Geçmişten günümüze aktarılan 7 zanaat
İnsanoğlunun var olduğu tarihten günümüze kadar uygarlık, el sanatlarıyla iç içe yaşamıştır ve yaşamaktadır. Kültürel mirasımızın önemli bir ögesi el sanatlarıdır. Bu zanaatlarda ustalaşmak bir ömür gerektirdiğinden genellikle eğitime çocukluktan başlanır. Ustasından öğrendiklerini yıllar içinde geliştiren çırağın kendisi de bir gün usta olur ve böylece gelenek devam ettirilir. İşte ustadan çırağa, geçmişten günümüze aktarılan 7 zanaat…
Giriş Tarihi: 02.04.2020
15:49
Güncelleme Tarihi: 05.08.2021
10:04
Elde edilen lifler uzun olmadığından dokumaya elverişli olmuyordu. Bitkisel veya hayvansal liflerin birbirine eklenerek iplik yapılması, istenilen uzunlukta dokumalar yapma olanağı vermesi bakımından önemli bir buluş olmuştur. Bilinen en eski halı, M.Ö.5-3 yüzyıllar arasında Orta Asya'da dokunan ve dokunduğu bölgenin adını alan Pazırık halısıdır.
Dünyanın en eski dokuma halısı: Pazırık
Geleneksel halk sanatlarımızdan dokumaların ham maddeleri yün, tiftik, pamuk, kıl ve ipekten sağlanmaktadır. Dokumacılık, yapım teknikleri, kullanılan araçlara göre; mekikli, kirkitli, mekiksiz olarak üç grupta incelenebilir.
Mekikli dokumalar gücüler yardımıyla gruplar halindeki çözgüler arasında oluşturulan aralıktan, atkı ipinin mekikle geçirilmesi sonucunda elde edilen düz yüzeyli dokumalardır.
BÖLGEDEN BÖLGEYE DEĞİŞEN DESENLER
Kilim, cicim, zili ve sumak dokumalar bu güne kadar, dağınık olarak Türkiye'nin hemen her yerinde dokunmuş ve dokunmaktadır. Türkiye'nin doğal koşullarının değişik ve tarih boyunca çeşitli kültürlere yuva olmasından dolayı bu dokumalar, teknikleri ve desenleri bakımından çok çeşitlidir.
Ancak bölge özellikleri göstermekte ve geleneksel olarak yapıldıkları için bilhassa desen bakımından çok az değişmektedirler.
Görsel sanata merak duyanların bilmesi gereken 20 terim
Takıdan tespihe, büst ve bibloya kadar birçok ürüne dönüşen lüle taşı, ustaların elinde aldığı şekille, Eskişehir'in en önemli ve bilinen hediyelik eşyalarından biri olma özelliği taşıyor.
Ocaktan çıkartılan lüle taşını, çekiçle çevresindeki diğer taşlardan arındıran ocakçılar, kabaca taşın biçimi ve büyüklüğünü ortaya çıkarttıktan sonra kısa nacak veya satırla yabancı maddelerden ve çamurdan temizliyor.
Bu aşamadan sonra lüle taşı, Eskişehir içinde işlenecekse ustaya adet hesabıyla satılıyor. Kaba bıçağıyla taşın üretim için uygun olmayan kısımları, girintileri, çıkıntılarını temizleyen usta, çok ince ve keskin ağızlı bir bıçakla düzelttiği lüle taşına istediği şekli vererek yeni bir ürün ortaya çıkarıyor.
BEŞ BİN YILLIK TAŞIN SERÜVENİ
Arkeolojik çalışmalar, lületaşının yaklaşık beş bin yıl öncesinden bilindiğini ve değişik amaçlarla kullanıldığını göstermiştir. Günümüzde lületaşı süs eşyası olarak kullanılmaktadır.
Hediyelik eşyaların ortaya çıkmasında kullanılan lüle taşını, hayal güçleriyle şekilden şekle sokan ustaların 1990'lı yıllarda binleri bulan sayısı, şimdilerde 50'lere kadar düştü. Çırak yetiştirememekten dertli olan lüle taşı ustaları, yine de işlerini ilk günkü özveriyle yapmaya devam ediyor.
Yeni başlayanlar için okunması gereken 10 sanat kitabı