Eğitim tarihimizde iz bırakan hocalar
Öğretmenlik, dünyanın bilinen en kadim mesleklerinden biridir. İlmi talep ettiğimiz bu kişiler, hayatımızın her anında bizi biçimlendirir. Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Akif Ersoy, Erdem Bayazıt, Yahya Kemal Beyatlı gibi isimler, edebiyatımızda yazarlıklarının yanında öğretmenlik de yaparak insanların hayatlarına dokundu. Sizler için eğitim tarihimizde iz bırakan hocaları derledik.
Giriş Tarihi: 24.11.2019
16:57
Güncelleme Tarihi: 24.11.2023
12:50
MEHMET AKİF'İN EN UZUN HOCALIĞI
◾ Mehmet Akif'in en uzun hocalığı Sırat-ı Müstakim'i çıkarmaya başlamasından üç ay sonra 21 Kasım 1908'de tayin edildiği ve 1914 yılına kadar sürdürdüğü Darülfünun'da oldu. Burada edebiyat-ı Osmaniye müderrisi olan Mehmet Akif, Tevfik Fikret'ten boşalan bu alana getirildi.
◾ Prof . Dr. Ali Nihat Tarlan'ın aktardığına göre, Akif'in Darülfünunda girdiği ilk derste talebesine ilk sözü olmuştu:
"Efendiler, ne burası bir Darülfünun'dur ne siz bir Darülfünun talebesisiniz, ne de ben bir Darülfünun hocasıyım! Evvela bunu bilelim, kendimizi aldatmayalım. Şimdi dersimize başlayabiliriz."
Mehmet Akif'in şiirlerinde kullandığı kelimeler
KENDİ ŞİİRLERİNİ OKUMAZDI
◾ Mehmet Akif'in bir öğrencisi şöyle anlatır:
" Derste kendi şiirlerini rica ettik, okumadılar. Bir gün 'Feride ile Cemile'yi bir arkadaş okudu, gülerek; "Öyle ise bana ver, ben okuyayım dedi." Kendisinin dinleyenler, şiiri kaidesine uygun ahenk ile okumadaki hususiyet ve samimiyeti bilirler. Baki'nin Kanuni'ye ait 'Mersiye'sini, Ali Ekrem Bey'in 'Feryad'ını , Namık Kemal'in 'Vaveyla'sını pek büyük heyecanla okurlardı. Muzip arkadaşlarımız çoktu; Nedim'in gazel ve şarkılarını severek, gülerek okurken bu neşelerinden cesaretlendiler.
"Efendim" dediler; "Bir gün de 'Hammamiye'yi (Dîvan edebiyatında hamamı veya hamamdaki bir güzeli tasvir eden manzume) lütfetmez misiniz?" Biraz durakladılar, muvafık bulmadılar. Bir başka gün, Divan'ı karıştırırken tarih muallimi Musip Divan'ı açtı. 'Hammamiye'yi buldu ve rica etti. Evvela tereddütle başladılar, sonra gülerek devam ettiler. Gariptir ki, aynı manzumeyi Şeref'e okuturken munis başını sıranın üzerine koydu, dinlerken hafifçe ağladı…
Bir gün 'Kocakarı ile Ömer' okunuyordu. 'Abbas'ı bilmeyen var mı? diye başlayan mısra okunurken; "Abbas kimdir?" diye bir arkadaşımıza sordu, bilemedi; "Varmış yahu!" diye hem güldü hem üzüldü."
◾ Refik Halid Karay, Vezneciler Şemsü'l-Maarif ve Göztepe Taş Mektep'te öğrenim görmesinin yanı sıra özel dersler aldı. Mekteb-i Sultani'yi (Galatasaray Lisesi) bitirmesinin ardından 1907'de Hukuk Mektebi'ne başlayan Karay, Maliye Nezareti'nde Devair-i Merkez Kalemi'ne katip olarak girdi.
◾ Karay, 1908'de İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra memurluğu bırakarak, ilk hikayesi "Ayşe'nin Talii"nin yayımlandığ ı Servet-i Fünun'a staj yapmak üzere girerek aylıksız çevirmen ve yazar olarak çalıştı.
◾ Refik Halit, on beş yıl süren ve farklı yerde sürgünde kaldıktan sonra 1981 yılında İstanbul'a döndü. Robert Koleji'nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başladı. Daha sonrasında ise Posta ve Telgraf Teşkilatı genel müdürü olarak çalıştı.
◾ Mezun olduğu Kahramanmaraş Lisesi'nde edebiyat öğretmeni olarak görev yapan şair, daha sonra Kahramanmaraş İl Halk Kütüphanesi'ne müdür oldu. İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'nın kuruluş günlerinde genel sekreter olarak vazife alan şair, Milli Eğitim Bakanlığı'nda Basın Bürosu Memurluğu, Milli Kütüphane Süreli Yayınlar Şube Müdür Yardımcılığı görevlerinde de bulundu.
◾ Erdem Beyazıt daha sonra Sanayi Bakanlığı İnsan Gücü Eğitim Daire Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken istifa ederek kurucusu olduğu Akabe Yayınları'nın ve Mavera dergisinin yönetimini üstlendi.
Erdem Bayazıt ile ilgili haberimizi okumak için tıklayın.
◾ İstanbul Üniversitesi Edebiyat Bölümünden mezuniyetinden sonra Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara ve Kıbrıs'taki liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı .
◾ Bir dönem milletvekilliği yaptıktan sonra tekrar mesleğine geri dönerek Ankara Gazi Lisesi'nden edebiyat öğretmeni olarak 1962 yılında emekliye ayrıldı.
Şiirin tepesine bayrak diken Arif Nihat Asya'dan alıntılar