Arama

Francis Marion Crawford kimdir? Crawford İstanbul'a olan hayranlığını nasıl dile getirdi?

Yerleşim tarihi 3000 yılı bulan İstanbul, her dönemde, bilinmeyeni keşfetme ve ufkunu yeni yerlerle genişletme amacındaki seyyahların ilgi odağı oldu. İstanbul'u merak edip ona hayran olan seyyahlardan biri de Francis Marion Crawford'du. Amerikalı seyyahın İstanbul'a olan sevgisi gelip geçici değildi. Diğer seyyahların aksine, pek çok kez ziyaret ettiği şehri benimseyerek, köşesiyle bucağıyla, sokaktaki insanlarıyla bambaşka bir İstanbul'u anlattı. Peki, Crawford İstanbul'a olan hayranlığını nasıl dile getirdi?

  • 4
  • 11
KARİYERİNİN DÖNÜM NOKTASI
KARİYERİNİN DÖNÜM NOKTASI

Sanskritçe çalışmalarını ilerletmek için Hindistan'a gitti. Geçimini sağlamak için gazete editörlüğü yapmak zorunda kaldı.

Ancak bu süre içinde dinlediği hikâyelerden, tanıdığı insanlardan yola çıkarak yazdığı romanı, kariyerinde bir dönüm noktası oldu. ABD'de kısa sürede tanındı ve herkes tarafından okunmaya başlandı.

1884'te geldiği İstanbul'da, ileride hazırlayacağı kitabına çizimler yapacak ressam Edwin Lord Weeks ile tanıştı. Her iki isim de İstanbul'dan gelip geçerken izlenimlerini anlatan seyyahlar değildi.

Birinin edebi anlatımı diğerinin çizimlerindeki ahenk, Crawford'un hatıratını daha da zenginleştirdi.

  • 6
  • 11
AMERİKALI YAZARIN İSTANBUL SEVGİSİ
AMERİKALI YAZARIN İSTANBUL SEVGİSİ

Crawford'un İstanbul'a olan sevgisi gelip geçici değildi. Bu şehirde evlendi, daha sonraki ziyaretlerinde tam bir yıl kaldı. 1890'ların ortasına kadar da şehri pek çok kez ziyaret etti.

Crawford yazdığı dört romanla Sicilyalı aileleri ve mafyayı edebiyata taşıdı. Kırka yakın romanının yanı sora tarih ve gezi kitapları yazarak kendine küçük bir servet yaptı. Francis Marion Crawford, 1890'larda İstanbul adıyla Türkçeye çevrilen hatıratına Old Constantinople adını verdi. İşte Francis Marion Crawford'un eserinde İstanbul'a dair gözlemleri...

Edward L. Weeks'in, Crawford'un '1890'larda İstanbul' eserinde yer alan çizimi

İtalya'dan gelince insan yiyecek ve içecek satan bütün bu seyyar satıcıların aşırı temizliğine ve sattıkları şeylerin gerçekten iştah kabartan görüntüsüne hayran kalıyor.

Bunların yanı sıra çarşıda çeşitli aşevleri ve lokantalar da var. Özellikle şişman ve pembe yanaklı bir Türk var ki dünyanın en güzel kebabını yapıyor.

Edward L. Weeks'in, Crawford'un '1890'larda İstanbul' eserinde yer alan çizimi

Yeri ana caddelerden birine yakın meydanların birinde. Pencerenin eşiğini oluşturan temiz mermer tezgâhta sıra sıra tahta şişler hazır bekler. Büyük tabaklarda tepeleme pilav, gürül gürül yanan ocağın yanında demlenir ve birkaç temiz ve becerikli oğlan mutfağın arkasındaki küçük masada yahut dışardaki sessiz meydancıkta oturan müşterilere hizmet eder.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN