Dünyayı geziyoruz: Kuleler
Dünyanın en ünlü kuleleri, sahip oldukları ünlerini üzerlerinde harcanan emeğe ve ilginç mimarilerine borçlu. Bulundukları yerlerin simgesi haline gelmiş bu kuleler, şehirlerin silüetine şekil verirken milyonlarca seyahatseveri de bir araya getiriyor. Sizler için, "Dünyayı geziyoruz" adlı yeni serimizde kimine merdivenle nefes nefese kalarak çıkılan, kimineyse asansör kullanarak tüm şehri kuş bakışı izleyebileceğiniz kuleleri derledik.
Giriş Tarihi: 18.05.2020
14:48
Güncelleme Tarihi: 18.05.2020
14:50
1173 yılında yapılan kulenin temeli genel olarak mermer ve kireçten oluşmaktadır. Yuvarlak bir temel üzerine inşa edilen Pisa Kulesi ince kum, deniz kabukları ve kil kullanılarak inşa edilmiştir. Kulenin güney tarafındaki toprak daha sıkıştırılabilir bir yapıya sahiptir.
Ancak yıllar geçtikçe kule batmak yerine eğilmeye başlamıştır. Aslında kulenin ağırlık merkezinin izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı için Pisa Kulesi yıkılmıyor.
Big Ben, Londra'da Westminster Sarayı'nın yanındaki ünlü saat kulesidir. Big Ben, bilinenin aksine saat kulesinin ismi değil, kulenin içinde bulunan çana verilen isimdir. Kulenin aslında ismi 2012 yılında Elizabeth kulesi olarak değiştirilmiştir.
* Kule zamanla eğiliyor. 0.004 derece eğildiği tespit edilen kule için bu tadilatta çözüm üretilecek.
Big Ben, Londra'daki en popüler yapılardan biri olarak bilinir. Ancak aslında Big Ben, saat kulesinin içindeki çanın ismidir. Kulenin çanları, yanındaki bir insanı baştan aşağı titretecek kadar güçlü ses çıkarır.
Saat kulesinin içine, büyük zillerin yanına girmek için gereken şart ise Büyük Britanya vatandaşı olmak.
Başlangıçta özel bir adı yokken sonraları 1235'te yakınına gömülen Çiştî şeyhi Kutbüddin Bahtiyâr'dan dolayı bu adla anılır olmuştur. Hint-İslâm mimarisinin şaheserlerinden biri olup dünyanın en yüksek ve en güzel minaresi kabul edilir.
* Kutub Minar, Tac Mahal'den sonra ülkenin en çok ziyaret edilen ikinci yapısıdır.
Kutub Minâr'ın yapımına, ilk Delhi sultanı Kutbüddin Aybeg'in meliklik döneminde 1193'te inşasını başlattığı Kuvvetü'l-İslâm Camii'nin 50 metre kadar güneyine İslâmiyet'in Hindistan'da kazandığı zaferin sembolü olarak başlanmış ve Aybeg'in sağlığında yalnız birinci katı bitirilebilmiştir.
Minare daha sonra Sultan İltutmış'ın 1225'te camiye yaptırdığı ilâveler sırasında güney dış avlusunun güneybatı köşesinde kalmıştır.