Arama

Edebiyatın dört yazarından eski Ramazan anıları

Sokağı edebiyata taşıyan yazar olarak anılan Hüseyin Rahmi'nin ilk orucunu dokuz yaşında tuttuğunu ve "Ömrümde hiç unutamayacağım günlerden biriydi." şeklinde hatıralarında anlattığını biliyor muydunuz? Peki Yahya Kemal'in Topkapı Sarayı'nı ziyaret ederken Yavuz Sultan Selim'in odasını "Fakirane bir han odasını andırıyor." şeklinde tarif ettiğini? Sizler için edebiyatın usta kalemlerinin hatıralarındaki eski Ramazanları derledik.

  • 18
  • 26

Yaz ramazanında Fuat Paşa'nın Çubuklu'daki yalısında yemek sofraları bahçelerde kurulurdu. İftar bahçede edilirdi. Akşam namazından sonra da yemek bahçede yenirdi. Ağaçlar rengârenk fenerlerle donatılırdı. Hatta büyük ağaçlardan bazıları aralarında mahyalar kurulurdu.

Fuat Paşa gayet beşuş; güler yüzlü bir zattı. Güzeldi de... Misafirleri onu seve seve görürler, gösterdiği hüsni muameleden pek haz duyarlar, inşirah ve emniyetle evlerine dönerlerdi. Yalının rıhtımında kayıklar, sandallar bekletilir, kimse nakil vasıtasız kalmazdı.

O devirde oralardaki şoseler de muntazamdı; Sultan Abdülaziz'in hemen her gün atla, araba ile gezişi sâyesinde. İki gözü gibi sevdiği oğulları Nâzım ve Kâzım beylerin riyaset ettikleri ayrı sofraları; haremde de hanımefendilerin ayrı ayrı sofraları, misafirleri, ahbapları, dostları vardı. Fuat Paşa'nın bahusus yaz iftarları, kıskançlar müstesna, devrin en sevimli dedikodusunu yaşatırdı.

  • 19
  • 26

Bahçede kurulan iftar sofraları Avrupa'nın meşhur şatolarında verilen kır âlemlerini ihtar ederdi ecnebilere. Yerlilere de nümûnei imtisal idi. Paşanın oturduğu sofra yirmi dört kişilikti. Beyefendilerin sofraları on ikişer kişilikti. Bir de kâhya efendinin nezaret ettiği sofralar vardı.

Bunların hepsi dolardı davetlilerle ve kendi kendine gelenlerle. Haremde de böyleydi. Sefirler, ecnebiler geldiği zaman kadınları haremde iftar ederlerdi. O âlemi, o kalabalığı ve o intizâmı görürlerdi. Esasen Keçecizâde ailesi bahtın bir hüsni tesâdüfüyle uğurlu bir yıldız altında doğmuşlardan oldukları için nur yüzlü, temiz vicdanlı insanlardı. Bundan dolayı mahbup ve muhterem oluyorlardı... Sofraların sakız gibi beyaz keten örtüleri ve peçeteleri; gümüş şamdanlardaki billûr fânusların çeşitli renkleri; antika yemiş ve yemek tabaklarının ve sofra takım taklavatının hayranlıklar verici manzarası ve letâfeti; yemeklerin nefâseti ve letâfeti; bunu binlerce adamdan duydum; hakîkaten insana inşirah verirdi.

  • 20
  • 26

Dâirenin aşçıbaşıları İstanbul'un en mükemmel aşçılarıydı. Bir ikisi de gâyet meşhur olan Fransız yemeklerini yapardı. Paşa ağır ağır yemek yemeyi ve faydası iddiasiyle ağır ağır yemek yedirmeyi sevdiği için iftarlar fazla sürerdi. Mâmâfih sâhibi hâne, misâfırlerin tiryâkiliklerini dahi hesâbettiği için, çubuklarla sigaraların sofrada iken içilmelerini ricâ eder, herkesin keyfine hürmet gösterirdi. Bunun da manzarası güzeldi. Ağızları kehribarlı uzun yasemin çubuklar ve tepsileri, billûr nargileler ve sırmalarla sarılmış marpuçlar; sonra da bunları getiren uşakların hâli çok hoşa giderdi.

  • 21
  • 26

Halılar ve namaz seccâdeleri ve hasırlar bahçenin bir tarafını kaplardı. Harem bahçesi kapılarının önleri de birer paravanla örülürdü.

Akşam ve teravi namazları buralarda edâ edilirdi. Güzel sesli müezzinlerle imam efendiler en iyilerinden intihab olunurdu.

Bahçede okunan ezandan evvel abdest tâzelemek isteyenler için gümüş leğenlerle ibrikler emre âmâde bulunurdu. Fuat Paşa mutaassıp değildi. Fakat dindar ve dîne hürmetkâr bir zattı. Mübâlâtsızlığı ne kendisi için, ne de başkaları için kabul ederdi.

  • 22
  • 26

Oruç tutmayanlara; namaz kılmayanlara âdeta sinirlenirdi. Selâmlıkta, haremde nizam ve intizam husûsuna bizzat nezâret ederek gençleri terbiye ettirmeye, onlara nezâfet ve tahâret öğretmeye çalışılmasını tembih ederdi. Çubuklu'daki yalının iftarlarında ve namazlarında yüzlerce kişinin bulunduğunu görenlerden, o âlemi yaşıyanlardan kaç kereler duydum. Ecnebilerin iftarda bulundukları gecelerde terâvi namazı kılınırken el pençe divan ve ağaçların altında durarak namazı seyrettiklerini dahi bu mesmuâtımla (duyduklarımla) biliyorum ve elhak doğrudurlar... Kadınları ihmal etmediği ve misâfirlerinden bâzı hanımefendilerle konuştukları için terâviden sonra Fuat Paşa yarım saat kadar erkek misâfirlerden ayrılarak hareme girerdi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN