarak Türkiye'yi dolandı. Bakarsın Arapkir'de, bakarsın Karaköse'de.
Zaman zaman kaybeder. Ama rövanşı mutlaka alır. Sultanahmet Camii'nin külliyesinde dergi çıkardı. Öyle bir Müslüman ki Marx da bilir Nietzsche de bilir. Rimbaud da bilir. Salvador Dali de sever. Nâzım da okur. Sıkışmış, sıkıştırılmış deha. Alçak gönülle katı yüksek uçuyor. Şemsiyesi yok."