Gizemi çözülemeyen 20 arkeolojik keşif
Dünyada bazı arkeolojik keşifler var ki, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, bu buluntuların gizemi akıllarda daima soru işareti bırakacak gibi görünüyor. Geçmişten günümüze sırrı çözülemeyen o 20 arkeolojik keşfi sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 15.12.2018
17:42
Güncelleme Tarihi: 15.12.2018
17:46
Mısır'ın büyük piramitleri hakkında arkeologların bilgisi önemli ölçüde olsa da hala gün yüzüne çıkarılmadığı düşünülen özellikleri bu yapıları gizemli ve etkileyici kılıyor.
Yaklaşık 5 bin yıl önce inşa edilen bu üçlü piramit antik Mısırlıların Firavunlarına hürmetlerini gösterme biçimi olarak değerlendiriliyor.
Arkeologlar, günümüzde hala neden ve nasıl yapıldığı tartışılan piramitlerin içinde yeni tüneller keşfetmeye devam ettiklerini de vurguluyor.
Piramitlerin her biri 20 ton olan taşlardan inşa edildi. Bu taşları temin edilebilecek en yakın mesafe ise yüzlerce kilometre uzaklıkta. Piramitlerin yapımında kullanılan bu taşların nasıl getirildiği konusunda kesin olmayan farklı varsayımlar bulunuyor.
İlk olarak milattan önce 360 yılında Yunan yazar Plato tarafından bahsedilen bu mitolojik adanın, sular altına gömülmeden önce hatırı sayılır bir deniz gücüne sahip olduğu iddia ediliyor.
Platon, Atlantis'in M.Ö 9500 yılında Atina'yı fethetmeye çalışıp başaramadığını ve bir gecede tüm uygarlığın suların altına gömüldüğünü ifade ediyor.
Arkeologlar halen bu gizemli adanın tarihsel varlığını tartışıyor ve vaktiyle var olması ihtimaline karşın dünyanın birçok batık kalıntılarında çalışmalar yürütüyor. Varlığına dair kesin bir kanıta henüz rastlanmamış olsa da Atlantis akıllarda bir gizem olarak yer edinmeye devam ediyor.
Amerikalı araştırmacı Robert Sarmast ve jeofizikçi Dr. John K. Hall'ın üç boyutlu harita ve derinlik ölçüleriyle yaptıkları araştırmaya göre Atlantis, Suriye ile Kıbrıs arasındaydı ve batan Atlantis'in en tepe noktası ise şu anki Kıbrıs.
Terra-Cotta Ordusu, 1974 yılında bir çiftçi tarafından bulundu. Atları, at arabaları, okları ve bronz kılıçlarıyla 2 bin yıldır yerin altında kalan bu "ordu" arkeoloji dünyasında büyük heyecan yarattı.
Terra-cotta diğer bir ismiyle "Toprak Askerler" 1974 yılında yine bölge halkından birileri kuyu kazarken tesadüfen fark edildi. Çin'de Qin Hanedanlığı döneminden önce eski bir geleneğe göre, hükümdar öldüğünde hizmetkârları, savaş malzemeleri, askerleri, özel eşyaları ve hatta eşleri ile birlikte gömülürdü.
Ancak Çin hükümdarı Qin Şhi Huang, öldüğünde kendisi için askerlerinin ve hizmetkârlarının öldürülmesini istemedi ve kendisine diğer dünyada eşlik etmek üzere pişmiş toprak ve bronzdan askerler, savaş arabaları, hizmetkârlar ve diğer ihtiyaçlarının hazırlanmasını emretti. Toprak Askerlerin her birinin yüz hatları farklıdır.
Gizemini koruyan asıl şey ise bu imparatorun tam olarak nereye gömüldüğü ve mezarının ne gibi hazineler içerdiği.
15'inci yüzyıla ait olduğu bilinen 250 sayfalık bu kitap, kozmolojik sembol, bitki ve kadın gibi birçok değişik figür içeriyor. Wilfrid Voynich adında bir sahaf tarafından 1912 yılında bulunan el yazmasının içeriğine dair henüz net bir bilgiye sahip değiliz çünkü metin henüz deşifre edilemedi.
Ancak metnin unutulan bir dille yazıldığına dair spekülasyonlar yaratılmaya devam ediliyor. Şuan Yale Üniversitesi'nde bulunan el yazması birçok bilim insanının dikkatini çekmekte.
KOSTA RİKA’NIN TAŞ KÜRELERİ
Devasa büyüklükteki bu taş küreler, Güney Kosta Rika'nın Diquis Deltası'nda bulunuyor ve bazılarının yapımı M.S. 600 tarihine dayanıyor.
Orijinal dilde "Las Bolas" yani Toplar olarak bilinen bu anıtların Kolomb öncesi uygarlıklar tarafından volkanik bir taş türü olan gabro kullanılarak yapılmış. Arkeologlar, mükemmel bir şekilde oyularak küreleştirilen bu taşların yapımında, nispeten daha küçük taşların kullanıldığını iddia ediyor.
Bu taşların tam olarak ne için kullanıldığı halen netlik kazanmasa da bu taşların astronomik amaçlar için kullanıldığını tahmin ediyor. Bir başka tahmine göre ise bu taşların önemli alanların yerlerini işaret ettiği düşünülüyor.