Fatih Sultan Mehmed portresinde neden gül kokladı?
Fatih Sultan Mehmet'in Nakkaş Sinan Bey'e çizdirdiği meşhur portresini hemen hemen herkes bilir. Peki Fatih'in bu portrede verdiği mesajı hiç merak ettiniz mi? Gül motifi tasavvuf terminolojisinde Resul-i Ekrem Efendimizi temsil ettiği gibi lale de Allah'ın birliğini sembolize eder. Sizler için İstanbul tarihine damga vurmuş 12 çiçek motifini derledik.
Giriş Tarihi: 25.08.2019
09:14
Güncelleme Tarihi: 30.03.2020
13:44
Nakkaş Sinan Bey, saraya gelen yabancı ressamlardan birinin yanında yetişmiştir. Minyatürde padişah bağdaş kurmuş bir şekilde gül koklar. Bu resim yan profilden çizilmiştir. Batı'nın resim tekniğinin yanında sultanın giysileri Doğu'dan bir parçadır.
Resimdeki gül, Muhammed'i dolayısıyla İslam'ı çağrıştırmaktadır. Çünkü gül sembolü Divan şiirinde de Hz. Muhammed ile ilişkilendirilir. Şiirlerde peygambere telmih olarak kullanılır.
Sultanın parmağında bulunan yüzüğe ise zihgir denir. Zihgir savaşçılığın ve yiğitliğin sembolüdür. Ok atarken yayın gerilmesinde kullanılır. Minyatürde yüzük yukarı bakacak şekilde işlenmiştir. Bu devletin barış döneminde olduğunun bir işaretidir. Eğer aşağı doğru tasvir edilseydi eğer savaş döneminde olduğunu kavrayacaktık.
Ayrıca 1453'te İstanbul fetheden Fatih, İstanbul'daki Bizans'a ait tüm eserleri kendi üstüne alarak bir vakıf kurar. Ve resminde emanetlerinizi aldım ve bunları koruyacağım mesajını verir.
Kanuni Sultan Süleyman zamanında Türkiye'ye Avusturya'dan elçilik göreviyle gelen aynı zamanda lale soğanlarını yurt dışına götüren kişi olarak bilinen Busbecq, 1 Eylül 1555'te yazdığı mektupta; İstanbul'a giden yol üzerinde lale, sümbül, nergis gibi çiçekleri gördüğünü, mevsimin geçmiş olmasına rağmen havaların uygun gitmesi yüzünden bu çiçeklerin açmakta olduğu yazar. Sümbül de, lale gibi soğanlı bir bitkidir.
Avrupa'da bilhassa Hollanda'da bir ev fiyatına soğanları satılamamışsa da lalenin etkisini yitirmeye başladığında Osmanlı İmparatorluğu'nda ve Avrupa'da ön plana çıkmıştır. Sümbül hiçbir zaman lale ve gülün önüne geçmemiş, ama edebiyattan güzel sanatlara kadar önde gelen çiçek motiflerinden biri olmuştur.
Sümbül divan ve halk şiirinde sevgilinin saçına benzetilir. Baki'nin sümbül kasidesinin dördüncü beyti, divan şairlerinin güzellik anlayışlarından söz edilirken genellikle zikredilen ünlü bir beyittir.
Çihre gül sîne semen çeşm-i mukahhal nergis.
Hat çemen gonca dehen ca'd-ı mu'anber sünbül.
Manisa lalesi denilen anemon çiçeği, özellikle Batı Anadolu coğrafyasında çeşitli renklerde yalın veya katmerli olarak yetiştirilmektedir. Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde geniş alanlarda yetişen, hatta yol kenarlında kayalıklar dibinde rastladığımız bir çiçektir.
Süsleme sanatlarındaki çiçek motifleri içinde anemon çiçeğine, kitap sanatları bezemelerinde ve çini desenlerine rastlanmaktadır. Bu çiçek, 16. yüzyıldan itibaren kitap sanatlarında yerini almaya başlamıştır. Çini sanatında, genellikle çiçekli büyük panoların yer aldığı bölümlerinde görülen anemon, çiçek demetlerinin içinde laleye benzese de çizgisiyle ayırt edilebilir.
Bahar aylarında dikimi yapılan, doğada kendiliğinden de yetişebilen, uzun boyu ile dikkat çeken bir çiçektir. Haziran ve temmuz aylarında çiçek açan hezaren görkemli renkleri ile çok gösterişli bir çiçektir.
Mavi, sarı, kırmızı beyaz renkleri ile 20 santime ulaşan başaklar üzerinde yer alan sık çiçeklerle görsel bir zenginliğe sahiptir çiçek dilinde masumiyeti ve düşünceliliği simgeleyen hezeran, "saray çiçeği" adı ile de anılır.