Arama

Divan şiirinde İstanbul

İstanbul, her dönemde edebiyatın vazgeçilmez ilham kaynağı olmuş, yazarlar ve şairler İstanbul'un ihtişamını eserlerinde büyük bir titizlikle işlemişlerdir. Osmanlı tarihinde İstanbul'un başkent oluşu ile Divan şiirinde İstanbul dönemi başlamış ve şairler yüzyıllarca, İstanbul'u doğal güzellikleriyle birlikte eserlerine konu edinmişlerdir. Biz de bu minvalde Divan şiirinden şairlerin önemli İstanbul şiirlerini derledik.

Divan şiirinde İstanbul

TARİH DÜŞÜRMEDE MAHİR SÜRURÎ

Asıl adı Seyyid Osman olan Sürurî, 1752 Adana doğumlu. Yirmili yaşlarında şiir yazmaya başlayan ve seçtiğimiz üçüncü şiirin şairi Şeyhülislam Yahyâ Efendi tarafından kabiliyetli görülüp İstanbul'a gitmesi teşvik edilen Sürurî, yazdığı ilk şiirlerde Hüznî mahlasını kullanmıştır. Daha sonraları ise, Tâhirül Mevlevî'den nakle göre, onda kabiliyet gören Yahyâ Efendi tarafından kendisine Sürurî mahlası verilmiştir. III. Selim döneminde Anadolu kazaskerliği yapan şair 1814 yılında vefat etmiştir ve vefatı üzerine pek çok şair tarih düşürmüştür. En meşhurlarından biri İzzet Molla'nın şu kıtasıdır:

"Sürûrî-i müverrih kim uyurken bulmasa târîh / Gamından bir dahi varmazdı aslâ âlem-i hâba // Teessüf eyleyip üstâdına İzzet dedi târîh / Sürûrî'nin vefatı mûcib-i hüzn oldu ahbaba…"

İstanbul ile ilgili olan şiirinde İslâmbûl lafzını kullanır:

GAZEL

Virüb revnak anâ gılmân-sıfat hûbân-ı İslâmbûl
Misal-i kasr-ı cennetdir bülend eyvân-ı İslâmbûl
Sürûşan-ı beyt-i ma'mûru tavaf eyler sanur âdem
Ki devr eyler yayan kimki ider cevlân-ı İslâmbûl
Ekalîm-i cihanda memleketler pâdişâhîdir
Olur hem mülke anınçün revân fermân-ı İslâmbûl
Hamûşândır behâr olmazsa mürgân-ı çemen ammâ
Nevâ pervâzdır her dem sühângûyân-ı İslâmbûl
Sürurî'den selâm olsun vatanda olan ahbaba
Unutdurdu sılâ fikrin anâ yârân-ı İslâmbûl

Divan şiirinde İstanbul

OSMANLI DEVLET ADAMI EŞREF PAŞA

1820 yılında Bursa'da dünyaya gelen Eşref Paşa, evvela ağabeyi olan eski Bağdat kadısı Şerif Rüşdü Efendi'den medrese usulünde ders görmüş, sonra İstanbul'a giderek Kethüdâzâde Arif Efendi'den hikemî ilimler ile Farsça öğrenmiştir. Şairliğinin yanı sıra Osmanlı Devleti'ne asker olarak hizmet etmiş ve 93 Harbi süresince Tuna cephesi kumandanı olarak görev yapmıştır ve savaş mağlubiyet ile sonuçlanınca bundan sorumlu tutulup birçok paşa ile birlikte Limni Adası'na sürgüne gönderilmiştir. Birkaç ay sonra II. Abdülhamid tarafından affedilmiş ve İstanbul'a geri dönmüştür. 1894'te vefat eden Eşref Paşa'nın kabri Merkezefendi Kabristanı'nda yer almaktadır. Büyük bir "muhibb-i âl-i abâ" olan Eşref Paşa, Nâmık Kemal'e Nâmık mahlasını veren zattır. Dîvanı Eşrefü'üş-şuarâ adıyla basılmıştır.

Gazel

Gönülde ârzûdur vuslat-i heyhât-i Istanbûl
Bir âteşdir ciğerde hasret-i mâfât-i Istanbûl
Tüter gûyâ gözümde tûtiyâdır hâk-i müşkînî
Girândır kadr-i dürden kıymet-i zerrât-ı Istanbûl
Hilâfet âsmânıdır sadâret âstânıdır
Meziyyetce nice şâhid idea isbât-ı Istanbûl
Şinâs-ı bezm-i ünsâüns vasf-i ülfet-i sahrâ
Muvâfıkdır mizâcâ mevsim ü evkât-ı Istanbûl
Mülûkâne mahaldir mecmâ-ı bahreyndir Eşref
Nolâ aynî sıfât-ı Cennet olsa zât-i Istanbûl
Şikâyet baht-i serkeşden hikâyet Niş'dendir hep
Meded ey rûh-ı âlem revnâk-ı dârât-ı Istanbûl
Reşîd-i nev'-i Âdem Mustâfâ Pâşâ-yi efhamsin
Der-i lütfunda hâsıldır bütün hâcât-ı Istanbûl
Revâ kıl hâcetim tâ kim varub ol şehr-i irfâna
Zemîn-i şa'iriyyetde idem iskât-i Istanbûl
Ümid oldur ki hakkımda zuhûr-i iltifâtınla
Medâr-ı sûret-i ikbâl olur mir'ât-ı Istanbûl

Divan şiirinde İstanbul

ŞEYH GALİB'İN MÜRİDİ ESRAR DEDE

Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye isimli eseriyle tanınan, Şeyh Galib'in müridi olan 1748 yılı doğumlu Esrar Dede isimli mutasavvıf şair, , 1797 yılında bir mirac gecesinde vefat etmiştir. Müridi ile arasında derin bir muhabbet olan Şeyh Galib, vefatı üzerine mersiye kaleme almıştır ve yine Şeyh Galib başta olmak üzere vefatına dair pek çok şair tarih düşürmüştür. Dîvan'ında Hulefâ-yi Râşidîn'e duyduğu muhabbeti "Men bende-i ahbâb-ı Resûlullâhem/ Ne Hâricîyem ne Şîî-yi gümrâhem/ Hem bende-i Bû Bekr ü Ömer Osmânem/ Hem hâk-i reh-i Alî veliyyullâhem" diyerek dile getiren Esrar Dede'nin Hazret-i Ali sevgisini anlattığı Mübarekname-i Esrar ve Fütüvvetname-i Esrar isimli iki manzumesi vardır.

GAZEL

Dildar idicek va'deyi yâhû-yi Sıtanbûl
Teng oldu yine başıma her sûy-ı Sıtanbûl
Yarin kademi bastığı yer olmasa anda
Bir dâhi harâm idi bana bûy-ı Sıtanbûl
Her semtine baksam görünür âteş-i hicrân
Dûzah bana her kûçe vü her kûy-i Sıtanbûl
Bir âh idene bin gez ider hayf selâmet
Âşık-küş olur nâsıh-ı bed-gû-yı Sıtanbûl
Gelmez mi aceb gül-i handan dahi Esrâr
Gülmez mi bugünlerde yine rûy-i Sıtanbûl

Divan şiirinde İstanbul

ŞEREF HANIM

Şair Mehmed Nebîl Bey'in kızı olan Şeref Hanım, 1809 doğumludur. Devrinin şairlerinden farklı olarak şiirlerinde sade ve samimi bir anlatımı tercih etmiştir. Daha çok Kerbela mersiyeleri ile tanınan şair, her yıl Muharrem ayında bir mersiye kaleme almış olup Dîvan'ında yer alan 677 şiirin 16'sı Kerbela mersiyesidir. Hüzün içinde geçen yaşamını şiirlerinde nükteli bir şekilde ifade eden şair 1861 yılında vefat etmiştir.

KITA

Gencîne-i irfân olan İslâmbûl
Mahbûbe-i büldân olan İslâmbûl
Müştâk seni görmeğe gayretle Şeref
Ey mecmâ'-i yârân olan İslâmbûl

Divan şiirinde İstanbul

ŞEYHÜLİSLÂM ZEKERİYYÂZÂDE YAHYÂ

"Ko kafes nağmesini nağme-i peyderpeye gel,/Râyegan dinleyelim bülbülü İstinye'ye gel"

Yahyâ Efendi, 1561 ile 1644 tarihleri arasında yaşamış, I. Mustafa, IV. Murad ve Sultan İbrahim döneminde şeyhülislamlık yapmış bir zat-ı şerif. Bilhassa IV. Murad döneminde itibarı ve şöhreti artan, bu süreçte hayatının en rahat dönemini yaşayan Yahya Efendi, Sultan İbrahim döneminde uğradığı iftiralar sebebiyle gözden düşer ve haksız ithamlardan duyduğu üzüntüyle sağlığı bozulur. Vefat edince babasının Fatih-Çarşamba'da yaptırdığı medresenin hazîresine defnedilir. Döneminin meşhur şairlerinden biri olduğu için vefatına dair pek çok tarih düşürülmüştür, bunların en ünlülerinden biri "Kabr-i Yahyâ ola yâ rab pür-nûr"dur. Sade ve samimi bir söyleyişi benimsemiş olan Yahya Efendi'nin dîvanı da çoğunlukla gazellerden oluşur.

GAZEL

Salınsun îd irişdi yine hûbanı Sitanbûlun
Yine ârâste olsun Karâmânı Sitanbûlun
Safâlar kesp idüp uşşâka olsun merhâbâ yer yer
Vefâ meydânına gelsün civânânı Sitanbûlun
Döner hurşîd-i âlemtâbına gerdûn-ı gerdânın
Binüb dûlâba her bir mâh-ı tâbânı Sitanbûlun
Semend-i nâz ile yöğrük civanlar seyre çıksunlar
Pür olsun hûblarla At Meydânı Sitanbûlun
Bu şi'rin hak budur Yahyâ ki gâyet bî-nazîr oldu
Pesend eylerse lâyık ehl-i irfânı Sitanbûlun

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN