Arama

Divan şiirinde İstanbul

İstanbul, her dönemde edebiyatın vazgeçilmez ilham kaynağı olmuş, yazarlar ve şairler İstanbul'un ihtişamını eserlerinde büyük bir titizlikle işlemişlerdir. Osmanlı tarihinde İstanbul'un başkent oluşu ile Divan şiirinde İstanbul dönemi başlamış ve şairler yüzyıllarca, İstanbul'u doğal güzellikleriyle birlikte eserlerine konu edinmişlerdir. Biz de bu minvalde Divan şiirinden şairlerin önemli İstanbul şiirlerini derledik.

  • 11
  • 13
Divan şiirinde İstanbul

LÂLE DEVRİ ŞAİRİ NEDÎM

1681 yılında İstanbul'da doğan Nedîm'in asıl adı Ahmed'dir. Ailesinin devlet hizmetinde bulunan insanlar olması sebebiyle dönemin klasik ilimleri dışında Arapça ve Farsça da öğrenmiştir. III. Ahmed döneminde şairliği ile ün salmaya başlayan Nedîm, kâsideleri vasıtasıyla çeşitli devlet adamlarının dostluğunu kazansa da esasen medrese müderrisidir. Bir dönem Sahn-ı Semân medreseleri müderrisliğini de yapmıştır. Lâle Devri'nin sonunu getiren Patrona Halil İsyanı patlak verdiğinde ise kendisi Sekban Ali Paşa Medresesi'nde müderrislik görevini ifa etmektedir. Naif bir yaradılışı olan Nedîm'in sürekli bir korku hâli (illet-i vehîme) yaşadığı bilinmektedir. Bu sebeple ölüm sebebi tam olarak bilinmese de, Patrona Halil İsyanı'nı takip eden günlerdeki korkulu ruh hâlinden vefat ettiği düşünülmektedir. Kabri Karacaahmet Mezarlığı'nın Miskinler Tekkesi kısmındadır. Üslubu şahsi ve söyleyişi mükemmel olan Nedîm bu iddiasını "Ma'lûmdur benim sühanım mahlas istemez" (sühan: söz, kelam) diyerek göstermektedir. Ahenge büyük ehemmiyet veren Nedîm'in pek çok şiiri bu özelliği sayesinde bestelenmiştir.

Kaside

(Der vasf-ı İstanbul ve sitâyiş-i Sadrazam İbrahim Paşa)
Bu şehr-i Sıtanbûl ki bîmisl ü behâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedadır
Bir gevher-i yekpâre iki bahr arasında
Hurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezadır
Bir kân-ı ni'amdır ki onun gevheri ikbâl
Bir bâğ-ı iremdir ki gülü izz ü ulâdır
Altında mı üstünde midir cennet-i a'lâ
Elhak bu ne hâlet bu ne hoş âb u hevâdır

  • 12
  • 13
Divan şiirinde İstanbul

ŞARKI FORMUNDA ŞİİRLER YAZAN II. MAHMUD

Dîvan şiiri formlarını kullanmasına rağmen klasik Dîvan şiiri gibi ağdalı bir dil kullanmayan Adlî yani II. Mahmud genelde şarkı formunda şiirler yazmış ve bu şiirlerin çoğunu kendisi bestelemiştir. İstanbul ile daha doğrusu Çamlıca ile ilgili olan bu şiiri de yine şarkı formundadır.

ŞARKI

Pek hâhişi var gönlümün ey serv-i bülendim
Yârın gidelim Çamlıca'ya cânım efendim
Redditme sakın bu sözümü şâh-ı levendim
Yârın gidelim Çamlıca'ya cânım efendim

Râhat mı olur anda iken cümle ahibbâ
İster ki gönül zevk idelim biz bize tenhâ
Bir gün de Fener-bağçesine gitmeli ammâ
Yârın gidelim Çamlıca'ya cânım efendim

  • 13
  • 13
Divan şiirinde İstanbul

BÜYÜK ŞAİR NEF'İ

Nef'i o dönemin en popüler eğlence mekânı olan Kağıthane'yi "Mahşer olmuş sahn-ı Kâğıthane dünya bundadır/Cennete dönmüş güzellerle temâşâ bundadır" beyti ile güzeller.

"Bû Şehr_i Sitanbul ki bi misl ü behâdır/Bir sengine yekpare 'Acem mülkü fedadır"

Kaynak: Dünyabizim, Divan Şiirinden İstanbul'a Dair 10 Harikulade Örnek
Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, Payitahttan Metropole:Türk Şiirinde İstanbul

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN