Arama
Hafta sonu ne izleyelim, hangi tarifi yapalım, nereye gidelim?
Hafta sonunda kaliteli zaman geçirmek isteyenler için birbirinden değerli tavsiyeleri sizlerle buluşturuyoruz. Film arayışınızı sonlandırarak, insanoğlunun ruhuna bir sesleniş niteliğinde olan "Bab'Aziz"i izleyebilir, tarihte bir yolculuğa çıkmak için "Deniz Müzesi"ni ziyaret edebilirsiniz veya kişisel gelişiminize katkı sağlamak için hayatınızda bereketi nasıl artırabileceğinize dair tavsiyeleri okuyabilirsiniz.
◾ Kış aylarının vazgeçilmez içeceklerinden biridir, salep. Eşsiz tadı ve sıcacık içimiyle çoğu insanın en sevdiği içeceği arasında.
◾ Salep orkideler ailesinin birçok türünün toprak altı yumrularından elde edilen toz ve bundan üretilen içecek türüdür. Salepgiller familyasından tel köklü otsu bir bitkidir. Gövdesi, dik ve silindirimsidir. Çiçekleri salkım veya başak şeklindedir. Salep bitkisinin kökü mevsiminde toplanır. Bir süre kurutulduktan sonra toz haline getirilir. Daha sonra isteğe göre tarçınla harmanlanır. Sütle birlikte kazanlarda uzun süre kaynatılır ve hazır hale getirilir.
🍶 Malzemeler:
↪ 1 su bardağı süt
↪ 1 çay kaşığı toz salep
↪ Tarçın
☕Yapılışı:
↪ Süte salebi ekleyin ve iyice çırparak (topaklanmamasına dikkat edin) kaynayana kadar pişirin. Tarçın serperek servis yapın.
❗Faydaları:
↪ Öksürük ve bronşitte faydalıdır. Zihni çalışma gücünü artırır. Vücudun ısınmasını sağlar.
◾ 1887'de Avrupa seyahatine çıkan Japon Prensi Komatsu Akihito ve eşi, İstanbul'u ziyaret etti. Bu gezi sırasında Sultan Abdülhamid ile görüştü.
◾ Sultan Abdülhamid, Japon heyetinin İstanbul ziyareti boyunca Göksu Kasrı'nı onlara tahsis etti. Ayrıca prens ve eşine İmtiyaz Nişanı vermeyi uygun gördü.
◾ Sultan ile görüşme ve Japon prensinin hediyeleri iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesini sağladı. Sultan Abdülhamid'in misafirperverliğine teşekkür için Japon İmparatoru padişaha, Krizantem Nişanı hediye etti. Bu Japonya'nın en önemli nişanıydı.
◾ Japon İmparatoru Meiji'nin gönderdiği hediyeler arasında Sultan Abdülhamid'in özel ilgi alanı olan marangozlukta kullanılacak takımlar da bulunuyordu. Bu takımların sap kısmında imparatorluk arması olan krizantem çiçekleri, metal kısmında ise Uzakdoğu motifleri olan salyangoz, kuş, böcek gibi figürler işlenmişti.
◾ Sultan Abdülhamid, İmtiyaz Nişanı'nın takdim edilmesi ve iade-i ziyaret üzere bir harp gemisinin Japonya'ya hareket etmesini emretti. İki ülke arasında gelişen dostluğun diğer devletler tarafından duyulmasını engellemek amacıyla Osman Paşa komutasında gönderilen heyete eğitim gemisi imajı verildi.
◾ Temmuz 1889'da Japonya'ya gönderilen Ertuğrul Fırkateyni'ni ne yazık ki korkunç bir sonuç bekliyordu. Yaşanan elim hadise neticesinde heyetin yer aldığı gemi battı. Osmanlı ile Japonya arasındaki dostluğun temelleri, tarihimizdeki en büyük deniz felaketlerinden biriyle atıldı.
◾ Kazadan kurtulan 69 asker, imparator tarafından tahsis edilen Kongo ve Hiei adlı Japon savaş gemileriyle İstanbul'a gönderildi. 2 Ocak 1891'de İstanbul'a ulaşan gemiler samimi bir şekilde karşılandı. Sultan Abdülhamid gemi kumandanlarını huzuruna kabul edip iltifat etti ve kendilerini nişan ile ödüllendirdi.
◾ Bu elim kazadan sonra Japonya halkı, kazazedeler için yardım kampanyası başlattı. Yaklaşık bir buçuk sene sonra Japon imparatorun soyundan gelen Torajira Yamada isimli tüccar, Osmanlı için toplanan yardımları İstanbul'a ulaştırdı.
◾ Torajira Yamada, kazazedeler için toplanan yardım paralarının yanı sıra Japon kahramanlarından Iveyasu Tokugava ve Hideyori Toyotomi arasında Osaka Kalesi'nde yaşanan savaşın tablosunu, 1615'teki bu muharebede kullanılan samuray zırhı takımını ve kabzası altınla süslenmiş bir kılıcı getirdi.
◾ Samuray zırh ve kılıcı, o tarihlerde Harbiye-i Şahane'de okuyan Japonyalı Abdüülhalim Nuda Efendi tarafından saraya ulaştırıldı.
◾ Sultan Abdülhamid'e sunulan bu hediyeler, günümüzde halen Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir.
◾ Dünya üzerinde antik sanat eserlerinden biri olarak sayılan samuray zırhları sadece İstanbul, San Fransisco, Liverpool ve Büyük Britanya'da sergilenmektedir.
◾ Yamada'nın aile yadigârı samuray zırhının 1600'lü yıllara ait olduğu ve bir savaşta kullanıldığı söylenir. Zırh üzerindeki eziğin de bu savaşın hatırası olduğu bilinir.