Edebiyatın dört yazarından eski Ramazan anıları
Sokağı edebiyata taşıyan yazar olarak anılan Hüseyin Rahmi'nin ilk orucunu dokuz yaşında tuttuğunu ve "Ömrümde hiç unutamayacağım günlerden biriydi." şeklinde hatıralarında anlattığını biliyor muydunuz? Peki Yahya Kemal'in Topkapı Sarayı'nı ziyaret ederken Yavuz Sultan Selim'in odasını "Fakirane bir han odasını andırıyor." şeklinde tarif ettiğini? Sizler için edebiyatın usta kalemlerinin hatıralarındaki eski Ramazanları derledik.
Giriş Tarihi: 13.05.2019
13:51
Güncelleme Tarihi: 16.05.2019
11:27
Fuat Paşa'nın kendini bir kat daha sevdiren tarafı kendi nükte ve ferâsetinin gılzet ve lâubâliliklerden çok uzakta parlaması ve o nevi parlaklıkları sevmesiydi. Arsız ve yüzsüzlüklere asla iltifat etmezdi. O devirde, sadrâzam konakları bir nevi Bâbıâlî kıyâfetini de takınırlardı. Vükelâ meclisleri konaklarda da toplanır, müzâkereler ederdi, mazbatalar yazar çizerlerdi. Bir ramazanda ve Çubuklu'da haftada iki kere toplandıklarına nazaran dört beş, altı meclis olur ve meclise gelmesi lâzım gelenler, paşası, efendisi, kâtibi ve müstahdemiyle berâber sâhilsarayı doldururdu. Unutmadan arzedeyim: Fuat Paşa'nın evinde, yaz ve kışta, her akşam ezânî saat on ikide sekiz on tâne fukarâ sofrası birçok fukarâyı yedirir, içirirdi... Bu paşa kimdi? Gâyet muhtasarca bunu da arzedeyim. Sultan Mahmud-ı Sânî ricâlinden ve ulemâdan şâir-i şehir Keçecizâde İzzet Molla'nın oğlu idi.
Mektebi Tıbbiye-i Şâhâne'den doktor ve operatör olarak şahâdetnâme almıştı. Fransızcayı çok iyi bildiği için bir müddet sonra askerlikten sivil olmuş ve hâriciyeye girerek az zamanda mütercimi evvelliğe ve oradan Londra sefâreti başkâtipliğine İspanya ve Portekiz elçiliğine yükselmişti. Ve daha bir iki memûriyette bulunmuş, otuz altı yaşında hâriciye nâzırı olmuştu. Ve bu nezârete bir iki fâsıla ile iki defa daha memur edilerek rütbe-i sâmiye-i vezâreti ihraz etmişti.
1860'ta da sadrazam ve hâriciye nâzırı; ikinci sadâretinde ise hem sadrâzam ve hem de serasker ve yaver-i ekrem olmuştu. Avrupa seyahatinde Sultan Âbdülaziz'in maiyetinde bulunarak ecnebileri hayran bırakacak derecede dirâyet gösterip kendini çok sevdirmişti. 1814 senesinde İstanbul'da doğmuş ve 1870'te berâyı tebdilhava bulunduğu Fransa'nın Nis şehrinde vefat etmiştir. Türbesi Cağaloğlu'ndadır ve Fuat Paşa türbesi denilmekle meşhurdur. Cenâb-ı Hak garik-i rahmet eylesin. Merhum, devlete ve memlekete hüsn-i hizmet etmiş ekâbirdendi. (Kaynak: Ramazan Gazetesi)