Düşlemekten vazgeçmeyen Ursula Le Guin’den fantastik alıntılar
Fantastik edebiyatın usta kalemi, Ursula Kroeber Le Guin , eserleriyle bizi, kendi kurduğu katmanlı diyarlarda maceralara çıkardı. Onun bize, yeryüzü veya yeraltında, aklımıza gelebilecek her konuya dair öğretecekleri vardı. Sizler için, düşlemekten vazgeçmeyen Ursula Le Guin'den fantastik alıntıları derledik.
Giriş Tarihi: 26.01.2019
13:39
Güncelleme Tarihi: 26.01.2019
13:51
"Kıyıya vurmadıkları sürece, balıklar suyun farkında değildirler." Mülksüzler
Le Guin, Karanlığın Sol Eli, Mülksüzler, Sürgün Gezegeni, Yerdeniz serisi gibi roman ve öyküleriyle çağına damga vurdu. Bilim kurgu türünde yazmaya 50'li yıllarda başlamasına karşın, ilk öyküsü ancak 1962'de yayınlandı. 1974'te yazdığı Mülksüzler'e (The Dispossessed) kadar 6 bilim kurgu roman yazdı.
Bu tarihten sonra fantastik öğelerin daha ağır bastığı eserler verdi. Yerdeniz serisi ünlü seriler arasına girdi. Ve birçok kitaba esin kaynağı oldu. Bu eseri ile fantastik edebiyatseverlerin de gönlünde taht kurdu. Yazdığı fantastik eserlerle de insanları büyüleyen Le Guin, fantazya alanında değerli bir ödül olan Gandalf Ödülü ile de onurlandırıldı.
"Bütün duvarlar iki anlamlı ve ikiyüzlüdür. Neyin içeride neyin dışarıda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıdır."
Le Guin, J. G. Ballard, Philip K. Dick ve Michael Moorcock'la beraber, bu edebi anlayışla yazan yeni dalga bilimkurgu'nun en önemli temsilcilerindendi. Yeni Dalga (New Wave), 1960 ve 1970'lerde bilimkurguya yeni bakış açılarının getirildiği, deneysel metinlerin öne çıktığı bir akımdı.
Çünkü yaşam bir yanıt değil, bir sorudur; bunun yanıtını sadece siz bulabilirsiniz." Her Yerden Çok Uzakta
İçinde birçok tema ve türden eser bulundurur ancak bunlar genelde hard sci-fi çerçevesinde olmaz. Yeni dalgacılar teknolojik gelişmelerin değil; politika, psikoloji, toplum bilim gibi sosyal bilimlerin ya da felsefenin öne çıktığı ve genelde alternatif toplum biçimlerinin sorgulandığı kurgulara önem verirler.
"Sana bir sır vereceğim" dedi kadın. Şimdi onunla yüz yüze duruyordu, sesinde kadim bir saygınlığın izleri vardı... "Artık isimler bir önem taşımıyor. Sır mır da kalmadı. Benim ismimi öğrenmek ister misin?" En Uzak Sahil
Yolda olmak onun için her zaman hareket halinde olmak demek değildi. Bu kimi zaman kendi ruhumuzda yaptığımız bir yolculukken kimi zamansa kurulmuş fantastik dünyalarda çıkılan bir keşifti. Yol bitmez; gidilecek, görülecek, derine inilecek, anlaşılacak, düşünülecek çok şey vardı. Bunun en büyük kanıtı Yerdeniz serisinin üçüncü kitabı "En Uzak Sahil" oldu.
"En Uzak Sahil ölüm hakkında. Onun diğerlerinden daha zayıf kurgulu, daha tutarsız ve eksik olması da bu yüzden. İlk iki kitap yaşadığım ve atlattığım şeyler hakkındaydı. En Uzak Sahil'de konu edinilen şeyi ise yaşayıp atlatamazsınız. Bu bana genç okurlar için çok uygun bir konu gibi gelmişti, çünkü çocuk yalnızca ölümün varolduğunu değil -çocuklar ölümün yoğun biçimde farkındadırlar- kendisinin de ölümlü olduğunu, öleceğini anladığı anda, çocukluk biter ve yeni hayat başlar. Bu da büyümedir, ama daha geniş bir bağlamda."