Fotoğrafa adanmış bir ömür
"Ben gazeteciyim, fotoğrafçı değilim. Fotoğrafçı bomba patlar kaçar. Ama gazeteci peşinden gider olayı yakalamaya çalışır. Fotoğrafçı ile gazeteci arasındaki fark budur, bu farkı anlamak lazım. Fotoğrafçı düğmeye basan adam değil, iş yapan adamdır. Ben de her şeyi gazetecilik tarafından düşündüm ve bu yaşa kadar ona göre çalıştım." diyen, fotoğraflarıyla 68 yıldır zamanı durduran Ara Güler, duayen sanatçı 90 yaşında vefat etti. Tarihe ayna tutan fotoğraf kareleriyle Ara Güler kimdir sorusuna cevap verdik…
Giriş Tarihi: 18.10.2018
10:01
Güncelleme Tarihi: 18.10.2018
12:22
DÜNYANIN EN İYİ YEDİ FOTOĞRAFÇISINDAN BİRİ
''Eh, makine alınmış, babası da makineye film alacak kadar para da vermiş. O zaman başlamış her şeyin fotoğrafını çekmeye. Bir kuş gördüm, klik... kedi ne güzel duruyor, klik... bu ev ne kadar güzel, klik... yağmur yağıyor, klik... güneş doğuyor, klik... güneş batıyor, klik...''
Ara Güler'i, İngiltere'de yayımlanan "Photography Annual Antalojisi" dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımladı . Aynı yıl Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği'ne tek Türk üye olarak kabul edilen Güler, 1962'de Almanya'da çok az fotoğrafçıya verilen "Master of Leica" unvanını kazandı.
GÖREVLİ OLARAK DÖRT SAVAŞA KATILDI
''Denizcilerin memleketi, vatanları yoktur. Anamız, babamız, yatağımız, ne bileyim her şeyimiz denizdir. Onun beşiğinde açtık gözümüzü. Sefamız da cefamız da denizdendir.''
Savaş muhabirliği de yapan Ara Güler, görevli olarak dört savaşa gitti. Katıldığı bu savaşlarda çektiği fotoğraflar dünya çapında çeşitli dergi ve gazetelerde yayımlandı. Çektiği bir savaş fotoğrafı Times Dergisine kapak oldu.
PICASSO’YU ÇEKENE KADAR NELER ÇEKTİM
Ara Güler, Cannes Film Festivali sırasında kapıda bir fotoğraf çeker. Herkesin odağını toplayan birini görür. Biri geliyordu ama kimdi? 'Çelimsiz, küçük boylu, sıradan bir adam geliyordu. Bu adam Picasso'ydu' der. Picasso'nun sadece 2 kare fotoğrafını çeker.
Picasso'nun kitabının yayınlanacağını duyunca yayınevine gider. 'Ben de sizinle gelip günlük yaşamınızı çekeyim' der ve böylece Picasso'yla buluşma gerçekleştirir. Dünyaca ünlü ressam Picasso,"Sen Fransız ressam Cezanne'a benziyorsun. Senin bir resmini çizeyim" der. Picasso onu çizdikten sonra altına da imzasını atar. Ara Güler, bunun üzerine "Türkiye'de bir adet orijinal Picasso var, o da benim evde'' der.
FOTOĞRAF İÇİN AKIL HASTANESİNE YATTIM
"O günlerde fotoğrafçılığını yaptığım Skira Yayınevi, Picasso'nun kitabını basacaktı. Patron da arkadaşım. 'Beni yanında götürmezsen senin için ne bir fotoğraf çekerim ne de bir daha seninle konuşurum' dedim. Ev atmosferindeki fotoğrafları çekme görevini yaptım. Gittim, üç gün evinde kaldım.''
''Bir ara bana dönüp, 'Sen benim bu kadar fotoğrafımı çekiyorsun, ben de senin remini çizeyim' demez mi! Düşünsene çağın en büyük ressamı Picasso beni çizecekti, ama herif 90 küsur yaşında. Verdiği sözü beş dakika sonra unutur diye, başladım etrafında boş kağıt aramaya. Her yere baktım, bir temiz sayfa bulamadım. En sonunda çektim kütüphanesinden bir kitap, açtım kapağını, uzattım Picasso'ya. İçimden de 'Nasıl olsa sayfayı yırtıp alırım' diye geçiriyorum. Sonunda resmimi çizdi, İmzasını da attı.''
DALI'NİN FOTOĞRAFINI ÇEKEN NADİR FOTOĞRAFÇILARDAN
Dali'nin Paris'te oteline gittim, 101 numarada kalıyormuş. Kapısını açtım, bana bakıyor; "Niye benim fotoğrafımı çekmek istiyorsun?" dedi. "Çok meşhursun da onun için." dedim. "Benim dakikam 25 bin dolardır." dedi. "Güzel ama ben bir dakikada fotoğraf çekemem ki!" dedim. Beni tuttuğu gibi dışarı attı. O akşam bir arkadaşımla yemeğe gittim. "Dali beni dışarı attı." dedim, ve Dali'yi ikna edebileceğini söyledi. "Sen karışma." dedi, gitti konuştu. Ertesi sabah saat 11'de gittik. Dali bana bakıyor ben ona.''
"Senin fotoğrafını çekmeliyim. Adamakıllı bir fotoğrafın yok." dedim. "Kimse yokken gel." dedi. Ertesi gün saat onda gittim, üç gazeteci daha geldi. "Hani benden başka kimse olmayacaktı." dedim. "Dur ben onları hemen salarım." dedi. Elinde de gümüş saplı bir baston var. "Bilin bakalım, ziftin formülü nedir?" dedi. Kimse bilemedi. Formülü kafadan attı. "Benim adım Salvador Dali, bu bastonu ziftin içine sokar çıkarırım. Beş kuruşluk baston olur 50 bin dolar. Sen bunu yaparsan deli derler. Şimdi dediğimden ne anladıysan git onu yaz." dedi. Üçünü birden toplayıp dışarı attı. O fotoğrafları o gün çektim.''